M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MİRHAZ (MİRHÂZA)

    Gasilhâne, abdesthâne, kenif. * Çamaşır tokmağı.
  • MİR'IZZA (MİR'IZÂ)

    Keçi kılının altında olan tiftik.
  • MİRÎ

    Devlete âid. Devlet hazinesine mensub.
  • MİR-İ KELÂM

    Güzel ve zarif konuşan.
  • MİRİLU

    Uzayan harblerde ve askerin kifayetsizliği zamanlarında aylıkla toplanan askerler. Bunlar talimsiz, intizamsız oldukları için "Nefer-i âm: Bütün halkın cenge sürülmesi" hükmünde kalıyor, bir istifade te'min olunamıyordu. Yeniçeri Ocağı'nın ilgasıyla muntazam askerî teşkilât yapılınca bu türlü asker istihdamından vaz geçilmiştir. * Hükümete ait gelir menbaları yerinde de mirilu tabiri kullanılırdı.
  • MİRKAK

    Oklava.
  • MİRKAM

    (C.: Merâkım) Kalem.
  • MİRKAT

    Merdiven. Basamak. Derece.
  • MİRKEN

    (C: Merâkin) Don yıkayacak kap. * Küçük leğen.
  • MİRLİVA

    Tugay kumandanı. Tuğgeneral.
  • MİRMA(T)

    (C: Merâmâ) Nişan oku.
  • MİRRE

    Kuvvet. * Öd. * Akıl. * Kat. * Sağlamlık.
  • MİRRİD

    Müfsid, kötü ve şerir kimse.
  • MİRRİH

    Uzun ok. ("Pertev oku" derler) * Yeleği olmayan ok. * Bir yıldız adı.
  • MİRRİH

    Şâd, neşeli ve mesrur kimse.
  • MİRSAD

    Gözetleme yeri. Rasad yeri. * Gözetleme âleti. * Suçluları gözleyip duran. * Pusu. * Suçlular için hazır bekleyen.
  • MİRSAD

    (C: Merâsıd) Geniş yol.
  • MİRSAD-I İBRET

    İbretle seyretme yeri.
  • MİRSAD-I TEFEKKÜR

    Tefekküre sebep olan.
  • MİRSAL

    (C: Merâsil) Tenbel yürüyüşlü davar. * Küçük ok.
  • MİRSAT

    Gemi demiri. Lenger.
  • MİRŞAH

    (Mirşaha) Süzgeç.
  • MİRŞAHA

    Eyer altına konulan keçeyi davardan almak.
  • MİRŞEKA

    (C: Merâşik) Terzi yüksüğü.
  • MİRŞEM

    Ekmek tozunu silecek tüy süpürge.
  • MİRT

    (C: Mürât) Yünden veya haz denilen kumaştan elbise. * Kadınların, esvapları üstüne giydikleri elbise.
  • MİRTAC

    Yarış atlarının beşincisi.
  • MİRTAC

    Kapı kilidi. * Dar yol.
  • MİRTAL (MİRTALE)

    Bulaşmak.
  • MİRTAZ

    Dinin yasaklarından sakınan kimse.
  • MİRVAHA

    (C.: Merâvih) (Rih. den) Yelpaze.
  • MİRVAHA CÜNBÂN

    f. Yelpaze sallıyan.
  • MİRVED

    (C.: Merâvid) Milve makara ortasındaki demir, mihver.
  • MİRYE

    Şek, şüphe. * Münazara. Cedel. (Bak: Temâri)
  • MİRZA

    Reis. Bey. * Büyük kimselerin çocuğu. Beyzâde. * Bazı İslâm topluluğunda iyi sülâleden olanlara, şehzâdelere, seyyidlere verilen ünvân olmakla beraber, bugün bir isim olarak çokca kullanılmaktadır.
  • MİRZAB

    (C: Merâzib) Ululuk. * Uzun ve büyük gemi.
  • MİRZAH

    Üzüm çubuğunu yerden kaldırıp bağlayıp sardıkları ağaç.
  • MİRZAH

    (C: Merâzıh) Çekirdek ve ona benzer şeyleri dövüp ezdikleri taş.
  • MİRZAZ

    Havan eli.
  • MİRZEBE

    (C: Merâzib) Tokmak.
  • MİS

    f. Bakır.
  • MİS'

    Şimal yeli, kuzey rüzgârı.
  • MİS'AB

    (C: Mesâib) Değirmen oluğu. * Havuz oluğu.
  • MİSAFİR

    Seferde olan. (Bak: Müsafir-Mukim)
  • MİSAHA

    Ölçmek, miktarını bilmek.
  • MİSAK

    Sürme, gütme, sevketme. * Havada uçarken kanadını birbirine vurup uçan güvercin.
  • MİSAK

    Anlaşma. Sözleşme. Yeminleşme. Verilen söz.
  • MİSAL

    Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek. * Düş. Rüya. * Ahlâk ve âdâbla ilgili kıssa ve hikâye. * Bir şeyin örneği ve sıfatı. Kısas. * Gr: İlk harfi harf-i illet olan (yani; elif, vav veyahut da yâ olan) fiil veya kelime.
  • MİSAL-İ VAVÎ

    İlk harfi "vav" olan kelime.
  • MİSAL-İ YAYÎ

    İlk harfi "ye" olan kelime.