N Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • NA'LEYN

    Bir çift ayakkabı. * Bir çift nalın.
  • NALEZEN

    (Nâle-zen) f. İnleyen. İnildeyen.
  • NALEZENAN

    f. İnildiyerek, inleyerek.
  • NA'LÎ

    Nal biçiminde olan.
  • NALİŞ

    f. İnleme, inilti, inleyiş.
  • NALİŞKÂR

    (Nâlişker) f. İnleyen, inildiyen.
  • NALİŞZEN

    f. İnleyen.
  • NA'L-TIRAŞ

    f. Ağaç ayakkabı yapan kimse. * Nalıncı.
  • NAM

    f. İsim, ad. Lâkab. Ün. Şan. * Vekillik. * Adres.
  • NA'MA

    Rahatlık, nimet. Minnet, ihsan ve atiyye. İyi halde bulunmak.
  • NA-MA'DUD

    f. Sayılmaz, çok. Sayısız.
  • NA-MAĞLUB

    f. Yenilmez, mağlub edilmez.
  • NA-MAHDUD

    f. Hudutsuz, sınırsız, sonsuz.
  • NA-MAHREM

    f. Aralarında evlenmeğe mâni olacak kadar yakınlık bulunmayan. Şer'an evlenmeğe mâni akrabalığı olmayan erkek veya kadın. * Yabancı.
  • NA-MAHREMİYET

    f. Namahremlik.
  • NA-MAHSUR

    f. Sonu olmayan, sınırlanmamış, sonsuz.
  • NA-MAKBUL

    f. Makbule geçmez, kabul olmayan. Kabul edilmeyen.
  • NA-MA'KUL

    f. Akla uygun gelmeyen. Akıl almayan. Mâkul olmıyan.
  • NA-MA'LUM

    f. Bilinmiyen, bilinmemiş, ma'lum olmayan.
  • NAMAN

    (Nam. C.) f. İsimler, adlar.
  • NA'MAN

    Tâif yolunda Arafata çıkar bir derenin adı.
  • NA-MA'RUF

    f. Tanınmayan, bilinmeyen, ma'ruf olmayan.
  • NA-MARZİ

    f. Beğenilmeyen, arzu ve isteğe uygun olmayan.
  • NA-MATBU

    f. Basılmamış, tab edilmemiş yazı.
  • NAM-AVER

    (C.: Nam-âverân) f. Ünlü, meşhur, ad salmış.
  • NAM-ÂVERÂN

    (Nam-âver. C.) Namlı kişiler, ad salmış kimseler, ünlüler, meşhurlar.
  • NAMAZ

    f. İslâmın beş şartından birisidir. * Duâ. * Zikir. * Kur'an. * Kunut. * Rüku. * Salât. * Şükür. * Tesbih. * Secde. * Hamd. (Bak: Salât - Târik-üs salât)(Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvi bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezbetmek namazın şe'nindendir. Namazın erkânı, "Fütühat-ı Mekkiye"nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir. Namaz, Hâlik-ı Zülcelâl tarafından her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde mânevi huzuruna yapılan bir davettir. Bu davetin şe'nindendir ki, her kalb, kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin. Ve mi'racvari olan o yüksek münâcâta mazhar olsun.Namaz; kalblerde azamet-i İlâhiyyeyi tesbit ve idame.. ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlâhiyyenin kanununa itaat.. ve nizam-ı Rabbâniye imtisal ettirmek için yegâne İlâhî bir vesiledir. Zaten insan, medeni olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlâhîye muhtaçtır. O vesileye müracaat etmeyen veya tenbellikle namazı terkeden veyahut kıymetini bilmeyen; ne kadar câhil, ne derece hâsir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer. İ.İ.)
  • NAMAZGÂH

    Namaz kılınan yer. İbadetgâh. Eskiden şehir dışında, kırda ve sed üzerinde mihrab konulmak suretiyle namaz kılınmak için yapılan yere verilen addır. * Bir kasabanın bütün halkını bir arada bulunduran geniş sahaya da bu ad verilirdi. Bayramlarda ve fevkalâde günlerde kasaba ve civar köyler halkı hep birden orada toplanırlardı.
  • NAMAZGÜZAR

    f. Namazlarını kılan, namazlarını eda eden.
  • NAMBERDAR

    f. Şanlı, ünlü, ad salmış, meşhur.
  • NAMCU(Y)

    (C.: Namcuyân) f. Nam arayan. * Yiğit.
  • NAMCUYÂN

    (Namcu. C.) f. Ün arayanlar, nam arayanlar. * Yiğitler, kahramanlar.
  • NAMDAR

    f. Ünlü, şöhretli, meşhur.
  • NAMDARÂN

    (Namdar. C.) Ünlüler, namlılar, meşhurlar.
  • NAMDARÎ

    f. Namdarlık, ünlülük, meşhur olma.
  • NAME

    f. Mektub. Risale. Kitap.
  • NA'ME

    Derinin nazik olması. * Hoş dirlikli olmak.
  • NAMEAVER

    (Name-âver) f. Mektup götüren.
  • NAMEBER

    f. Mektup götüren, nameâver.
  • NA-MEFHUM

    f. Anlamsız, mânasız, anlaşılmaz.
  • NAME-İ HİCRAN

    Hicrân mektubu. Ayrılık, mektubu.
  • NAME-İ HÜMAYUN

    Tar: Osmanlı Padişahları tarafından İslâm ve Hristiyan Hükümdarlarla Osmanlı Devletine tâbi imtiyazlı olar Mekke Şerifine, Kırım Hanına, Eflâk ve Boğdan Voyvodalarına, Erdel Kralına, Gürcü ve Dağıstan Hanlarına gönderilen mektublara verilen addır.
  • NAME-İ NUR

    Nurun mektubu. Saadet verici mânâlar yazılı kâğıt.
  • NA-ME'MUL

    f. Umulmadık, beklenmedik anda.
  • NA-MERBUT

    f. Rabıtasız, mânâsız, anlamsız, saçma sapan.
  • NA-MERD

    f. Korkak. * İnsaniyetsiz, sözünde durmayan. Alçak, insanlık hislerinden habersiz.
  • NÂ-MERDÂNE

    f. Namerdcesine, alçakçasına.
  • NÂ-MERDÎ

    f. Namerdlik, alçaklık, zillet. * Korkaklık.
  • NAME-RES

    f. Mektup ulaştıran, mektup eriştiren.
  • NA-MERGUB

    f. Beğenilmeyen, rağbet olunmayan.