M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MESUK-U LEHU-L-KELÂM

    Kelâmın söyleniş gayesi, garazı ve maksadı.
  • MESUK-UN LEH

    Bir mânaya sevk olan, mânaya göre söylenen söz. Asıl mevzu (siyaka doğru) ve maksad için söylenen söz.
  • MES'UL

    Yaptığı iş ve hareketlerden hesap vermeğe mecbur olan. Mes'uliyetli. Bir işin idâresi kendisine âit olan. * Ceza verilmiş olan.
  • MESULAT

    Azab, ukubet. Cezâ çekme.
  • MESULE

    (C: Mesulât) Azap vermek, eziyet etmek. * Hayvanı oka nişan edip atmak yahut diri iken bir tarafını kesmek.
  • MES'ULİYET

    Mes'ul olma hâli. Yaptığı iş ve hareketten hesap vermeğe mecbur oluş.
  • ME'SUM

    Günahlı, suçlu, maznun.
  • ME'SUR

    Esir edilmiş. * Hürriyeti alınmış olan.
  • ME'SUR(E)

    Ecdaddan rivayet edilen. * Meşhur. * İtibarlı. Beğenilmiş olan. * Rivayet yolu ile öğretilmiş meşhur ve mühim haberler. * Bir kılınç ismi.
  • MESUS

    Yavan su. * Panzehir taşı.
  • MESÜNN

    (Mesünniyyet) Yaşlı olmak. (Bak: Müsinn)
  • MESV

    Mürr dedikleri acı yemen zamkı.
  • MESVA

    (Mesâvi. den) Mesken, hane, ev, me'va. Yurt.
  • MESVERE

    (C: Mesâvir) Minder.
  • MEŞ'

    Kesbetmek, kazanmak. * Toplamak, cem'etmek. Davar sağmak.
  • MEŞA

    Havuç.
  • MEŞA'

    Evlad çokluğu.
  • MEŞA'

    Duyulan, intişar eden, açıklanan, yayılan. Etrafa yayılmış olan. * Bölünmeyip ortaklaşa kalmış olan. Müşterek olan.
  • MEŞ'AB

    Yol, tarik.
  • MEŞACİR

    (Meşcer ve Meşcere ve Meşcire. C.) Koruluklar, ağaçlık yerler.
  • MEŞAD

    Mukavemet ve galebe yeri.
  • MEŞAET

    Taleb etme, isteme, dileme, arzulama.
  • MEŞAGİL

    Meşguliyetler. İşler. Meşgaleler.
  • MEŞAGİL-İ DÜNYEVİYE

    Dünyâ meşgaleleri.
  • MEŞAGİL-İ KESÎRE

    Aşırı meşguliyetler.
  • MEŞAGİL-İ UHREVİYE

    Ahirete ait çalışmalar. Din için yapılan çalışmalar.
  • MEŞAHAT

    (Bak: Müşahha)
  • MEŞAHİD

    Meşhedler. Şehidlikler. * İnsanların toplanacağı yerler.
  • MEŞAHİR

    Meşherler. Teşhir olunan yerler.
  • MEŞAHÎR

    Meşhurlar. Çok kimselerce tanınanlar.
  • MEŞAHİR-İ ÜDEBÂ

    Meşhur edibler.
  • MEŞAÎ

    Meşşaiyyundan olan kimse. (Bak: Meşşaiyyun)
  • MEŞAİL

    (Meş'al ve Meş'ale. C.) Meşaleler.
  • MEŞAİM

    (Meşime. C.) Dölyatakları, ana rahimleri.
  • MEŞAÎM

    (Meş'um. C.) Uğursuz olan şeyler. Meş'um şeyler.
  • MEŞAİN

    (Şeyn. C.) Kabahatler, ayıp ve lekeler.
  • MEŞAİR

    (Meş'ar. C.) Beş duygu, his. Hasseler. * Akıl ve vahiy. * Hacı olmadan evvel durulması lâzım gelen mühim makamlar.
  • MEŞAİYYUN

    (Bak: Meşşâiyyun)
  • MEŞAKİ

    (Mişkât. C.) İçerisine lâmba, kandil gibi şeyler koymak üzere duvarda yapılan küçük hücreler, oyuklar.
  • MEŞÂKK

    Eziyetler. Sıkıntılar. Meşakkatler. Mihnetler.
  • MEŞÂKKA

    Muhalefet ve adâvet etmek. Karşı gelip düşmanlık yapmak.
  • MEŞAKKAT

    Zahmet. Sıkıntı. Güçlük. Zorluk. (Bak: Himmet)
  • MEŞÂKK-I HAYAT

    Hayatın meşakkat, zahmet ve sıkıntıları.
  • MEŞ'ALE

    Aydınlatıcı âlet. Lâmba, kandil. Ucunda ateş yanan değnek.
  • MEŞ'ALE-İ DİL

    Gönül meş'alesi.
  • MEŞ'ALKEŞ

    f. Meş'aleci.
  • MEŞAMM

    (şemm. den) Koku alacak yer. Burun. Geniz.
  • MEŞ'AR

    (C: Meşâır) Bilecek yer.Hasse. Duygu. * Hacıların ziyaret ettikleri yerler.
  • MEŞARE

    Bostan. Tarla. * Çiftçiler arasında meşhur olan tahta yer.
  • MEŞARIK

    Güneşin doğduğu taraflar. Şark tarafları.