S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SEBİBE

    (C.: Sebâib) Atın alın kılı, yele ve kuyruğu. * İnce keten bezi parçası.
  • SEBİC(E)

    Yatık veya sekik adı verilen, ağzı dar şarap testisi. * Gecelik.
  • SEBİD

    Başa yağ sürmeyi terketmek.
  • SEBİH

    Kuş yeleğinin kopup düşeni. * Pamuk ve yün atıldıktan sonra dürüp eğirmek için koydukları bez parçası.
  • SEBİHA

    Gecelik. Geceleyin giyilen elbise.
  • SEBİKE

    Eritilerek kalıba dökülmüş şey, külçe. Kalıba dökülmüş altın veya gümüş. * Hafif, küçük.
  • SEBİKE-İ HAK

    Hak külçesi. * Mc: İşlenmemiş külçe halindeki altın kıymetinin zâhiren görünmemesi gibi; hakkın bâtıl ile mücadelesinin olmadığı zamanda, hakkın kıymet ve lüzumu derecesinin bir cihette bilinememesi.
  • SEBİKE-İ ZEHEBİYE

    Altun külçesi.
  • SEBİL

    Açık ve büyük yol. Büyük cadde. * Allah rızası için su dağıtılan yer.
  • SEBİLHANE

    f. Sebil olarak su dağıtılan yer.
  • SEBİLULLAH

    Allah (C.C.) yolu. Karşılıksız. Allah rızası.
  • SEBİN

    Bir dağın adı.
  • SEB'ÎN

    Yetmiş.
  • SEB'ÎNE MERRE

    Yetmiş defa.
  • SEBİR

    Suret. * Renk. * Asıl. * Heyet.
  • SEBİR

    Mekke civarında bir dağın adıdır.(Resul-i Ekrem (A.S.M.), Mekke'den hicret ettiği ve küffarlar takibe çıktıkları vakit, Sebir namındaki dağa çıktılar. Sebir dedi: "Yâ Resulallah, benden ininiz! Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa Allah beni tâzib eder. Onun için korkarım." Cebel-i Hira çağırdı: "Yâ Resulallah ileyye: Bana gel". Bu sır içindir ki ehl-i kalb Sebir'de havf ve Hira'da da emniyeti hissederler. Bu misalden anlaşılır ki: O koca dağlar birer müstakil abddir, müsebbihdir ve vazifedardırlar. Peygambe'ri (A.S.M.) tanır ve severler, başıboş değillerdir. M.)
  • SEBİT

    Aklın sabit olması, aklın durması.
  • SEBK

    Bir şeyi eritme. Kalıba dökme. * Edb: İbarenin tarz ve terkibi.
  • SEBK

    İleri geçme, ilerleme. Öne göçme. * Vâki olma. * Koşuda kazanan hayvan.
  • SEBKAT

    Geçmek, ilerlemek.
  • SEBK-İ MEFSUL

    Edb: Ayrı ayrı, kesik kesik yazma tarzı.
  • SEBK-İ MEVSUL

    Edb: Cümleleri bağlayarak birleştirme tarzı.
  • SEBK-İ MÜREKKEB

    Edb: Hem kısa, hem uzun ifâde tarzı.
  • SEBLA'

    Uzun kirpikli göz.
  • SEBLET

    (C.: Sibâl) Bıyık.
  • SEBR

    Men'etmek, engel olmak. * Helâk etmek. * Hapsetmek.
  • SEBR

    Denemek, imtihan. * Yara, kuyu vesâirenin derinliğini anlamak için yoklamak.
  • SEBR VE TAKSİM

    Mantıkta bir isbatlama tarzı ve usulüdür. Bu iki kelime beraber kullanıldığı gibi, "delil-i taksim, delil-i münkasım" gibi tâbirlerle de söylenir. Bu isbatlamada bir şeyin aslında bulunan vasıflar, illet olmaktan birer birer ibtal edildikten sonra, tam illet olmaya elverişli olan tesbit edilir. (Lât: Residu: Arkada kalan, bâkiye.) Taksim: Man: Bir bütünü hariçte hiç artmamak şartıyla bölmek.
  • SEBRE

    (C.: Seberât) Pek soğuk olan erken vakit.
  • SEBSEB

    (C.: Sebâsib) Issız büyük çöl. * Kâfirlerin bayramı.
  • SEBT

    Yazma, deftere geçirme, bir yere kaydetme.
  • SEBT

    (C.: Esbât-Sübut-Esbüt) Rahat etmek. * Boyun vurmak. * Saç sarkıtmak. Bir çeşit deve yürüyüşü. * Cumartesi günü. * Şaşırmak, hayrette kalmak. * Çok zeki, dâhiye. * Başı tıraş etmek.
  • SEBTANE

    Tüfek.
  • SEBTEL

    Satıl adı verilen kab. (At bakıcıları onunla davara su verirler.) * Susak. (Pınarlarda su içilir.)
  • SEBTEL

    Ot tohumundan bir tohum.
  • SEBTEL

    Çürük yumurta.
  • SEBT-İ DEFTER

    Deftere geçirme, deftere yazma.
  • SEBU

    f. Testi.
  • SEBU'

    (C.: Sebâ') Yırtıcı hayvan. Canavar.
  • SEBUÇE

    f. Küçük testi. * Küçük kap.
  • SEBUH

    (Sibh. den) Yüzgeç.
  • SEBUHA

    Mekke şehri.
  • SEBUİYE

    Yırtıcıya mensub, canavarlıkla ilgili.
  • SEBUİYET

    Yırtıcılık, parçalayıcılık. Yırtıcı hayvanın fıtri hassası.
  • SEB'ÛN

    (Bak: Seb'în)
  • SEBÜK

    f. Hafif. Ağırbaşlılığı ve ağırlığı olmayan.
  • SEBÜKBÂR

    f. Yükü hafif. Ağırlıksız, eşyası az olan. * Derdi, düşüncesi olmayan.
  • SEBÜK-ENDİŞ

    f. Derin düşünmeyen, sathi düşünen.
  • SEBÜKHÎZ

    f. Çabuk kalkan, hareket eden.
  • SEBÜKÎ

    f. Hafiflik.