M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MESELEN

    Misâl ve örnek olarak. Söz gelişi. Meselâ.
  • MESEL-UL A'LÂ

    En kıymetli, en güzel misal. En güzel ta'rif ve söz.
  • ME'SEM

    (Me'seme) Günah. Kabahat, suç.
  • MESEMM

    (C.: Mesâmm) Tıb: Cild üzerindeki küçük delik. Gözenek.
  • MESEMME

    (C.: Mesâmm-Mesâmmât) Ciltteki ufak delik. Gözenek.
  • MESEN

    Kişinin bevlini tutmaya âciz olması. Bir kimsenin, idrarını tutamaması.
  • MESER

    f. Soğuk, berd. * Buz.
  • ME'SERE

    (Meâsir) Eskiden kalma güzel eser. * Cömertlik. * Güzel hareket ve fiil.
  • MESERRAT

    (Meserret. C.) Meserretler, sevinçler, sürurlar.
  • MESERRET

    Sevinç. şenlik. Sürur.
  • MESERRETÂVER

    f. Sevinç ve meserret getiren. Sürurlandıran. Sevindiren. Sevindirici.
  • MESERRETEFZÂ

    f. Meserret. Sevinç ve süruru arttıran.
  • MESERRETENGİZ

    f. Sevindiren. Meserret meydana getiren.
  • MESFİYY

    Üç kez karısı ölmüş adam. (Üç kez kocası ölmüş kadına "mesfiye" derler.)
  • MESFU'

    Nazar değmiş.
  • MESFUH

    Dökülüp akıtılmış olan. * Dağ eteği.
  • MESFUK

    (Sefk. den) Sefkedilmiş. Dökülüp akıtılmış olan.
  • MESFUR

    Yazılmış, adı geçmiş. (Bu tabir, eskiden daha ziyade hakaret görmesi icabeden aşağılık kimseler hakkında kullanılırdı.)
  • MESGABE

    Açlık. Meşakkat ve yorgunluk içinde açlık.
  • MESGUR

    Dişi düşmüş kimse.
  • MESH

    Bir şeyin suretini çirkin ve kötü hale çevirmek. * Hayvanı kovarak koşturup onu sıkıştırmakla yormak, bitâb hale getirmek.
  • MESH

    El sürme. * Silme. * Abdest alırken başı ıslâk temiz el ile sığamak. * Taramak.
  • MESHA'

    İnişi ve yokuşu olmayan düz yer. Düzlük. * Ufak taşlı, otsuz düz yer. * Yürüdüğünde iki uyluğu birbirine sürüşen zayıf kadın. * Uylukları ince ve zayıf olan kadın.
  • MESHARA

    (C.: Mesâhir) Maskara.
  • MESHEK

    Yel gidecek yer.
  • MESHELE

    Yumuşak yer. * Alçak yer.
  • MESHUF

    Susamış. Suya kanamamış.
  • MESHUK

    (Sahk. dan) Döğülerek toz haline getirilmiş.
  • MESHUN

    Isıtılmış.
  • MESHUR

    Büyülenmiş, kendine sihir yapılmış. * Büyülü gibi tutkun.
  • MESHUT

    Beğenilmeyen iş.
  • MESİH

    Mesh olunmuş. Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş. * Şuurunu kaybedecek hale gelen. Sarhoş ve şuursuz. * Acibe. Garibe. * Güzelliği olmayan. * Tuzsuz ve tatsız yemek.
  • MESİH

    Yağ sürülmüş.
  • MESİH

    Bir şey üzerined eli yürütmek, bir şeyden ondaki eseri gidermek demektir. * İsa Aleyhisselâm'ın bir ismidir. Elini sürdüğü, meshettiği hastaların iyileşmesinden kinâye olarak "İsa Mesih" denmiştir.(Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a Mesih nâmı verildiği gibi her iki deccala dahi Mesih nâmı verilmiş ve bütün rivâyetlerde Min-fitneti mesihid-deccal, min-fitneti-mesihid-deccal denilmiş. Bunun hikmeti ve te'vili nedir?Elcevab: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasıl ki emr-i İlâhî ile İsa Aleyhisselâm, Şeriat-ı Museviye'de bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarap gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş. Aynen öyle de; büyük deccal şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve "Ye'cüc ve Me'cüc"e zemin hazır eder. Ve İslâm deccalı olan Süfyan dahi, Şeriat-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddi ve mânevi râbıtalarını bozarak serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesât-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebri bir serbestiyet ve ayn-i istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz. Ş.)
  • MESİHA

    (C: Mesâyih) Gümüş parçası. * İyi ve yeni yay.
  • MESİHÎ

    (Mesihiyye) Hristiyan. Hristiyanlığa âit. Hz. İsâ Aleyhisselâma âit ve ona müteallik.
  • MESİHİYYUN

    Hristiyanlar.
  • MESİH-ÜD DECCAL

    Deccal'a da bu isim verilmesinin bir sırrı şudur ki: Bir gözü silik, yani kör ve ayıplı olmasındandır. Sadece bu dünyayı görüp, âhireti görecek gözünün kör olmasındandır. * Mesih, uğursuzluğundan nâşi Deccal'ın lâkabıdır. Nakşı silinmiş para, çok gezen adam, çok cima' eden kimse, yalancı, kezzab ve bir tarafında gözü silik olan adama denir. (L.R.)Hak Dini Kur'an Dili, Cilt: 5, sh: 4172'de şu tafsilât vardır: (Yalancı bir Mesih demektir. Vârid olan hadis-i şeriflerde; Deccal; bir yalancı ve halkı aldatmakta meharetli bir sahtekârdır ki, kâfirliği sahtekârlığı yüzünden belli olduğu hâlde bir takım harikalar göstererek uluhiyyet da'vâ eder. Deccalın bu suretle yalancı bir Mesih olması, onun hıristiyanlık taklidi altında zuhur edeceğini anlatır.) (Bak: Deccal)
  • MESİK

    Pinti, hasis, cimri.
  • MESİL

    Su yatağı. Suyun akacak olduğu yer, boru.
  • MESİL

    Benzer. Misil. Gibi. Şibih. Eş. Nazir.
  • MESİR

    Seyretmek. * Yol yol alacalı elbise.
  • MESİRE

    Seyredilecek, gezilecek yer. Tenezzüh ve gezme yeri. * Seyir.
  • MESİREGÂH

    f. Seyir yeri. Seyrangâh.
  • MESİS

    Cimâ etmek. * Yapışmak.
  • MESİT

    Küçük sel.
  • MESK

    (C: Müsuk) Deri.
  • MESKAB

    Yakın olacak yer.
  • MESKAT

    (C: Mesâk-Mesâki) Su maslağı.
  • MESKAT

    Doğum yeri. * Düşecek yer.