E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ELHUBBU-LİLLAH

    Allah için sevmek. Muhabbet, dostluk, sevgi sırf Allah içindir. Hoş geçim, insanlara olan muhabbet Cenab-ı Hakk'ın rızası içindir. (Bak: Mana-yı harfî)
  • ELHÜKMÜ-Lİ-L EKSER

    Çokluğa, ekseriyete göre karar verilir. Hüküm ekseriyete göredir.
  • ELHÜKMÜ-LİLLAH

    Hüküm Allah'ındır.
  • ELİBAB

    Durdurmak. Lâzım olmak.
  • ELİBBA'

    (Lebib. C.) Akıllılar, kâmiller, kemalât sahipleri, olgun kimseler.
  • ELİF

    Munis, sahip, dost.
  • ELİF

    Birinci harf-i hecânın adı. (Bak: Ebced) * (Ülfet. den) : Bütün harflerle ülfet edebildiği için böyle isimlendirilmiştir. Ebcedî değeri de bire delâlet eder.
  • EL-İHSAN ALE-L İHSAN $

    İhsan üzerine ihsan, lütuf üzerine lütuf.
  • ELİL

    İnlemek, enin.
  • ELİM

    (Elime) Acı veren, acıtan, ağrıtan. Çok şiddetli ağrı veren.
  • EL-İNSAF

    İnsaf edilsin, insaf edilmeli, insaf edelim.
  • ELİPS

    Fr. Odaklar adı verilen sabit iki noktasından uzaklıkları toplamı sabit olan noktaların gösterdiği kapalı eğridir. Eğri ve kapalı bir geometrik şekildir. Karşılıklı iki tarafından genişlemiş bir çemberi andırır.
  • EL-İYAZÜ-BİLLAH

    Allah'a sığınır, Allah'a iltica ederiz. Allah korusun, Allah saklasın (meâlinde duâ).
  • ELİYY

    Çok yemin eden adam.
  • ELİZ

    f. Sıçrama. * Çifte, tekme.
  • ELKAB

    (Lakab. C.) Lakablar, namlar. Rütbe ve makam sahiblerinin derecelerine göre söylenen ve çok zaman hürmet ifâde eden isimler.
  • EL-KARİA

    Kıyâmet.
  • EL-KÂSİBÜ HABİBULLAH

    Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) ma'rifetini ve rızâsını kazanan onun habibidir, sevgili kuludur. (Hadis meâli)
  • ELKEN

    Dilinde tutukluk olan, kekeme, peltek.
  • ELKISSA

    Sözün kısası, sözden anlaşıldığına göre, hülâsa.
  • ELL

    Hastanın inlemesi. * Harbe ile vurmak. * Sürmek. Sâfi. * Sür'at etmek, hız yapmak.
  • ELLEYS

    Mutlak hiçlik. Adem-i sırf.
  • ELLEZİ

    Mânası kendinden sonra gelen cümle ile tamamlanan bir kelimedir. (Bak: Mevsule)
  • ELMA

    Karamtıl dudaklı. * Çok koyu gölge.
  • ELMA'

    (Elmaî) Çok zeki, zekâveti kuvvetli, idrak derecesi üstün olan kimse.
  • EL-MACİD

    Allah (C.C.)
  • ELMAH(İ)

    Her gördüğü şeyi araştırmağa ve tedkik etmeğe meraklı olan kişi.
  • ELMAS

    Küçük kaşlı olan.
  • ELMAS

    Çok kıymetli, beyaz, şeffaf mâden. Cevher. Kıymetli taş. (En saf karbondur.)
  • ELMAS-PARE

    Elmas parçası. * Mc: Çok güzel.
  • ELMAS-RİZE

    Elmas kırıntısı, döküntüsü.
  • ELMAS-TIRAŞ

    Elmas gibi yontulmuş olan makbul bir cam, kristal.
  • ELMAZ

    Yalnız üst dudağı beyaz olup, burnu bile ak olmayan at.
  • EL-MECİD

    Esmâ-i İlâhiyedendir.
  • EL-MİNNETÜ LİLLAH

    Minnet ancak Allah'ındır. "Ancak Allah'a minnet edilir."
  • EL-MÜHEYMİN

    Her şeye dikkat edip koruyan ve emin eden (Allah C.C.)
  • ELSA'

    Sık dişli. * Sin telâffuz edecek yerde sâ telâffuz eden. Râ yerine yâ telâffuz eden (meselâ "er" diyecek yerde "ey" demek gibi.)
  • ELSEN

    Fasih ve düzgün konuşan.
  • ELSİNE

    (Lisan. C.) Diller. Lisanlar.
  • ELSİNE-İ ENAM

    Mahlukatın dilleri. Halkın dilleri.
  • ELSİNE-İ GARBİYYE

    Batı dilleri, garb lisanları.
  • ELSİNE-İ MUHTELİFE

    Çeşitli ve birbirinden farklı diller.
  • ELSİNE-İ SELÂSE

    Üç lisan. Türkçe, Arapça ve Farsça.
  • ELSİNE-İ ŞARKİYE

    Doğu dilleri.
  • ELSİNE-İ TERKİBİYE

    Birbirine eklenen kelimelerle konuşulan diller. Terkibli ifâdesi çok olan, Arabçaya uymayan lisanların hususiyeti. (Arabî Lisanına "Tasrifî" denilir. Çünkü aynı kökten kelimeler rahatlıkla yapılmaktadır. Arabçaya bu hususta yetişen başka bir lisan yoktur.)
  • ELT

    Noksanlaştırmak. Hapsetmek. * Yemin vermek.
  • ELTA'

    Boz dudaklı. Dişlerinin rengi değişmiş olan.
  • ELTAF

    Daha lâtif. Daha hoş. Çok lâtif.
  • ELTAF

    (Lutf. C.) Lütuflar, iyi muameleler, iyilikler, iyilikseverlikler. Nezaketler, nazik davranmalar. Okşamalar.
  • ELTİ

    t. İki kardeş zevcelerinin her birine nisbetle diğeri. Bir kadının kaynının zevcesi.