S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SEBÜK-İNÂN

    f. Çabuk koşan.
  • SEBÜKMAĞZ

    f. Hafif beyinli, düşüncesiz. Ahmak. Akılsız.
  • SEBÜKMÂYE

    f. İtibarsız, değersiz, kıymetsiz.
  • SEBÜKMİZAC

    f. Hafif mizaçlı.
  • SEBÜKREV

    f. Çabuk giden.
  • SEBÜKRE'Y

    f. Düşüncesiz, hafif fikirli.
  • SEBÜKRUH

    f. Hafif ruhlu. * Zarif ve şen olan. Hoşa giden, hoş sohbet. * Mc: Lâübâli.
  • SEBÜKSER

    (C.: Sebükserân) f. Hafif düşünceli. * Sefih, aşağılık.
  • SE'BÜL

    (C.: Sevâbil) Aş havucu. * Pirinç, buğday, nohut, mercimek.
  • SEB'-ÜL MESANİ

    İki defa nazil olan ve yedi âyetten ibaret bulunan Fâtiha Suresi. * Mükerrer okunup tekrarlanan.
  • SEBY

    Harpte esir alınma. * Uzaklaştırma. * Bir yerden başka bir yere sürüp giderme.
  • SEBZ

    f. Yeşil, yeşil renkli.
  • SEBZEVAT

    f. Yeşil bitkiler, yeşil nebatlar.
  • SEBZEZAR

    f. Çayırlık, çimenlik, yeşillik. * Bostan, sebze tarlası.
  • SEBZFAM

    f. Yeşil renkli.
  • SEBZ-FÂM

    Yeşil renkli.
  • SEBZİN

    .f Rengi yeşil. Yeşil renkli.
  • SEBZPUŞ

    f. Yeşil elbiseli, yeşil örtülü.
  • SEC'

    (C.: Escâ-Esâci) Kumru sesi. * Kafiyeli söz.
  • SEC'A

    Kuşların cıvıltısı gibi olan ses. * Edb: Nesir hâlindeki kafiyeli yazı.
  • SECA'

    Yarasa.
  • SECAÂT

    Kuşların ötüşleri, sec'aları. * Nesir halindeki yazının kafiyeleri.
  • SECAH

    Letafet, güzellik. Rıfk. Adl. * Yumuşak yer.
  • SECAHAT

    Mülâyemet, rıfk. Cemalin tenasüp içindeki kemali.
  • SECAVEND

    f. Kur'an-ı Kerim'de doğru okunması için yapılan işaretler.Kur'an-ı Azîmüşşan'ı okurken durularak nefes alınacak yerler, âyet sonları ile secavend mahalleridir. Secavend denilen huruf-u rumuziye ise şunları ifade ederler: $ Durmanın lüzumunu gösterir. Bu lüzum şer'î bir lüzum olmayıp, ıstılahî bir lüzumdur. Meselâ: $ Tilâvet eden $ da durur. Sonra $ den devam eder.
  • SECAYA

    (Seciye. C.) Karakterler, huylar, seciyeler, ahlâk ve tabiatlar.
  • SECAYA-YI SÂMİYE

    Yüksek ve kıymetli seciyeler.
  • SECC

    (Sücuc) Akıcı bir şeyin kesretle dökülüp akması, akıtılması. Su akmak.
  • SECC

    Gayet ince olan nesne. * Duvar sıvamak. * Hoş kokulu nesne ezmek.
  • SECCAC

    Suyu çok olan süt.
  • SECCAC

    Çağlayan. Şarıltı ile akan.
  • SECCADE

    Genellikle üzerinde secdeye varmakta yâni namaz kılmakta kullanılan küçük halı, kilim cinsinden sergi.
  • SECCAN

    (Sicn. den) Gardiyan, zindancı, hapishane memuru.
  • SECDE

    Allah'ın (C.C.) huzurunda yere kapanış. İbadet ve Allah'a (C.C.) memnuniyetini ve itaatini bildirmek veya şükretmek için yere kapanarak alın, burun ucu, eller, dizler ve ayak uçları yere gelecek şekilde yapılan en büyük tazim ifade eden hareket. Namazın bir rüknü.
  • SECDE SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 32. Suresidir. Mekkîdir.
  • SECDE-BER-ZEMİN-İ HAYRET VE MUHABBET

    Hayret ve muhabbetle yere secde etmek.
  • SECDEGÂH

    f. Namaz kılınıp secde edilecek yer. İbadet yapılacak yer.
  • SECDE-İ ŞÜKRAN

    Şükür secdesi. Şükretmek maksadıyla yapılan secde.
  • SECDE-İ ŞÜKÜR

    Bir lütf-u İlâhîden dolayı veya bir musibetin izn-i İlâhi ile kaldırılmasından sonra hamd ve şükür için edilen secde.
  • SECDE-İ TİLÂVET

    Kur'an okurken veya dinlerken secde âyeti dinlenir veya okunursa secdeye kapanmak vâcibdir. Okuma secdesi mânasiyle bu isim verilmiştir. Abdestli ve bulunduğu yer temiz olmak şartiyle kıbleye müteveccihen secde edilir. (Kur'an-ı Kerim'de, 7, 13, 16, 17, 19, 22, 25, 27, 32, 38, 41, 53, 84 ve 96. Surelerde olmak üzere 14 yerinde secde âyeti vardır.)
  • SECDETEYN

    Birbiri arkası yapılan iki secde.
  • SECEC

    Dökülmüş su.
  • SECEDE

    (Sâcid. C.) Secde edenler.
  • SECEL

    Genişlik, vüs'at. * Büyüklük, azamet.
  • SECENCEL

    (Secencele) Ayna.
  • SECER

    Yassı ve enli.
  • SECES

    Bozuk ve bulanık su.
  • SECFAN

    Ev önünde olan perdenin iki kanadı.
  • SECH

    Tırmalama. * Bir şeyin kabuğunu veya derisini soyup sıyırma.
  • SECİ'

    Edb: Nesrin kafiyesidir. Seci'ler, ya cümlelerin sonunda yahut arasında bulunur. Sondaki seci'ler bir kelime vasıtasiyle birbirine bağlanır, onlara "Seci'-i mukayyed" denilir. Aradaki seci'ler ise yekdiğerlerine bağlı olmadıklarından onlara sec'i-i mutlak tâbir olunur. İçiçe olan seci'lere "Seci' ender seci" denir.