E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • EFSER

    f. Tâc. Padişah tâcı.
  • EFSUN

    f. Sihir, büyü, üfürük. Sihirbazların tuzağı. Hile ile yapılan kötü işler. (Efsun İslâmiyetçe men'edilmiş ve büyük günâhlardan sayılmıştır.)
  • EFSUNGER

    f. Büyücü, sihir yapan. Efsun yapan kimse.
  • EFSUS

    f. Yazık! Hay! Eyvah! gibi bir teessür edatı.
  • EFSÜRDE

    f. Soluk, donmuş, hissizleşmiş.
  • EFSÜRDE-DİL

    f. Kalbi hissizleşmiş. Donuk gibi olmuş kalb.
  • EFSÜRDE-DİMAG

    f. Beyni donmuş. * Mc: Kabiliyetsiz.
  • EFSÜRDE-GÂN

    (Efsürde. C.) Duygusuz, gayretsiz adamlar.
  • EFSÜRDE-MİZAC

    f. Kanı soğuk, soğuk kanlı, mizâcı soğuk adam.
  • EFŞAL

    (Feşil. C.) Korkaklar, cesaretsizler.
  • EFŞAN

    f. Dağıtan, saçan, serpen.
  • EFŞAR

    f. Çimdikleme. * Sıkılmış, sıkma (meyve suyu gibi.)
  • EFŞE

    f. Bulgur.
  • EFŞÜRDE

    f. Sıkılmış, posası çıkartılmış (şey.)
  • EFŞÜRE

    f. Lübb, hülasa, öz, usâre.
  • EFŞÜRE-İ ENGÜR

    Üzüm suyu.
  • EFTAH

    Parmaklarının boğumu yassı ve yumuşak olan. * Tırnaklarının boğumları yumuşak olan kuş.
  • EFTAH

    Yassı burunlu.
  • EFTAN

    f. Düşerek. Düşen.
  • EFTAR

    (Fitr. C.) Baş ile şehâdet parmaklarının araları.
  • EFTEL

    (C. Fütul) Ön ayaklarının arası geniş olan at.
  • EFUK

    Gezi ufanmış ok.
  • EFUR

    Sıçrayıp seğirtme.
  • EFVAC

    (Fevc. C.) Cemaatler, takımlar, kısımlar, bölükler, grublar.
  • EFVAF

    Nâzik, ince kumaşlar.
  • EFVAG

    Ağzı büyük olan adam.
  • EFVAH

    Menfezler, ağızlar, delikler. * Mc: Yemeğe lezzet için konan baharat.
  • EFVAH-I NÂRİYYE

    Ateşli silâhlar. (Top, tüfek gibi.)
  • EFVAHÎ

    f. Avam sözü, halk kelâmı, ehemmiyetsiz.
  • EFVEH

    Ağzı büyük ve ön dişleri uzun olan adam.
  • EFVEK

    Yalancı, yalan söyleyen.
  • EFYAL

    (Fil. C.) Filler.
  • EFYUN

    f. Haşhaştan çıkarılan uyutucu madde. Afyon.
  • EFYUN-KEŞ

    f. Afyon kullanmaya alışmış olan. Afyon tiryakisi.
  • EFZA

    f. (Sonlarına eklenen kelimelere) Artıran, çoğaltan mânasını verir. Meselâ: Hayret-efzâ $ : Hayret verici, hayret artıran.
  • EFZA'

    (Fezâ. C.) Korku ile bağırıp çağırmalar.
  • EFZA'

    Şiddetli, katı, eşed.
  • EFZAR

    f. Ayakkabı, kundura. * Gemi yelkeni. * Yemeklere koku ve tad vermesi için konulan baharat. * San'atkârların kullandıkları san'at âletleri.
  • EFZAYİŞ

    f. Artma, çoğalma, tezayüd, tekessür.
  • EFZÛD

    f. Çoğalan, artan, tekessür eden, tezayüd eden.
  • EFZUN

    f. Fazla, çok ziyade.
  • EFZUNÎ

    f. Kesret, çokluk, fazlalık, ziyadelik.
  • EFZUNÎ-Yİ ÖMR

    Ömrün çokluğu, ömrün uzun olması.
  • EFZUNTER

    f. Daha fazla, daha çok.
  • EGALİT

    (Uglute. C.) İnsanı yanıltacak hatalı sözler, yanlış kelâmlar.
  • EGAMM

    Saçları yüzüne ve ensesine sarkan ve çok olan kimse.
  • EGANİ

    (Ugniyye. C.) Nağmeler, şarkılar, türküler, âhenkler.
  • EGANN

    Sözü burnu içinden söyleyen, burnundan konuşan. * Otlu dere.
  • EGARE

    f. Kandırma, kışkırtma, teşvik etme.
  • EGARİB

    Firak anı, ayrılış zamanı. Savaş ânı.