M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MEKÂNET

    Ağır başlılık. * Kuvvet. Güç.
  • MEKÂN-I BAÎD

    Uzak mekân, uzay yer. (Mekân-ı baîd, yâni: İmanın faide vereceği teklif zamanı, teklif dünyası geçtikten, azab gelip çattıktan sonra iman, iman-ı yeis faydasızdır. E.T.)
  • MEKANİK

    Lât. Cisimlerin hareketleriyle alâkalı hâdiseleri inceleyen ilim. Mihanikiyetten bahseden kitap. * Makina. Makina aksamının hey'et-i mecmuası. * Kafa yormaksızın el veya makina ile yapılan.
  • MEKÂNİS

    (Miknese. C.) Süpürgeler.
  • MEKANİZMA

    Lât. Bir şeyin makina kısmı. * Mc: Oluş ve işleyiş. Meydana çıkış.
  • MEKÂRE

    Eskiden kira ile tutulan yük hayvanı. * Tar: Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan hayvanlara verilen ad. (Mekâre denilen at, katır, deve gibi hayvanlar, harp zamanlarında halktan satın alınırdı. Bazen geçici bir zaman için, savaş bölgesindeki halktan hayvan toplanır ve belirli miktar ücret ödenirdi.)
  • MEKÂRİB

    (Mikreb. C.) Çift sürülen sabanlar.
  • MEKÂRİH

    (Mekrehe. C.) İnsana tiksinti veren şeyler. * Sıkıntılar, dertler.
  • MEKÂRİM

    (Kerem. C.) Keremler. İyilikler. * Güzel ahlâk sahibi olmak. * Ahlâk-ı hamide, Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği, beğendiği güzel ahlâk.
  • MEKÂRİM-İ AHLÂK

    Hz. Muhammed'in (A.S.M.) ahlâkına ve onun sünnet-i seniyesine ittiba ve imtisâl edenlerin ahlâkı.
  • MEKÂRİMKÂR

    f. Cömert, eliaçık. Kerem sâhibi.
  • MEKARÎS

    (Mıkrâs. C.) Makaslar, kesecek aletler.
  • MEKÂSİB

    (Mekseb ve Meksib. C.) Kazançlar. Kazanç yer ve araçları. Kesbedilen ve kazanılan yerler.
  • MEKÂTİB

    (Mekteb. C.) Mektebler, okullar.
  • MEKÂTÎB

    (Mektub. C.) Mektublar.
  • MEKÂTİB-İ ÂLİYE

    Yüksek mektebler. Yüksek okullar. Üniversite ayarındaki mektebler.
  • MEKÂTİB-İ HUSUSİYE

    Hususi mektebler. Özel okullar.
  • MEKÂTİB-İ İBTİDÂİYYE

    İlk mektebler, ilk okullar.
  • MEKÂTİB-İ İ'DÂDİYYE

    Yüksek mekteblere talebeyi hazırlayan, rüştiyeden sonra gidilen mektebler. Liseler.
  • MEKÂTİB-İ LEYLİYYE

    Yatılı mektebler.
  • MEKÂTİB-İ RÜŞDİYYE

    Orta mekteb derecesinde ve altı sınıflık olan Osmanlı Devleti devrindeki mektebler.
  • MEKÂYİD

    (Mekide. C.) Hileler, düzenler, aldatmalar.
  • MEKÂYİL

    (Mikyâl. C.) Ölçekler, tahıl ölçekleri, kileler.
  • MEKAYÎS

    Mikyaslar. Ölçüler. * Mukayeseler.
  • MEKÂZA

    Şiddetli mümârese. Alışkanlık.
  • MEKBİR

    İhtiyarlama, yaşlanma.
  • MEKBUD

    Ciğerinde hastalık olan.
  • MEKBUT

    Mahzun kişi. Hüzünlü, üzüntülü kimse.
  • MEKD

    Azlık. * İkamet, oturmak.
  • MEKDUR

    Kederlenmiş, kederli.
  • ME'KEL

    (Ekl. den) Yemek yenecek yer. Geçim yeri. * Yemek.
  • ME'KELE

    (C.: Meâkil) Yenilecek, eklolunacak şey.
  • MEKENE

    Kertenkele yumurtası.
  • MEKER

    (C.: Mükur) Bir ağaç cinsi.
  • MEKERR

    Cenk edecek yer, savaş meydanı.
  • MEKFERE

    Örtecek, sertredecek yer.
  • MEKFUF

    Kulplarından sıkıca bağlanıp heybe gibi asılmış. * Kilitlenmiş. * Heybe. * Dürülmüş, toplanmış. * Men olunmuş. Yasak edilmiş.
  • MEKFUF-ÜL AYN

    Gözü keffolmuş. Kör, âmâ.
  • MEKFUL

    (Kefâlet. den) Kefil olmuş veya kefil olunmuş.
  • MEKFUL-ÜN ANH

    Kendisine kefillik edilen kimse.
  • MEKFUL-ÜN BİH

    Kefâlet olunan kimse veya şey.
  • MEKHUL(E)

    (Kuhl. dan) Sürme çekilmiş, sürmeli.
  • MEKÎD

    Tuzağa düşen veya düşecek olan.
  • MEKÎDE

    (C.: Mekâid) Hile, aldatma, düzen, dalavere.
  • MEKÎDET

    Düzen, hile, fesat.
  • MEKÎL

    Ölçmek. * Kilo ile ölçülen şey.
  • MEKÎLÂT

    (Mekîl. C.) Buğday, arpa gibi kile ile ölçülen şeyler.
  • MEKÎN

    Yüksek rütbe sâhibi. Vakarlı. Temkinli. Nüfuz ve iktidar sahibi. * Yerleşmiş. Oturmuş. Sâkin, Muhkem.
  • MEKÎNET

    Onur, vakar, ciddiyet, ağırbaşlılık.
  • MEKİR

    (Mekr) Hile. Aldatma. Oyun. Düzen. (Birisinin kötü veya iyi hâllerini öğrenmek veya kötülüğe sevketmek ya da gayesinden alıkoymak için yapılır.)