İntişar etmek, dağılmak. * Tecvidde: Harf okunduğu zaman sesin ağız içinde dağılıp uzatılmasına denir. Sin, sad, se, ra, fe, şın, mim, dad harflerine mütefeşşi harfleri denir.
TEFEŞŞU'
Galip olmak, yenmek. * Çoğalmak, çok olmak.
TEFEŞŞÜ'
Münteşir olmak, yayılmak, intişar etmek.
TEFETTÜ'
Rücu etmek, geri dönmek, vazgeçmek.
TEFETTÜN
Bir kimseyi zorla fitneye atma.
TEFETTÜT
(Fett. den) Ufalanma, ufak ufak parçalanma.
TEFE'ÜL
Fal açmak. * Bazı hâdiseleri, tevafukları uğurlu saymak. Meselâ: Bir kitabı rast gele açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ona dikkat ederek onu uğurlu ve esas bir ders sayma gibi. * Olacak şeyi tahmin etmek. (Zıddı: Teşe'üm)(Kur'an ile tefe'üle ve rü'yaya itimada ehl-i hakikat tarafdar değiller. Çünki: Kur'an-ı Hakîm, ehl-i küfrü, kesretle ve şiddetli bir tarzda vuruyor. Tefe'ülde, kâfire ait şiddeti, tefe'ül eden insana çıktığı vakit, yeis veriyor; kalbi müşevveş ediyor. M.)(Beşer idrakinin akibetini kestiremediği mühim işlerde İslâm dini istihare ile tefe'ülü tâlim etmiştir... S.B.M. C: 11 sh: 113)(Ebu Hüreyre'den (R. A.) Resülullah'ın (S.A.M.) : "İslâm'da teşe'üm yoktur, en hayırlısı tefe'üldür" buyurduğunu işittim, dediği rivayet olunmuştur. Mecliste bulunanlar: Tefe'ül nedir Ya Resülallâh! diye sordular. Resül-i Ekrem: Sizden birinizin duyduğu güzel sözdür buyurdu.Teşe'üm, şom tutmak ve hayırsız saymak demektir. Tefe'ül de uğurlu ve hayırlı saymaktır ki dilimizde yom tutmak diye ifade ederiz. Güzel sözle tefe'ül hakkında en güzel misal, Resül-i Ekrem'in Hudeybiyye seferinde Süheyl bin Amr'ın adiyle tefe'ül buyurmasıdır...Hudeybiyye'de Kureyş, müslümanları müşkil bir vaziyete soktuğu sırada Kureyş tarafından muahede akdine mezun bir hey'etin Süheyl bin Amr'ın riyaseti altında gelmekte olduğu duyulunca Resül-i Ekrem uysallık ve yumuşaklık ifade eden (Süheyl) adiyle tefe'ül ederek ashabına: "Artık işiniz kolaylaştı!" buyurmuştur.Güzel sözle tefe'üle dair güzel bir misâl de Arab edip ve şâiri Asmaî, İbn-i Avn'den hikâye ederek vermiştir ve doktora gitmek üzere evinden çıkan bir hastanın: (Sâlim) diye birisinin çağrıldığını duyarak hastalığından kurtulacağına yom tutmasıdır, demiştir. S.B.M. C: 12 Hadis no: 1936)
TEFEVVUK
Üstünlük. Fâik ve daha büyük olma. Üstün gelme.
TEFEVVÜH
(C.: Tefevvühât) (Fevh. den) Söyleme, ağza alma. * Dil uzatma. Münâsebetsiz söz söyleme.
TEFEVVÜT
Birbirinden eksik olmak.
TEFEVVÜZ
Bir işi üzerine alma.
TEFEYHUK
Geniş, bol olmak. * Çok konuşmak.
TEFEYYÜZ
Feyizlenmek. * İlerlemek. * Bollaşmak.
TEFEZZÜR
Kaftan giymek.
TEFHİM
Anlatmak. Bildirmek.
TEFHİM
Kömürleştirme.
TEFHİM
Ta'zim. * Bir şeyi kalınlaştırmak. * Tecvidde: Harfi kalın okumaktır. Harflerinin adına Müfahhim denir. Şunlardır: Hı, sad, dad, tı, zı, gayın, kaf, lem, rı, vav, elif. Huruf-u isti'lâda tefhim vâcibdir.
TEFHİM-İ MERÂM
Merâmını anlatma.
TEFHİR
Fahirlendirmek, gururlandırmak. * Gâlip olmakla hükmetmek.
TEFİE
Eğilmek. * Rücu etmek, geri dönmek.
TEFİH
Hakir, zelil. * Lezzeti olmayan.
TE'FİK
(C.: Te'fikât) Yalan söyleme. * Yalan ve iftirâ etme.
TEF'İL
Fal açtırmak. Tefe'ül etmek.
TEFİLE
Gövdesi kokan kadın.
TEFİRE
Üst dudağın ortasında olan çukur.
TEFKIYE
Yarmak. * Göz çıkarmak.
TEFKİ'
Parmak öttürmek.
TEFKİH
Hayrete düşürme. * Hoşlandırma. * Yemiş yedirme.
TEFKİH
(Fıkh. dan) Öğretme, anlatma. * Fıkıh öğretme.
TEFKİK
Birbirinden ayırmak. * Halâs etmek, kurtarmak.
TEFKİR
Muhtaç etmek. * Yüksek yeri ağaç dikmek için düzlemek.
TEFKİR
Düşündürme veya düşündürülme. * Endişe etmek.
TEFL
Tükürmek.
TEFLİC
Açmak.
TEFLİK
Yarmak.
TEFLİL
Gedik açmak, yarmak.
TEFNİD
Tekzib etmek, yalanlamak. * Zayıflatmak. * Aciz etmek. * Korkutmak.
TEFNİK
Nimetlendirmek. * Naz. * Beslemek.
TEFNİN
Karıştırmak. * Çeşitli yapmak.
TEFRİ'
Asıldan, kökten şubelere ayrılma, kısım kısım olma. Ayrılma. Fer'lendirme.
TEFRİC
Gönül açmak. Gam ve tasa gidermek.
TEFRİCE
(C: Tefâric) Aralık, yırtmaç.
TEFRİD
Dünya alâka ve meşguliyetlerinden ayrılıp, ibâdet ve tâatle meşgul olma.