Taarruz eden kimse. * Bedeni, endamı hoş olan. * Dimağ. Başın içini dolduran haşev. * Ölü insan cesedi. * Baykuş.
SAET
Doğumdan sonra koyunun rahminden çıkan madde.
SAF
Bir adam boyu yüksekliğindeki duvar.
SAF
Tüylü ve yünlü hayvan.
SAF
(Bak: Saff)
SA'F
Bir şarap cinsi.
SAF'
Sille vurmak, tokat atmak.
SAF (SÂFİ)
Katışıksız, berrâk, temiz. * Zeki olmayan, derin düşünmeyen, dikkatsiz.
SAFA
Gönül şenliği, eğlence. * Duru olmak, itmi'nan ve meserret üzere olmak. Temiz, sâfi olmak. * Hava açık ve ayaz olmak. * Mekke-i Mükerreme'de bir yerin ismi.
SAFA
Yüzü beyaz olan düz taş.
SAFA-BAHŞ
f. Eğlendiren, rahatlandıran, kederi def'eden, hatırı hoş eden.