Allah için sevmek. Muhabbet, dostluk, sevgi sırf Allah içindir. Hoş geçim, insanlara olan muhabbet Cenab-ı Hakk'ın rızası içindir. (Bak: Mana-yı harfî)
ELHÜKMÜ-Lİ-L EKSER
Çokluğa, ekseriyete göre karar verilir. Hüküm ekseriyete göredir.
Birinci harf-i hecânın adı. (Bak: Ebced) * (Ülfet. den) : Bütün harflerle ülfet edebildiği için böyle isimlendirilmiştir. Ebcedî değeri de bire delâlet eder.
EL-İHSAN ALE-L İHSAN $
İhsan üzerine ihsan, lütuf üzerine lütuf.
ELİL
İnlemek, enin.
ELİM
(Elime) Acı veren, acıtan, ağrıtan. Çok şiddetli ağrı veren.
EL-İNSAF
İnsaf edilsin, insaf edilmeli, insaf edelim.
ELİPS
Fr. Odaklar adı verilen sabit iki noktasından uzaklıkları toplamı sabit olan noktaların gösterdiği kapalı eğridir. Eğri ve kapalı bir geometrik şekildir. Karşılıklı iki tarafından genişlemiş bir çemberi andırır.
EL-İYAZÜ-BİLLAH
Allah'a sığınır, Allah'a iltica ederiz. Allah korusun, Allah saklasın (meâlinde duâ).
ELİYY
Çok yemin eden adam.
ELİZ
f. Sıçrama. * Çifte, tekme.
ELKAB
(Lakab. C.) Lakablar, namlar. Rütbe ve makam sahiblerinin derecelerine göre söylenen ve çok zaman hürmet ifâde eden isimler.
EL-KARİA
Kıyâmet.
EL-KÂSİBÜ HABİBULLAH
Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) ma'rifetini ve rızâsını kazanan onun habibidir, sevgili kuludur. (Hadis meâli)
ELKEN
Dilinde tutukluk olan, kekeme, peltek.
ELKISSA
Sözün kısası, sözden anlaşıldığına göre, hülâsa.
ELL
Hastanın inlemesi. * Harbe ile vurmak. * Sürmek. Sâfi. * Sür'at etmek, hız yapmak.
ELLEYS
Mutlak hiçlik. Adem-i sırf.
ELLEZİ
Mânası kendinden sonra gelen cümle ile tamamlanan bir kelimedir. (Bak: Mevsule)
ELMA
Karamtıl dudaklı. * Çok koyu gölge.
ELMA'
(Elmaî) Çok zeki, zekâveti kuvvetli, idrak derecesi üstün olan kimse.
EL-MACİD
Allah (C.C.)
ELMAH(İ)
Her gördüğü şeyi araştırmağa ve tedkik etmeğe meraklı olan kişi.
ELMAS
Küçük kaşlı olan.
ELMAS
Çok kıymetli, beyaz, şeffaf mâden. Cevher. Kıymetli taş. (En saf karbondur.)
ELMAS-PARE
Elmas parçası. * Mc: Çok güzel.
ELMAS-RİZE
Elmas kırıntısı, döküntüsü.
ELMAS-TIRAŞ
Elmas gibi yontulmuş olan makbul bir cam, kristal.
ELMAZ
Yalnız üst dudağı beyaz olup, burnu bile ak olmayan at.
EL-MECİD
Esmâ-i İlâhiyedendir.
EL-MİNNETÜ LİLLAH
Minnet ancak Allah'ındır. "Ancak Allah'a minnet edilir."
EL-MÜHEYMİN
Her şeye dikkat edip koruyan ve emin eden (Allah C.C.)
ELSA'
Sık dişli. * Sin telâffuz edecek yerde sâ telâffuz eden. Râ yerine yâ telâffuz eden (meselâ "er" diyecek yerde "ey" demek gibi.)
ELSEN
Fasih ve düzgün konuşan.
ELSİNE
(Lisan. C.) Diller. Lisanlar.
ELSİNE-İ ENAM
Mahlukatın dilleri. Halkın dilleri.
ELSİNE-İ GARBİYYE
Batı dilleri, garb lisanları.
ELSİNE-İ MUHTELİFE
Çeşitli ve birbirinden farklı diller.
ELSİNE-İ SELÂSE
Üç lisan. Türkçe, Arapça ve Farsça.
ELSİNE-İ ŞARKİYE
Doğu dilleri.
ELSİNE-İ TERKİBİYE
Birbirine eklenen kelimelerle konuşulan diller. Terkibli ifâdesi çok olan, Arabçaya uymayan lisanların hususiyeti. (Arabî Lisanına "Tasrifî" denilir. Çünkü aynı kökten kelimeler rahatlıkla yapılmaktadır. Arabçaya bu hususta yetişen başka bir lisan yoktur.)
ELT
Noksanlaştırmak. Hapsetmek. * Yemin vermek.
ELTA'
Boz dudaklı. Dişlerinin rengi değişmiş olan.
ELTAF
Daha lâtif. Daha hoş. Çok lâtif.
ELTAF
(Lutf. C.) Lütuflar, iyi muameleler, iyilikler, iyilikseverlikler. Nezaketler, nazik davranmalar. Okşamalar.
ELTİ
t. İki kardeş zevcelerinin her birine nisbetle diğeri. Bir kadının kaynının zevcesi.