R Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • REHABİN(E)

    (Ruhban. C.) Râhibler. Ruhbanlar.
  • REHAFE

    İncelik.
  • REHAFEŞAN

    f. Kurtarıcı.
  • REHAH

    Yumuşak. * Geniş.
  • REHAİN

    (Rehine. C.) Rehineler. Garanti olarak elde tutulanlar.
  • REHAK

    Gaşyetmek, sarıp bürünmek. Bir adamın arkasından yaklaşıp çatmak. * Haramlara ve menhiyata dalıp, hep onunla uğraşmak. (E.T.)
  • REHAKÂR

    (C.: Rehakâran) f. Kurtarıcı.
  • REHAMET

    Sözün, sesin yavaş, ince ve tatlı olması.
  • REHAN (RİHÂN)

    Bahadırlık, kahramanlık. * Denemek, tecrübe etmek. * At yarıştırmak, müsabaka.
  • REHASET

    Tazelik, yumuşaklık, incelik. * Ucuzluk. * Bir işi gevşek tutma.
  • REH-AVERDE

    f. Yolcunun getirdiği hediye.
  • REHAVET

    Tembellik, gevşeklik, pörsüklük, ihmalkârlık.
  • REHAVÎ

    f. Urfa'lı.
  • REHAYAB

    f. Kurtulan. * Yolcu olan.
  • REHAYAFTE

    f. Kurtulmuş.
  • REHAYÎ

    f. Kurtulma, halâs, necat.
  • REHB

    Korku. Havf.
  • REHBANİYYET

    Râhiblik. Papazlık.
  • REHBELE

    Yelmek.
  • REHBER

    f. Yol gösteren, kılavuz. (Bak: Mürşid)(...Hem Rabb-ül-Âlemîn, meyve-i âlem olan insana âlemi içine alacak bir vüs'at-ı istidat verdiğinden ve bir ubudiyet-i külliyeye müheyya ettiğinden ve hissiyatça kesrete ve dünyaya mübtelâ olduğundan; bir rehber vasıtasiyle yüzlerini kesretten vahdete, fâniden bâkiye çevirmek istemesine mukabil; en âzami bir derecede, en eblâğ bir surette, Kur'an vasıtasiyle en ahsen bir tarzda rehberlik eden ve risaletin vazifesini en ekmel bir tarzda ifa eden yine bilbedahe O Zâttır... S.)
  • REHBERÎ

    Kılavuzluk, rehberlik.
  • REHBET

    Fazla korku, yılmak, çekinmek.
  • REHBETEN

    Korkup çekinerek, çekingenlikle.
  • REHC

    Toz, gubar. * Fitne.
  • REHD

    Bastırarak ezme.
  • REHDEN

    (C.: Rahâdin) Serçeden büyük bir kuş.
  • REHEB

    Korkmak, yılmak. Çekinmek. * Korku, havf.
  • REHEBUT

    Çok korkmak.
  • REHEC

    Toz.
  • REHF

    Keskinleştirmek, bilemek.
  • REH-GÜZER

    (Reh-güzâr) : f. Geçilen yol. Yol üstü. Geçit.
  • REHHAS

    Kârgir bina yapan.
  • REH-İ NAREFTE

    Gidilmemiş yol.
  • REHİDE

    f. Sıkıntı ve dertten kaçmış olan.
  • REHİN

    (Rehn-Rehine) Bir şeyin yerine teminat olarak tutulmuş olan şey, rehin edilmiş. * Mevkuf ve mahpus kılmak.
  • REHK

    Aradan yetişip yaklaşma. * Yürüme. * şaşa kalma, taaccüb etme, hayrette kalma. * Kötü şeylere düşkünlük.
  • REHKET

    Güçsüzlük, kuvvetsizlik, zayıflık.
  • REHL

    Sülpük olmak. Kendini salıvermek. * Acı çekmek, muztarib olmak. * Çok uyumaktan yüzü şişip uyuşuk olmak.
  • REHLET

    şişkinlik, şişme.
  • REHMET

    Yağmur, rahmet.
  • REHN

    Sâbit ve dâim olmak. *Devamlı oluş. * Hapsetmek.
  • REHNEVERD

    f. Yola çıkan. Yolcu.
  • REHNÜMA

    f. Yol gösteren. Kılavuz.
  • REHNÜMUN

    Rehberler, yol göstericiler.
  • REHNÜMUNÎ

    f. Kılavuzluk, rehberlik.
  • REHPEYMA

    f. Yol ölçen.
  • REHPEYMAYÎ

    f. Yolculuk.
  • REHREHE

    Parlamak.
  • REHREV

    f. Yolcu. Yola giden.
  • REHS

    Kârgir bina yapmak. * Bir nesneyi çok sıkmak.