N Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • NA-MER'Î

    f. Görülmez. Mer'î olmayan.
  • NA-MESBUK

    f. Benzeri hiç olmamış, geçmemiş.
  • NA-MESMU'

    f. İşitilmeğe değmez. * İşitilmemiş, duyulmamış.
  • NA-MESTUR

    f. Açık, meydanda, âşikâr. * Örtülmemiş.
  • NA-MES'UD

    f. Mes'ud ve mübârek olmayan. Uğursuz.
  • NA-MEŞHUD

    f. Gözle görülmemiş, şâhit olunmamış.
  • NA-MEŞRU

    f. Meşru olmayan, şeriat harici. * Kanunsuz, uygunsuz. * Günah olan şeyler.
  • NA-MEVZUN

    f. Ahenksiz, ölçüsüz, vezinsiz, orantısız. * Edb: Vezni bozuk veya hiç olmayan manzume.
  • NA-MEYSUR

    f. Ele geçirememiş. Elde edememiş. * İşi kolaylaştırılmış.
  • NAM-I MÜSTEAR

    Takma isim.
  • NAM-I ŞERİF

    Mübarek isim, şerefli ad.
  • NAMIK

    Kâtib, yazıcı.
  • NAMIK KEMAL

    (Mi: 1840 - 1888) Tekirdağ'lı olup İslâm mücahidlerindendir. Yeni Osmanlılık hareketine vatan mefhumunu sokmuş, "Firâki, hapsi, nefyi kadr-i nâmusumla gördüm hep" diye haklı olduğunu dâima müdâfaa etmiştir. Ehl-i kemâl bir zat olduğu, davasının istikameti ve samimiyetinden anlaşılır.Hayatının sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğunun ve İslâm dünyasının kurtuluşunu "ittihad-ı İslâm" da görmüş ve bu uğurda gayret göstermiştir. Bu emelini, yazdığı " Celâleddin-i Harzemşah, Salahaddin-i Eyyubi, Yavuz Sultan Selim ve Fâtih Sultan Mehmed" isimli eserlerinde ortaya koymuştur. Mezarı Bolayır'dadır.
  • NAMİ(YE)

    Büyüyen, artan, ürmee kuvveti olan. Nebat ve hayvandaki büyüyüp gelişme kuvveti. * Farsçada: Namlı, şöhretli, ünlü.
  • NA-MİHR-BAN

    f. Vefasız, sevgisiz, muhabbetsiz.
  • NA-MİHR-BANÎ

    f. Vefasızlık, sevgisizlik, muhabbetsizlik.
  • NAMİSA

    (C.: Namisât) Kadınları süsleyip yüzlerinin kılını yolan kadın.
  • NAMİYE

    (Bak: Nami)
  • NAMİYEBER

    f. Hayat verici.
  • NA-MİZAC

    f. Keyifsiz, rahatsız, hasta.
  • NA-MİZACÎ

    f. Keyifsizlik, rahatsızlık, hastalık.
  • NA-MURAD

    f. Mahrum kalan, muradına eremeyen.
  • NAMUS

    Irz, iffet, edeb, hayâ. * Şeriat. * Melâike. * İrade-i İlâhiyenin tecellisi. * Nizam. * Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet. * Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali kimseye denir. * Hayırlara ait gizli hâllerin hâmil ve vâkıfı olan. Bu mânada Cebrâil Aleyhisselâm'a ıtlak olunur. Sair melâikenin vâkıf olmadıkları vahyin sırlarına vakıf ve mahrem olması cihetiyle ona namus-u ekber denilmiştir. * Hâzık. * Mahir. * Av ve tuzak. * Nemmam mânâsiyle fitneci ve koğucu. * Birisinin hilesine siper ettiği şeye ve arslan yatağına da bu mâna verilmiştir. * Temizlik, doğruluk. ( Bak: Desâtir)
  • NAMUSİYYE

    Yatan kimselerin başkaları tarafından görülmemeleri için, yatağın etrafına çekilen perde.
  • NAMUSKÂR

    f. Namuslu. * Doğru adam.
  • NAMUSPERVER

    f. Namuslu.
  • NAMUS-U MÜCESSEM

    Çok namuslu olan.
  • NA-MUTASAVVER

    f. Hatır ve hayale gelmez.
  • NA-MUVAFIK

    f. Muvafık gelmeyen, uygun olmayan.
  • NA-MÜBAREK

    f. Uğursuz, meymenetsiz.
  • NA-MÜHEZZEB

    f. Terbiye görmemiş, ıslah edilmemiş.
  • NA-MÜLAYİM

    f. Uygun olmayan. * Çetin, sert.
  • NA-MÜNASİB

    f. Münâsebetsiz, yakışıksız, uygunsuz, uygun olmayan.
  • NA-MÜSAİD

    f. Elverişsiz. Müsaid olmayan.
  • NA-MÜSTAİD

    f. Müstaid olmayan. Olgunlaşma kabiliyeti olmayan. İstidatsız.
  • NA-MÜTENAHİ

    f. Sonsuz, ucu bucağı olmayan. Nihâyetsiz.
  • NA-MÜVECCEH

    f. Yöneltilmemiş, tevcih edilmemiş.
  • NA-MÜYESSER

    f. Elden gelmeyen, müyesser olmayan.
  • NAMVER

    (C.: Namverân) Namlı, adlı, meşhur, ünlü.
  • NAMZED

    (Nâm-zed) f. İsteyen veya istenilen kimse. * Sözlü. Nişanlı. * Bir vazifeye tayin edilmesini isteyen veya istenilen kişi. Aday.
  • NAN

    f. Ekmek.
  • NA'NA

    (C.: Neâni-Ne'nâ') Nâne. * Uzun boylu adam.
  • NA'NAA

    Irak etmek, uzaklaştırmak. * Hızlı konuşmak, tez tez söylemek. * Katı deprenmek. * Yemeğe nane koymak.
  • NANCU

    (Nâncuy) f. Ekmek arayan. Dilenci.
  • NANE MOLLA

    Mc: Beceriksiz, işe yaramaz, ağır hareketli mânalarında kullanılan bir tâbirdir.
  • NANHAH

    Ekmek isteyen. Dilenci.
  • NANHOR

    f. Dilenci.
  • NANKÖR

    f. Gördüğü iyiliği unutan, nimeti inkâr eden. Nimetin şükrünü eda etmeyen, gafil.
  • NANPARE

    f. Ekmek parçası. Bir lokma ekmek. * Geçime yarayan iş.
  • NANPÜZ

    f. Ekmekçi, ekmek pişiren.