Şahıs olarak, ferd olarak. Şahısça, kendi. * Yalnız uzaktan görerek.
ŞAHS-I MANEVÎ
Bir şahıs olmayıp kendisine bir şahıs gibi muamele yapılan şirket, cemaat, cemiyet gibi ortaklıklar. Belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen manevî şahıs. * Bir topluluğun taşıdığı manevî kuvvet ve meziyetler.
ŞAHSÎ
Şahsa mahsus, şahsa ait, dair. Kişi ile, şahıs ile alâkalı.
ŞAHSİYET
Bir kimsenin kendisine mahsus ahvâli. Şahıs olma. Karakter sâhibi ve makbul bir insan olma.
ŞAHSİYYAT
Kişinin şahsına, kendine ait sözler. * Birinin kendine ait münasebetsiz sözleri.
ŞAHSÜVAR
(C.: şâhsüvârân) f. Ata iyi binen.
ŞAHŞAH
Sözü doğru olan, yalan söylemeyen. * Gayretli, bahadır kimse.
ŞAHŞAH
Görevli, vazifeli.
ŞAHŞAHA
Kuşun hızla uçması.
ŞAHT (ŞÜHUT)
Iraklık, uzaklık, bu'd.
ŞAHTEREC
şahtere otu.
ŞAHUR
f. Ekmek fırını.
ŞAHVAR
(Şeh-vâr) f. Şâha, hükümdara yakışacak tarzda, şah gibi. * İri ve iyi cins inci.
ŞAHVE
Adım, hatve.
ŞAHZ
Keskinleştirmek.
ŞAHZADE
f. Şâh oğlu. Hükümdar veya pâdişah oğlu. Prens.
ŞAİBE
Leke, kir. * Süprüntü. Pislik. * Kusur. Noksan. Hata. Eksiklik.
ŞAİK
Dikenli.
ŞAİK(A)
Şevkli, hevesli, şevk verici.
ŞAİKANE
f. İsteklice ve şevkli olarak.
ŞAİLE
(C.: Şüvül-Şevâil) Sütü çekilmiş deve.
ŞAİR
Şiir yazan. Sözünü vezin ve kafiye ile tertib eden.
ŞAİR
(C.: Şairât) Arpa. * Kurban devesi.
ŞAİRÂNE
f. şairce. şaire benzer surette konuşmakla. Mevzuu şiir sayılabilecek kadar hoş, lâtif olan şey.
ŞAİRE
Bir tek arpa, arpa tanesi. * (C.: Şaâyir) Tıb: Arpacık.
ŞAİRE
(C.: Şâirât - Şevâir) Kadın şair.
ŞAİRİYY
Arpa satan kimse.
ŞAKA
Meşakkatli ve güç. * Musibet ânında yakasını ve yüzünü yırtan kadın.