Bitişik etmek, bitiştirmek, beraber etmek, karıştırmak. * Yırtık bir şeyin parçalarını bitiştirmek.
RATIK
Bir şeyin yarığını bitiştiren, yırtığını kavuşturup birleştiren.
RATİB
Tertib edip sıraya koyan.
RATİBE
(C.: Revâtib) Maaş. Vazife.
RATİBEHÂR
f. Vazifeli. Görevli.
RATİC
Çam sakızı.
RATİN
Reçine. Çam sakızı.
RATİT
Avaz, ses. * Ahmak, akılsız kişi.
RATİYAN
(Râtiyâne) f. Çam sakızı, reçine.
RATK
Ulaşmak, yetişmek.
RATL
(Ratıl) Eskiden kullanılan sıvı ölçüsü olup bâzı yerlerde yüzotuz dirhem sayılmıştır. Bâzen oniki kıyyedir. Kıyye kırk dirhemdir.
RATRAT
Bir nevi pelte. * Deve su içtiğinde havuz içinde artıp kalan su.
RATS
El ayasıyla vurmak.
RAUF
Çok acıyan, esirgeyen, merhamet sâhibi. * Esmâ-i İlâhiyedendir.
RAUFE
Kuyuyu temizleyen kişinin üzerine oturması için kuyunun dibine konan taş. * Davarlarını sulayan veya su içen kimselerin oturması için kuyunun kenarına konan taş.