Gizli ilimler. Ancak veraset-i Nübüvvet muhakkiklerince veya bir kısım hakikatların esrarına vakıf âlimlerce bilinen ilimler.(İlm-i Cifrin mühim bir düsturu ve ulum-u hafiyyenin mühim bir anahtarı ve bir kısım esrar-ı gaybiyye-i Kur'aniyyenin mühim bir miftahı tevafuktur. M.)
ULUM-U KEVNİYE
Kâinatın ilmi. Yaratılışa dair olan ilimler.
ULUM-U MÜTEÂREFE
Herkesin bildiği ve tanınmış olan ilimler.
ULUM-U NAKLİYE
Hadis, tefsir, fıkıh gibi ve mukaddes kitaplardan nakil olunan ve rivâyet üzerine kurulmuş olan ilimler.
ULUM-U NAZARİYE
Yalnız görüş halinde kalmış, tatbikata konulmamış ilimler, teoriler.
Kat'i azim sahibi, ciddiyet, sabır, sebat sahibi büyük zâtlar, hususan peygamberler (Aleyhimüsselâm). Başta Hz. Muhammed (A.S.M.), İsa, Musa, İbrahim, Nuh (A.S.).(Kur'an-ı Hakîm ehl-i şuura imamdır. Cin ve inse mürşiddir. Ehl-i kemale rehberdir. Ehl-i hakikata muallimdir. Öyle ise, beşerin muhaveratı ve üslubu tarzında olmak zaruri ve kat'idir. Çünkü, cin ve ins münacâtını ondan alıyor. Duâsını ondan öğreniyor. Mesailini onun lisaniyle zikrediyor. Edeb-i muaşeretini ondan taallüm ediyor ve hakeza. Herkes onu merci' yapıyor. Öyle ise eğer Hz. Musa'nın (A.S.) Tur-i Sina'da işittiği kelâmullah tarzında olsa idi; beşer bunu dinlemekte ve işitmekte tahammül edemezdi ve merci' edemezdi. Hz. Musa (A.S.) gibi bir ulü-l azm ancak birkaç kelâmı işitmeğe tahammül etmiştir. S.)
ULÜ-L EBSAR
Basiret sâhibleri.
ULÜ-L ELBAB
Akıl sâhibleri. Düşünebilenler. Akl-ı selim sahibleri.
ULÜ-L EMR
Müslümanları şeriat nâmına idare eden (Halife, kadı, İslâm reisi, pâdişah, sultan, reis-i cumhur, reis, müdür gibi) zâtlar.
ULÜ-N NÜHA
Akıllı kimseler.
ULÜVV
Büyüklük, yükseklik. * Bir şeyin yukarısına çıkma. * Şan, şeref ve kadr sahibi olma.
ULÜVV-Ü CENABLIK
Âlî cenablık. * Kerem ve cömertlik sâhibi ve faziletli olmak. Büyüklük.
ULÜVV-Ü HİMMET
Yüksek himmetlilik, gayret ve himmeti çok olmak. (Bak: Himmet)
ULÜVV-Ü ŞAN
Şânı şerefi büyük. Yüksek şeref.
ULVAN
Mektup ve yazı başlığı. * Övünme, tefahur.
ULVİ
(Ulviye) Yüksek, yüce. * Manevî ve göğe mensub.
ULVİYET
Ulvilik, yücelik, yükseklik, ululuk.
ULYA
(Müe.) Pek büyük, pek yüce, daha yüksek. Çok yüksek olan.
UMALE
Bir işçinin, işi karşılığında aldığı ücret.
UMDE
İnanılacak şey. * Prensip, temel fikir. * Dostluk. Güvenilecek yer veya kimse. * Kavim veya kabilenin muteber ve mu'temedi olan. Reis. Serasker.
UMK
Derinlik. Dibi derin. * Kuyu veya denizin derinliği.
UMKAN
Derinliğine.
UMMAL
(Âmil. C.) İdare âmirleri. Valiler. Tahsildarlar.
UMMAN
Büyük deniz. Okyanus. * Hindistan ile Arabistan arasındaki büyük deniz.
UMRA
Bir kimsenin mülkünü bir kimseye "Ömrüm oldukça veya senin ömrün oldukça sana i'tâ ettim, ölsen yine benim olsun" demesi.
UMRAN
İmar ile şenlendirilmiş olan. Bayındırlaşmak. Medenilik. Saâdet. Mutluluk.
UMRE
Ziyâret. Hac mevsimi dışında Kâbe'yi ve Mekke ve Medine'deki mukaddes yerleri ziyaret etmek. Ist: Kâbe-i Muazzama'yı tavaftan ve Safâ ile Merve denilen iki mukaddes mevki arasında sa'yetmekten ibarettir. Farz olan hacca Hacc-ı Ekber denildiği gibi, Umreye de Hacc-ı Asgar denilir. Cuma gününe tevafuk eden hacca da Hacc-ı Ekber denilir.
UMRE-İ NEBEVÎ
Hz. Muhammed (A.S.M.) Efendimizin, hac farz olmadan evvelki haccı.
UMUD
(Amud. C.) Direkler. Sütunlar. * Mc: Seyyidler. Askerî elçiler.
UMUHET
Yapılacak işte tereddüt gösterme, tutulacak yolda duraklama.
UMUM
Umumi olmak. Hep, bütün, cümle, herkes.
UM'UME
İnsan topluluğu.
UMUMEN
Bütün, hep.
UMUMET
Amcalık. Amca akrabalığı.
UMUMÎ
Herkesle alâkalı, herkese dâir.
UMUMİYET
Bir şeyin herkese âit olması. Umumilik.
UMUMİYETLE
Umumi olarak. Genel olarak.
UMUR
(Emir. C.) Emirler. İşler. Hususlar. Maddeler.(Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı, ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. L.)
UMURAŞNA
(Umur-âşnâ) f. İşten anlar, işbilir.
UMURAT
(Umre. C.) Umreler. Hac mevsiminin haricinde Kâbe'yi ve Mekke-i Mükerreme'nin mübarek yerlerini ziyaret etmeler.
UMURDİDE
(C.: Umurdidegân) f. İş görmüş, işten anlar ve tecrübeli kimse.
UMUR-U ASKERİYE
Askerlik işleri.
UMUR-U DÜNYEVİYYE
Dünya işleri. Dünyaya ait işler.
UMUR-U GAYBİYE
Gaybi olan ve hissiyâtımızla bilinmeyen işler. Geçmiş zamana yahut geleceğe dâir olan ve hazırda mevcut olmayan işler.
UMUR-U HASİSE
Çirkin ve kötü işler.
UMUR-U İZÂFİYE
Birbirisiz olmayan ve birbirine nisbet ve mukayese ile anlaşılan vasıflar. (Meselâ: Karanlık olmasa, aydınlığın bilinmemesi gibi)