İçinde oturanları olan yer. İnsan bulunan şenlenmiş yer.
MESKUR
Sarhoş olan.
MESKUT
Söylenmemiş. Sükut edilmiş. Hakkında bir şey söylenmemiş.
MESL
(C: Mislân) Yer yarığı.
MESLAH
(C.: Mesâlih) Tulu decek yer, doğacak yer. * Bir şey gözetecek yüksek yer.
MESLAH
Mezbaha. Davar kesilen yer.
MESLAHA
Sınır kalesi. Derbent.
MESLEB
Zorla birşey alınan yer. Zorla alma yeri.
MESLEBE
(C.: Mesâlib) Eksik, kusur, noksanlık, ayıp.
MESLEC
Karlık.
MESLEK
Yol. Usul. Gidiş. * San'at. Geçim için tutulan yol. * Sistem. * Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.(Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var. Fakat "yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur. $ sırrınca insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz. Başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez. M.)
MESLEKÎ
(Meslekiyye) Meslekle alâkalı. Mesleğe ait.
MESLEK-İ MÜTEASSİFE
Sapık meslek.
MESLES
(C: Mesâlis) Üçer üçer olmak. * Üç kıllı tanbur.
MESLU'
Vücudunda ur bulunan kimse.
MESLUB
Selbedilmiş. Soyulmuş. Alınmış. Giderilmiş.
MESLUB-ÜL AKL
Aklı alınmış. Deli.
MESLUB-ÜŞ ŞUUR
Anlayışsız, idraksiz, şuursuz.
MESLUC
Yutulmuş, bel'olunmuş.
MESLUFE
Düzelmiş yer. * Kabuksuz arpa ve buğday.
MESLUH
Derisi yüzülmüş. Teslih edilmiş.
MESLUK
Kaynamış.
MESLUL
Çekilmiş. Kınından çıkmış kılınç. * Din uğruna kendini fedâ eden kahraman. * Tıb: Verem.
MESLUS
Üç kat olan nesne. * Üçte biri alınmış.
MESLUS
Deli, divane.
MESLUT
Kemiği üzerinden eti sıyrılmış. * Tıraş edilmiş. Yontulmuş.
MESLUT
Mağlub. Yenilmiş. * Zayıf, cılız, arık.
MESMEL
Sığınacak yer.
MESMESE
Karıştırmak.
MESMESE (MİSMÂS)
Karışık ve mültebis olmak.
MESMU'
Dinlenilen. İşitilen. * Duyulmuş. İşitilmiş.
MESMUA
Duyulmuş. Kulakla dinlenmiş olan.
MESMUÂT
İşitilenler. Duyulanlar.
MESMUD
Fukarânın çok istemesinden vere vere hiç birşeyi kalmayan kimse.
MESMUM
Zehirlenmiş. Ağu katılmış. Zehirli.
MESMUMEN
Zehirli olarak. Zehirlenmiş olarak.
MESMUR
Cismen ufak olmakla beraber, sinirleri kuvvetli olan adam.