(C.: Şemâric) Seyrek seyrek dikmek. * Yalan karışık söz.
ŞİMRAH
(C.: Şemârih) Hurma veya üzüm salkımı. * Dağ tepesi.
ŞİMŞAD
f. Şimşir ağacı.
ŞİMŞİR
(Bak: Şemşir)
ŞİN
Çok nikâhlı kimse. * Huruf-u mu'cemeden bir harf.
ŞİN
(Bak: Şeyn)
ŞİNAH
f. Suda yüzme.
ŞİNAK
(C.: Eşnâk) Sivri başlı kimse. * Kırba bağladıkları ip. * Başı büyük olan at. * Kuş tuzağı.
ŞİNAR
Ayıp. * Hayâ, utanma, âr.
ŞİNAR
f. Suda yüzme.
ŞİNAS
Uzun, tavil.
ŞİNAS
f. Tanıyan, bilen, anlayan. Tarih-şinas $ : f. Tarihten anlayan, tarih bilen.
ŞİNAVER
f. Suda yüzen. Yüzgeç.
ŞİNEV
f. İşiten, dinleyen.
ŞİNİD
İşitme. Duyma.
ŞİNİDE
f. İşitilmiş. Duyulmuş.
ŞİNİK
On litre su alabilen teneke kutu kadar olan mahsul ölçüsü. Yarım gaz tenekesi. (Isparta havalisine mahsus hububat ölçüsü)
ŞİNVAY
Kulağın işitmesi.
ŞİR
f. Aslan. * Süt.
Şİ'R
(Şiir) Anlama, idrak. * Edb: Edebiyatta kıymeti olan, nazımlı ve kafiyeli şair sözü. (Bak: Şiir)
ŞİRA
Satın alma, satın alınma.
Şİ'RA
Koz: İki yıldızın adı.
ŞİR'A
(Şeria-Meşrea) Lügat mânası, bir ırmak veya herhangi bir su menbaından su içmek veya almak için girilen yol demektir. Bunda insanların, hayat-ı ebediye ve saadet-i hakikiyeye vusulü için Allah'ın vaz' u teklif ettiği ahkâm-ı mahsusaya ve mezheb-i müstakime bil'istiare ıtlak edilmiştir ki, din demektir. Ya kapalı bir şeyi yarıp açmak ve beyan etmek mânasına şer' mastarından veya birşeye duhul manasına şurû'dan alınmıştır. (E.T.) (Bak: Şeriat)
ŞİRA'
Yelken. Gemi yelkeni.
ŞİRAD (ŞÜRUD)
Dağılmak. * Kaçmak.
ŞİRAK
(C.: Şürük) Nalbant kayışı.
ŞİRAN
f. (Şir. C.) Aslanlar.
ŞİRANE
f. Aslanca, gazanferâne.
ŞİRAR
Ateş kıvılcımları. * Şerirler. Şerli kimseler.
ŞİRAT
Neşter.
Şİ'RA-ÜL YEMANÎ
Semanın güney yarım küresinde bulunan "Kelb-i Ekber" denilen burcun ve bütün semanın görünen en parlak yıldızı. (Sirius)
Şİ'RA-ÜŞ ŞAMÎ
Kelb-i Asgar denilen burcun en parlak yıldızı.
ŞİRAZ
Süzülmüş yoğurt.
ŞİRAZE
f. Kitap ciltlerinin iki ucuna konulan ve yaprakları muntazam tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit. * Pehlivan kispetinin paçası. * Mc: Düzen, nizam, esas.
ŞİRAZE-BEND
f. Şiraze bağlayan. * Düzenleyen, tanzim eden, düzen veren.