Yazı örneği. Öğretici yazı. * Bir şeyi uzatmak. * Uzun uzun yazmak. * Bilmeyene bir şeyi öğretmek. * Sür'at, hız.
MEŞKA
Fark edip ayıracak yer.
MEŞKÂ
şikâyet etmek.
MEŞKÛ
Şikâyet etmek.
MEŞKUK
şekli, şüpheli. Kendinden şüphe edilen.
MEŞKUK
Yarılmış. Yarık.
MEŞKUKİYET
Şüphelilik. Şüpheli oluş.
MEŞKUL
Ön ayaklarıyla arka ayağının birisi bileklerine varana kadar beyaz olan at.
MEŞKUR
Şükre lâyık olan. Teşekküre ve kendine şükredilmeğe lâyık olan. Kendine şükür arzolunan. Az şükredene çok ihsan eden.
MEŞKÜVV
Kendinden şikâyet olunan.
MEŞLAH
Meşlehe. Maşlah. Altı üstü bir olan ve kol yerine yarıkları bulunan bir çeşit elbise.
MEŞMEŞİYE
Tas: Âlem-i gaybdan veya âlem-i misalden bir âlem. Bazı evliyanın keşfen müşahede ettikleri bir yer. (Bak: Meşhudât)
MEŞMUL
(Şümul. den) Kaplanmış, şümullenmiş, etrafı çevrilmiş. * Bir şeyin içinde bulunan.
MEŞMULE
şarap.
MEŞMUM
Koklanmış. * Itır ve misk gibi güzel kokulu olan şey.
MEŞN
Kamçı ile vurmak. * Deri yüzmek.
MEŞNU'
Çirkin kimse. * Buğzolunmuş.
MEŞNUF
Uzun başlı at.
MEŞRA'
Yol. Rah. Tarik. * Su oluğu.
MEŞREB
Huy. Yaradılış. Adet. Ahlâk. * Gidiş. * İçmek. İçilecek yer. * Fehmetmek. * Mânevi haz ve feyz alınan yer ve yol.
MEŞREBE
(C: Meşârib) Maşrapa.
MEŞREF
İyi kılıçlar işlenir bir köyün adıdır.
MEŞREKA
Güneşte oturacak yer.
MEŞRIK
Güneş doğacak cihet. Gündoğusu. Doğu. Şark ciheti. * Şems-âbâd, güneşi bol yer. Kış vakti ısınmak için güneşe karşı oturacak yer. * Tövbe kapısının adı.
MEŞRIK-I NUR
Nurun kaynağı. Nurun geldiği cihet.
MEŞRIK-I TULU'
Işığın, nurun geldiği şark ciheti.
MEŞRU'
Doğru. Hak. Şeriatın kabul ettiği. Haram ve yanlış olmayan.
MEŞRUA
Şeriatın kabul ettiği hâl. Yapılması serbest olup, haram olmayan. Allah'ın (C.C.) kanununda müsaade edilen. Şeriatça yapılması günah olmayan.
MEŞRUAT
(Meşru. C.) Hak ve meşru olan şeyler. Haram ve yasak olmayan şeyler. * Şeriatla alâkalı şeyler.
MEŞRUB
(Şürb. den) İçilecek şey. * İçilmiş, şürbedilmiş.
MEŞRUBAT
İçilen şeyler. Herhangi bir içilecek şey. Şarap. ("Hamr" denen içkiye de şarap denir.)
Meşruluk. Meşru' olma. Kanuna, şeriata uygun bulunma. Yasak olmayış.
MEŞRUM
Yarılmış.
MEŞRUT
Şartlı. Şart ile bağlı.
MEŞRUTA
Bir kimseye veya bir zümreye bırakılmış, bazı şartlara bağlı oluş. * Sahibi tarafından veresesine satılmamak şartiyle bırakılmış ev vesaire.
MEŞRUTÎ
Bir şahıs veya millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.
MEŞRUTİYYET
Bir hükümdarın başkanlığı altında millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.
MEŞŞ
Elini bez ile silmek. * Bir şeyi aldıktan sonra yine almak. * Davarın sütünü sağıp bazısını koymak.
MEŞŞAİYYUN
Meşşâiler. Derslerini gezerek veren, peygamberlere uymayarak yalnız akıl ve fikir ile hakikatı bulmaya çalışan ehl-i dalâlet. Dinsizlik yolunu açanlar, sadece akla itimad eden ve vahye tâbi olmayan imânsızlar. (Bak: İşrakiyyun)