E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • EFARİT

    (İfrit. C.) İfrit gibi, ifrite benzer adamlar. Hilekârlar, kurnazlar, cüretliler. * Pek hain cinler. * Şeytanlar, iblisler.
  • EFATİH

    Mantar ve ona benzer bitkiler.
  • EFAVİC

    (Efvâc. C.) Bölükler, takımlar, kısımlar.
  • EFAVİK

    (Fuvâk. C.) Hıçkırıklar.
  • EFAVİYE

    Yemeklere konulan kokulu baharat.
  • EFAYİK

    (Efike. C.) Uydurma, düzme, asılsız, yalan sözler. İftiralar.
  • EFÂZIL

    (Efdal. C.) Fâzıllar, faziletliler. Mümtaz ve çok bilgili kimseler.
  • EFÂZIL-I UKALÂ

    Akıllıların en ileri gelenleri.
  • EFÂZIL-I VÜKELÂ-YI FİHÂM

    Büyük vekillerin bilgilileri.
  • EFDA'

    Eli ve ayağı eğrilmiş.
  • EFDAH

    (Fadih. den) Çok rezil, daha rezil.
  • EFDAL

    Daha faziletli, daha lâyık, daha iyi.
  • EFDAL

    (Fazl. C.) Ziyadeler, fazlalar, çoklar. * İhsanlar, ikramlar, iyilikler, meziyetler, hünerler.
  • EFDALAN

    Emn ile adâlet.
  • EFDALİYET

    Faziletçe üstünlük. Fazileti, iyiliği ziyâde olmak.
  • EFDER

    (Evder) f. Amca. Babanın erkek kardeşleri. * Yeğen. Amca, hala, teyze çocukları.
  • EFEK

    Sarfetmek, harcamak.
  • EFEKK

    Zayıflıktan dolayı omuzu mafsaldan ayrılmış olan kimse.
  • EFEKTİF

    Fr. Nakit para, elde bulunan para.
  • EFELL

    Güdük kılıç.
  • EFENDİ

    (Rumcadan) Sahib, mâlik, mevlâ. Ağa. Şer'î hâkim, kadı, molla. (Saygı ve nezâket mübalağası olarak kullanılır. Eskiden büyüklere ve şâyân-ı hürmet zâtlara Efendimiz denildiği gibi, her zaman için Hz. Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm'a da, mü'minler Efendimiz diyerek hürmet ve sevgilerini ifade ederler.)
  • EFERR

    Çok koşan, pek çok kaçan.
  • EFFAF

    Çok of! çeken. Sıkıntılı, muztarib ve kederli kimse. Elemli, gamlı, tasalı adam.
  • EFFAK

    Ticaret için bütün dünyayı dolaşıp gezen tüccar adam.
  • EFFAK

    (İfk. den) Çok iftira eden, çok yalan isnad eden kişi.
  • EFGAN

    f. Acı ile bağırıp çağırmalar. Feryatlar ve istimdat.
  • EFGAR

    (Figâr) f. Yaralı, kötürüm, sakat, cerih.
  • EFGEN

    (Figen) f. Düşüren, yere atan, yıkan, yere atıcı, düşürücü, yıkıcı.
  • EFGENDE

    f. Yere atılmış, düşürülmüş. Yıkılmış, yıkık. Bozulmuş, tahrib edilmiş. * Biçare, zavallı, düşkün.
  • EFHAM

    Anlayışlar, zihinler, anlamalar.
  • EFHAM

    (Fahim. den) Çok büyük, pek büyük.
  • EFHAS

    (Fahs. C.) Her şeyin içleri, boşlukları.
  • EFHAZ

    (Fahz. C.) Akrabalar, yakın hısımlar.
  • EFHEM

    Anlayışlı, kolay anlayan.
  • EFİD

    (Eftid) : f. Medhedici, öven, sena eden. * Hayret edilecek, şaşılacak, taaccüb edilecek şey.
  • EF'İDE

    (Fuâd. C.) Kalbler. Gönüller.
  • EF'İDE-İ HÂLİSE

    Temiz ve saf kalbler. Bozulmamış, tahrib edilmemiş kalbler, gönüller.
  • EFİH

    Bir adamın beynine vurmak.
  • EFİK

    Dibâgatı tamam olmamış deri.
  • EFİKA

    Fenâ, hoş olmayan, çirkin ve kötü şey.
  • EFİKE

    (C.: Efâik) Yalan, dolan, iftira.
  • EFİL(E)

    (C. Afâl-Efâil) Genç küçük deve.
  • EFİN

    Çürük ceviz. * Zayıf fikirli ahmak kimse.
  • EFJÛL

    f. Kandırma. * Kışkırtma, tahrik etme. * Dağınık, perâkende.
  • EFK

    Çok fazla atâ ve ihsan etmek. * Gitmek, zehab.
  • EFK

    (Ufuk) Yalan söyleme. * Kaçmak. Bir işten sapmak.
  • EFKAM

    Eğri.
  • EFKAR

    Pek fakir, çok fakir.
  • EFKÂR

    (Fikir. C.) Fikirler. Düşünceler.
  • EFKÂR-I ÂLİYE

    Yüksek düşünceler, fikirler.