(Fr. Ecole) Fikir üzerinde işleyen bir nevi mekteb. * Bir üstadın talebeleri. Bir üstadın mesleği, tarzı.
EKOLALİ
yun. Psk: Sesleri taklit etme, yansıtma. Çocuk dünyaya geldiği zaman çevresinde konuşulan dilin seslerini çıkaramaz. Kendine mahsus sesleri çıkarır. Çevrede konuşulan dilleri dinleye dinleye çevredeki sesleri taklid etmeye başlar, bu taklid edebildiği sesleri sık sık tekrar eder. Meselâ: ba, ba, ba gibi. Bu dilin gelişmesinde psikolojik bir safhadır. İslâm terbiyesinde dünyada çocuğun duyacağı ilk ses olarak ezan okunur. Çocuk bununla bırakılmamalı, Kur'an sesine küçükten itibaren alıştırmalı, anadili gibi kendine yakın bulmalıdır.
EKOLOJİ
yun. Canlı varlıklarla çevreleri arasındaki münasebetleri araştıran biyoloji kolu.
EKONOMİ
yun. İktisad. Tutum. Geliri gideri hesaplıyarak lüzumsuz masrafı bırakıp artırmağa çalışmak. Ölçülü ve idâreli harcamak. İnsanların sınırsız olan ihtiyaçlarıyla bunları sağlamaya yarayacak sınırlı imkân ve vasıtalar arasında mümkün olan azami uygunluğu temin için (sağlamak için) yapılan çalışma ve faaliyetler. Bu faaliyetlere hâkim olan kaideleri inceleyen ilim.İktisadî hâdiseler istihsal (üretim), istihlâk (tüketim), mübadele (değişim) ve tevzi (bölüşüm, dağıtım) olmak üzere dört çeşite ayrılır. İktisat ilmi bu hâdiselerin birbirleriyle olan ilişkileri, müvazeneleri (dengeleşimleri), teşkilâtlanma ve idaresi bakımlarından şekillerini inceletmekte ve hâdiselerin matematikî olarak mümkün modellerini bulmaya çalışmaktadır. Günümüzde iktisat politikaları büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. İktisadî politikalar, bugünkü dünyamızda iki ana sisteme ayrılmıştır. 1- Kapitalizm; 2- Sosyalizm. Bunlar arasında zikredilen "karma ekonomi" şekli esas itibariyle bunlardan birine dâhil edilmektedir. İslâm iktisat sistemi bunlardan esastan ayrılmaktadır. Bu iki sistem, dünya hayatını esas alan maddeci sistemlerdir.Kapitalist sistem, emeği ferdî sermayeye sosyalist sistem, emeği devlet tahakkümüne bağlar. Kapitalist sistemde sermaye sahipleri, sosyalist sistemde devlet ve toplum adına bir grup hakim olur. Her iki sistem istismar "sömürme" ve tahakküme dayandığı için cemiyet hayatında anarşiyi ve ihtilâlleri doğurmakta, insanlık, barış, huzur ve saadete ulaşamamaktadır.İslâmiyet ise kapitalizmin ferdin istismarını; sosyalizmin kollektif tahakküm ve istismarını ortadan kaldırır. Herkesin kazancı, emeğine göre olur.
EKPEK-ÜL KÜPEKA
Köpeklerin en köpeği. * Çok âdilik ve alçaklık.
EKRA'
(Bak: Ker')
EKRAD
Kürdler.
EKRAM
Küçük burunlu. * Küçük boylu.
EKRAN
Üzerine bir cismin hayalinin aksettirildiği saydam olmayan düz satıh.
EKREH
Çok iğrenç, en kerih.
EKREH-İ MAHLUKAT
Mahlukların en kerihi, en iğrenci.
EKREM
Çok cömert, daha kerim, en kerim.(Arkadaş! Şu Zat-ı Nurâni (A.S.M.) mürşid-i imâni, Resul-i Ekrem (A.S.M.) bak nasıl neşrettiği hakikatın nuriyle, Hakkın ziyasıyla, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek, âlemde yaptığı inkılâb ile âlemin şeklini değiştirerek nurâni bir şekle sokmuştur. M.N.)
EKREMANE
Ekremce, ekrem olana yakışacak şekilde. Çok elaçıklığıyle, cömertlikle.
EKREMİYYET
Ekremlik, ekrem olma hâli.
EKREM-ÜL EKREMÎN
Ekremlerin en ekremi. Cenab-ı Hak (C.C.)
EKSA
Üstüste pek çok giyinen (adam.)
EKSANTRİK
Lât. Merkezden uzakta kurulmuş. * Mat: İç içe olduğu hâlde merkezleri ayrı olan daireler. * Müstesna, taaccüb edilip şaşılacak, hayret verici.
EKSEH
Aksak kimse.
EKSELANS
Fr. Eskiden bakanlar, elçiler ve cumhurbaşkanları için kullanılan bir ünvan.
EKSEM
Büyük karınlı, şişman adam.
EKSER
Pek fazla. Daha çok. Kesrette olan. En çok.
EKSERİ
f. Çoğu zaman, çok defa, ekseriyetle.
EKSERİYA
(Ekseriyya) Pek çok zaman, en ziyade, sık sık, ekseriyet üzere, alel-ekser.
EKSERİYET
(Ekseriyyet) En büyük kısım, çokluk.* Bir topluluk ve hey'etin yarısından fazlası. * Bir mecliste üyelerin verdikleri rey'lerin büyük kısmı ve bunların üstünlüğü.
EKSERİYET-İ MUTLAKA
f. Yarımın bir fazlasıyla elde edilen ekseriyet, mutlak ekseriyet.
EKSERİYET-İ SÜLÜSAN
Ekseriyet kazanacak tarafın en az mevcudun sülüsânı (üçte ikisi) miktarında olması şartıyla olan ekseriyet.