R Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • REBİ'

    Yaz günü. * Küçük nehir.
  • REBİB

    (C.: Rebâib) Üvey oğul. * Evde beslenen koyun. (Müe: Rebibe)
  • REBİBE

    Üvey kız. * Dadı.
  • REBİE

    (C.: Rabâyâ) Gözcülük eden kişi.
  • REBİH

    Organları sülpük ve sarkık olan iri insan.
  • REBİÎ

    Bahara ait, baharla ilgili.
  • REBİ-İ EVVEL

    İlkbahar. Çiçeklerin açıp otların bittiği mevsim. (Bak: Rebi-ül Evvel)
  • REBİ-İ SÂNİ

    Sonbahar.
  • REBİKA

    İp ile bağlanan davar.
  • REBİKE

    Hurmayı yağla ve keş ile karıştırıp hamur ederek yapılan bir yemek. * Öğünmüş keşi, un ve yağ ile karıştırıp yapılan yemek. * Bulamaç aşı.
  • REBİL

    (C.: Rubul) Yoğun, semiz, besili. * Yer kuruyunca biten bir ot. * Uyluğun iç yanı.
  • RE'BİL

    Câriye, kadın esir.
  • REBİLE

    Semizlik, besililik.
  • REBİS

    Bahadır, kahraman. * Meşakkat.
  • REBİ-ÜL AHİR

    (Rebi-i Sâni) Kamerî ayların dördüncüsü.
  • REBİ-ÜL EVVEL

    Arabî ayların üçüncüsü.
  • REBİZ

    Semiz ve kuyruğu büyük olan koç.
  • REBİZ

    Koyun sürüsü.
  • REBK

    Karıştırmak.
  • REBRAK

    Tilki üzümü.
  • REBREB

    Yaban sığırı sürüsü.
  • REBS

    El ile vurmak.
  • REBS

    Hapsetmek. * Engel olmak, men'etmek.
  • REBSA'

    Müenneslik özelliğindendir. * Katı nesne.
  • REBT

    Şişmek. * Terbiye etmek. * Uyusun diye çocuğun yan taraflarına yab yab vurmak.
  • REBUB

    Üvey oğul. * Üvey baba.
  • REBUN

    Pey akçesi, pey olarak verilen para.
  • REBUZ

    Büyük.
  • REBVET

    (Rubve - Ribve - Rebâvet) Yüce, yüksek yer.
  • REC'

    Geri döndürmek. * Döndürülmek. * Yağmur. * Menfaat, fayda. * Rücu' etmek veya ettirmek.
  • RECA

    Kenar, yan. Taraf.
  • RECA

    Emel, ümit, yalvarmak. * Cânib, taraf. * İstek, arzu, dilek.
  • REC'A

    Geri gelme, dönüş. * Öldükten sonra tekrar diriliş.
  • RECAC

    Her şeyin zayıfı.
  • RECAH

    (C: Rucah) Oturak yeri etli ve büyük olan kimse.
  • RECAİ

    Ricacı. Ricayla ilgili. Dua ve yalvarmağa, ümide dair.
  • RECALE

    Yayan yürümek.
  • RECAZE

    Mahfeden küçüktür ve deve arkasına vurup üzerine binerler.
  • RECC

    Deprendirmek. Sarsılmak. Gidip gelmek.
  • RECCA'

    Hörgücü büyük dişi deve.
  • RECEB

    Azametli, heybetli. Ta'zim etmek. * Cennet'te bir nehir ismi. * Mübarek üç ayların birincisi ve Kamerî aylardan yedincisi. * Erkek ismi.
  • RECEBAN

    Receb ile Şaban ayları.
  • RECEFAN

    Şiddetle sarsılma, sallanma. * Şiddetle gürüldeme. Şiddetli ıztırab, büyük acı.
  • RECEFE

    Zelzele. * Ortalığı sarsacak kışkırtmalar yapmağa ircaf denir. Yalan, yanlış haberlerle umumî efkârı şaşırtıcı neşriyatlara ise Eracif denmektedir. (Bak: Mürcif)
  • RECEL

    Saçın ne sarkık ve ne de çok kıvırcık olması. * İstedikçe emsin diye davarı yavrusuyla beraber otlağa salmak.
  • RECEN

    Hapsetmek.
  • RECEZ

    Vezni altı defa müstef'ilün'den ibaret olan bir nevi şiir veya bahire denir. * Kaside tarzında yazılan manzume. (Bak: Kaside, Ercüze)
  • RECF

    Şiddetle sarsmak veya sarsılmak.
  • RECFE

    (C: Recefât) Zelzele, deprem.
  • RECİ'

    Necis, pislik. Terslemek.