R Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • RAY

    Re'y, fikir, Hüküm ve itikad. (Bak: Re'y)
  • RA'Y

    Teslim olma. * Otlatma, gütme. Otlama.
  • RAY'AN

    Her nesnenin evveli.
  • RAYAT

    (Râyet. C.) Bayraklar.
  • RAYB

    şek, şüphe, reyb.
  • RAYB-EL MENUN

    Zamanın hâdiseleri. * Ölüm. * Iztırab veren hâdiseler.
  • RAYET

    Bayrak, alem, livâ, sancak. * Gerdanlık.
  • RAYGAN

    f. Parasız, bedâva. * Pek fazla, pek çok.
  • RAYİ'

    Acib nesne. * Cömert kişi.
  • RAYİC

    (Bak: Râic)
  • RAYİHA

    Koku, hoş koku.
  • RAYİHADAR

    f. Kokulu. Hoş kokulu.
  • RAYİHANİSAR

    f. Koku saçan.
  • RAYİK

    Acib ve hâlis nesne.
  • RAYİŞ

    (Bak: Raiş)
  • RAYİZ

    Seyis.
  • RAZ

    f. Gizli sır, saklı şey. * Mimar. * Marangozların işini tanzim eden.
  • RAZ PUŞ

    f. Sır saklayan, sır gizleyen.
  • RAZAN

    f. Gizli sırlar, gizlilikler.
  • RAZ-AŞNA

    f. Bir sırrı bilen.
  • RAZ-DAN

    f. Sırrı bilen, sırra ortak olan dost.
  • RAZI

    Hoşnud, rıza gösteren, kabul eden. * Boyun eğen, itaat eden.
  • RAZ-I NİHAN

    Gizli tutulan sır.
  • RAZIA

    Emzikli, çocuklu kadın.
  • RAZIK

    Rızık veren; yiyecek, içecek, giyecek gibi canlı mahlukata lüzümu bulunan her çeşit ihtiyacını te'min edip veren. (Allah)
  • RAZIK-I HAKİKİ

    Hakiki rızık veren. Hiç bir vasıtaya ihtiyacı olmadan en güzel nimetleri yaratan ve bütün rızıkları ancak kendisi veren Allah (C.C.)
  • RAZİYANE

    (Rezene) Dere otu nev'inden bir nebat adı.
  • RAZİZ

    Dökülmüş ve parçalanmış.
  • RAZRAZ

    İri vücutlu kimse. * Dökülmüş ve ufanmış taş.
  • RAZZ

    Kesmez âlet.
  • RAZZE

    (Razz. dan) Ezen, ezici.
  • REALİST

    Fr. Fls: Hakikatçı. Nefs-ül emre uygun düşünen. Realizm taraftarı.
  • REALİTE

    Fr. Gerçekten olan şey. Olduğunun tıpkısı. Gözümüzle gördüğümüz gibi. (Bak: Rasyonalizm)
  • REALİZM

    Umumi fikirleri birer hakikat sayan felsefi görüş. Hadiseleri olduğu gibi anlatma ve gösterme gayesi güden san'at çığırı, fikri.
  • REAYA

    (Raiyet. C.) Bir kimsenin emri altında bulunanlar. * Bir hükümdar idaresi altında bulunan halk. * Hristiyan tebaa. * Bütün halk.
  • RE'B

    Mantar. * Toplamak, cem'etmek. * Islah etmek, düzeltmek.
  • REB'

    Ev, arazi. Barınılan, iskân olunan yer.
  • REBA'

    Uzunluk.
  • REBABE

    (C.: Ribâb) Bazısı bazısına binmiş olan beyaz bulut.
  • REBACE

    Bönlük, ahmaklık, biladet.
  • REBAH

    Faide, menfaat. * Kediye benzer bir canavarın adı.
  • REBAİYE

    (C.: Rebâıyyât) Seniyye ile nâb arasında olan dört diş.
  • REBAZ

    Şehrin yarısı ve etrafı. * Her nesnenin eğlenecek ve duracak yeri. * Koyun ağılı. * "Göden bağırsak" denilen büyük bağırsak.
  • REBAZE

    Zeki ve anlayışlı kimse. Zarif kimse.
  • REBBİ

    İlmiyle amel eden kişi.
  • REBEB

    Tatlı ve çok su.
  • REBELE

    (Buğday) Çok olmak.
  • RE'BELE

    Cür'et, ikdam.
  • REBEZ

    Ayağı hafif. Hızlı yürüyüşlü.
  • REBEZE

    (C.: Rebez-Rebezât) Devenin boyun yünü.