S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SABBAG

    Boyayan, boyacı. * Deri altındaki boyalı madde.
  • SABBAR

    Çok sabırlı, sabur. (Bak: Sabr)
  • SABBARE

    Soğukluk.
  • SABBUR

    Katı, şiddetli, şedid.
  • SABEB

    (C.: Asbâb) Çukur yer, iniş yer.
  • SA'BER

    Sedir gibi bir ağaç.
  • SABG

    Boyama. Boyanma.
  • SABGA'

    Kuyruğunun ucu beyaz olan koyun.
  • SABHİD

    Bey, emir.
  • SÂBIK(A)

    Geçmiş. Önceki. * Zamanca veya rütbece ileride olan. * Eskiden işlenmiş suç.
  • SÂBIKA-İ MÜKERRERE

    Birden fazla suç işleme.
  • SÂBIKAN

    Bundan önce, evvelce.
  • SÂBIKÎN-I İSLÂM

    En evvel müslüman olan sahabeler. (Bak: Ashab-ı Suffa, Saff-ı evvel)
  • SÂBIK-UL BEYÂN

    Yukarıda söylenillmiş, zikri geçmiş.
  • SÂBIKÛN (SÂBIKÎN )

    (Sâbık. C.) Sâbıklar. Öncekiler. Geçmişler.
  • SABIRSÛZ

    f. Sabrı yakan, sabırsızlık veren.
  • SABIR-ŞİKEN

    f. Sabrı kıran, sabrı bozan.
  • SABİ

    Henüz süt emen çocuk. * Büluğ çağına gelmemiş olan çocuk. * Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk.
  • SABİ'

    Yavru sesi. * Fil, hınzır ve fâre sesi.
  • SÂBİ'

    (Sabi'a) Yedi, yedinci.
  • SÂBİAN

    Yedinci olarak.
  • SÂBİ'AŞER

    Onyedinci.
  • SABİB

    Susam yaprağının suyu. * Kına yaprağının suyu.
  • SÂBİG

    (Sâbiga) Tam. Tafsilâtlı. Uzun. Bol.
  • SABİH

    (Sabiha) Güzel, latif, şirin.
  • SÂBİH

    Yüzen, yüzücü.
  • SABİHA

    Fecir vakti.
  • SÂBİHA

    (C.: Sâbihât) Gemi. * Yüzen.
  • SÂBİHÂT

    Yüzücü olanlar, yüzenler. Gemiler. * Ehl-i imânın ruhları. * Yıldızlar.
  • SABİÎ

    İtaattan ayrılmakla bâtıla meyleden. * Yıldıza tapan sapkınlar veya yıldıza tapan ehl-i dalâlet kimselerden olanlar.
  • SABİÎN

    (Sâbiî. C.) (Aslı: Sâbiiyyun) Yıldıza tapanlar. Sapıklardan olanlar.
  • SABİKÎN

    (Bak: Sâbıkûn)
  • SABİL

    Gezkere denilen nesne. (Onunla ters, balçık ve gayri ne olursa taşırlar). * Yolcu kimse.
  • SABİR

    Altın ismi.
  • SABİR

    (C.: Sıber) Kefil. * Yağmursuz beyaz bulut.
  • SABİR(E)

    Tahammül eden, sabreden, bekleyen. Zorluğa karşı göğüs geren, hâlinden şikâyet etmeyip acı ve sızıya katlanan. Belâ ve musibete karşı şikâyet etmeyip Allah'a (C.C.) şükreden.
  • SABİRÎ

    Bir çeşit ince giyim eşyası. * Bir cins hurma.
  • SABİRÎN (SÂBİRÛN)

    Sabredenler. (Bak: Sabr)
  • SABİT

    Duran, yerinde durup hareket etmeyen. * Doğruluğu isbat edilmiş olan.
  • SABİTE

    Yerinde durur gibi olan yıldız. * Yerinde durup hareket etmeyen herhangi bir şey. (Seyyare'nin zıddı)
  • SABİT-KADEM

    Mizacı oynak olmayıp işine ve sözünde kararlı olan, yerinde direnen. Sözünde duran.
  • SABİYY

    (C.: Sıbye-Sıbyan) Oğlan. * Meyl ve muhabbet eden kimse.
  • SABİYYE

    Büluğa ermemiş veya memeden kesilmemiş kız çocuk.
  • SABN

    Men'etmek, engel olmak.
  • SABR (SABIR)

    Acıya ve zorluğa katlanmak. * Bir musibet ve belâya uğrayanın telâş ve feryad etmeyip sonunu bekleyip tahammül ile katlanması. * Muharebede şecaat gösterme. * Bir kimseyi bir şeyden alıkoymak. * Öğrendiği bir şeyi başkasının da öğrenmesi için tâkat getirmek.(Cenab-ı Hak, Hakîm ismi muktezası olarak, vücud-u eşyada bir merdivenin basamakları gibi bir tertib vaz'etmiş. Sabırsız adam teenni ile hareket etmediği için, basamakları; ya atlar düşer veya noksan bırakır; maksud damına çıkamaz. Onun için hırs mahrumiyete sebebdir. Sabır ise müşkilâtın anahtarıdır... Cenab-ı Hakk'ın inayet ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir. Çünkü sabır üçtür. Biri: Masiyetten kendini çekip sabretmektir, şu sabır takvadır... İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir... Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor. En büyük makam olan ubudiyet-i kâmile cânibine sevkediyor. M.)
  • SABR-I CEMİL

    Allah'tan gelen bir acıya sabretme. Şükrederek sabır.
  • SABR-I EYYÜB

    Eyyüb'ün (A.S.) dillere destan olan sabrı.
  • SABSAB

    Irak, uzak, baid.
  • SABSABA

    Dövmek. * Ateş etmek. * Kahramanlık göstermek, bahadırlık etmek. * Çok inceltmek.
  • SABUR

    f. Çok sabır gösteren, çok sabreden.