Fr. Hatt-ı istivâ. Dünyayı kuzey ve güney diye müsavi iki yarım küreye ayırarak, ikisinin arasından geçtiği farzedilen çember şeklindeki büyük çizgi. * Yer yuvarlağının tam ortasında farzedilen ve dünyayı iki müsavi kısma ayıran (ve kırk bin kilometre olan) çember.
Pek kiyâsetli, zeki, zekâvetli kişi. Mâhir, maharetli, becerikli adam.
EKZEB
Büyük iftira, büyük yalan, uydurma.
EKZEF
(Kazf. den) Çok iftira eden. Başkası hakkında çok aleyhde yalan söyleyen.
ELA'
Görünüşü güzel, tadı acı olan bir ağaç.
ELÂ
Arabçada söze başlarken kullanılır. İstiftah harfi tâbir edilir. Beş vecih üzere bulunur: 1 - Tevbih ve tenbih, 2 - İnkâr, 3 - İstifham-ı anin-nefiy, 4 - Arz, 5 - Teşvik ve rağbet ettirme, makamlarında.
EL-ACEB
Acayip, Şaşılacak şey. Tuhaf şey.
EL-AKS-ÜL MÜSTEVÎ
Man: Mevzuu mahmul ve mahmulü de mevzu kılmak. "İnsan hayvandır" kaziyesinde her iki kelimenin yerlerini değiştirerek "Bazı hayvan insandır" dediğimiz şeklindeki kaziyenin adıdır.
EL-ÂLÂ
Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsanları. Ni'metler.
EL-AMAN
Meded, aman, imdâd (mânasına olup yardım ve şikâyet edâtı olarak kullanılır).
EL-AN
Şimdi. Hâlâ. Hâl-i hazırda.
EL'AS
Gök dudaklı.
ELASS
Sık dişli. * Çenesi kulaklarına yakın olup boynu kısa olan.
ELASTİK
Fr. Esnek, toplanıp çekilir, uzayıp kısalan.
ELASTİKİYYET
Fr. Esneklik. Elâstiklik.
ELB
Sürmek. Reddetmek. * Cem'etmek, toplamak.
ELBAB
(Lübb. C.) Akıllar.
EL-BAB-ÜL EVVEL
Birinci kısım. İlk cüz. Birinci kapı.
ELBETTE
(Te'kid edâtı) Kat'i veya kat'iye yakın hükümlerde kullanılır. Yazılı sözlerde daha çok "elbet" şeklinde geçer.
EL-BUĞZU FİLLAH
Allah için buğzetmek. Bütün şiddet, adavet ve düşmanlık Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) rızası dairesindedir. İhlâsı kıracak, hissî hareketten sakınmaktır.(Cay-ı ibret bir hâdise: Bir vakit İmam-ı Ali (R.A.) bir kâfiri yere atmış. Kılıcını çekip keseceği zaman, o kâfir ona tükürmüş. O kâfiri bırakmış, kesmemiş. O kâfir ona demiş ki: - Neden beni kesmedin? Dedi:- Seni Allah için kesecektim. Fakat bana tükürdün, hiddete geldim, nefsimin hissesi karıştığı için ihlâsım zedelendi, onun için seni kesmedim. O kâfir ona dedi: "Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti. Madem dininiz bu derece safi ve hâlistir, o din haktır." dedi. M.)
ELBÜRZ
f. Kafkas sıradağlarının en yükseği. * Hakkında türlü türlü hurafeler ve masallar anlatılan Kaf Dağı. * Uzun boylu ve yakışıklı kimse.
ELCEZİRE
Mezopotamya. Dicle ve Fırat nehirleri arasında bulunan yerin adı. Bugün Irak'ın toprakları arasındadır.
ELCİME
(Licâm. C.) Hayvanların ağızlarına takılan gemler.
EL-CÜZ'Î
Man: Mânası, mefhumu başkalarına şâmil olmayan, yani tek mâlum ferde âid olan kelime.
ELEDD
Sert çarpışan kimse. Metin. * Hakkı kabul etmeyen, inatçı adam.