E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ENMELE

    (C.: Enâmil) Parmak ucu.
  • ENMUZEC

    Nümune, misâl, örnek.
  • ENNANE

    Çok inleyen ve çok şikâyetçi olan kadın.
  • ENNE

    Gr: Kat'iyyet bildirir ve kelimenin başına getirilir. (Bak: İnne)
  • ENNE

    Çok inleyen.
  • EN-NUR

    Cenab-ı Hakk'ın her çeşit nurun Halik'ı olması ve onlara nur vermesi dolayısıyla bir ismi.
  • ENSA

    (Nesy. C.) Unutmalar, nesyler.
  • ENSAB

    Doğru boynuzlu.
  • ENSAB

    (Nasb. C.) Dikili taşlar. Müşriklerin, yanında kurban kestikleri putlar.
  • ENSAB

    (Neseb. C.) Soylar, nesebler. Baba tarafından hısımlar.
  • ENSAC

    (Nesc. C.) Nesicler. (Bak: Nesc)
  • ENSAF

    (Nısf. C.) Nısıflar, yarımlar.
  • ENSAF

    (İnsaf. dan) Daha insaflı, çok acıyan, en merhametli.
  • ENSAL

    (Nesl. C.) Nesiller. Soylar. Zürriyetler. Sülâleler.
  • ENSAR

    (Nâsır. C.) Yardımcılar. Müdâfiler. * Peygamberimiz Resul-ü Ekrem (A.S.M.) Mekke'den Medine'ye hicretinde Onun mücadelesine iştirak edip ona yardımcı, müdâfi, muhafız vaziyetini alan ve Cenâb-ı Hak'tan ve Hz. Peygamber'den (A.S.M.) yardım ve nusret dileyen Sahabe-i Kiram hazeratı. Bu Zevat-ı Kirâm Medine'deki "Evs ve Hazreç" kabilesindendirler. (R.Anhüm) Ensârullah da denir. (Bak: Ashab)
  • ENSEB

    En lâyık, çok münasib, tam yerinde.
  • ENŞAT

    Kovası, bir defa çekmekte çıkan, dibi yakın kuyu.
  • ENTAK

    (Nutk. dan) Çok güzel söz söyliyen, çok iyi nutuk veren.
  • ENTE

    Sen. (Bak: Şahıs zamiri)
  • ENTELLEKTÜEL

    Fr. (Bak: Münevver) Aydın. Akıl ve zihinle ilgili.
  • ENTERESAN

    Fr. Alâka çekici, dikkate lâyık, nazarı celbedici. Câlib-i dikkat.
  • ENTERNE

    Fr. Belirli bir yerde oturmağa mecbur edilen yahut gözaltına alınan kimse.
  • ENTİMEM

    yun. Man: Mantıkta kısaltılmış kıyas şekli. Öncül veya had denilen ve bilinen kaziyelerden biri söylenmeden sonuca varmak. Örnek: (Orucu bozdu, o halde 61 gün keffareten oruç tutması gerekir.) Burada hadlerden biri (Orucu bozan, 61 gün keffareten oruç tutar), kaziyesi biliniyor kabul edilerek söylenmiştir ve yalnız (Orucu bozdu) kaziyesinden hareket edilerek sonuç çıkarılmıştır.
  • ENTRİKA

    İtl. Hile, gizli tedbir ve dolap.
  • ENUK

    Kartal kuşu.
  • ENUŞA

    f. Mecusi mezhebi. * Sevinç, sürur, neş'e. * Adalet, âdillik, doğruluk, hakdan ayrılmamaklık.
  • ENUŞE

    f. Hoş, mes'ut, saadetli. * Genç padişah. * şarab, içki.
  • ENÜK

    Kurşun.
  • EN'ÜM

    (Ni'met. C.) Nimetler, iyilikler, lütuflar, ihsanlar. * Medine-i Münevverede bir mevki ismi.
  • ENVA'

    (Nev'. C.) Neviler, çeşitler, türler.
  • ENVAH

    (Nevh. C.) Nevhler, ölmüş olan bir kişinin arkasından ağlayan kadınlar, matem tutan hanımlar, ağıt yakanlar.
  • ENVA'-I KESİRE

    Çok çeşitler, çok neviler.
  • ENVAR

    (Nur. C.) Nurlar, ışıklar, aydınlıklar. Maddi veya mânevi karanlıktan kurtarmaya vâsıta olanlar.
  • ENVEK

    (C.: Nevkâ) Ahmak.
  • ENVER

    En nurlu, daha nurlu, çok parlak.
  • ENYAB

    Çenenin yan tarafındaki kesici veya azı dişleri.
  • ENZA'

    Kılsız, tüysüz kimse.
  • ENZAD

    (Nazad. C.) Şanlı, şerefli, namlı ve tertibli kimseler. * Toprak tabakaları.
  • ENZAL

    (Nezl ve Nizil. C.) Soysuzlar, alçaklar, âdi ve aşağılık adamlar.
  • ENZAM

    Balıkların karınlarında peydâ olan yumurta dizileri.
  • ENZAR

    (Nazar. C.) Bakışlar, görüşler. Seyr.
  • ENZAR-I DİKKAT

    Dikkatli bakışlar, dikkatli görüşler.
  • EPİK

    Fr. Mevzuu kahramanca olan yazıların frenkçe ismi.
  • EPSAN

    f. Bileği taşı.
  • EPÜRNAK

    f. Delikanlı, genç yiğit, bahadır.
  • ER

    Erken, geç değil.
  • ER

    f. Eğer, şâyet, ise, olsa, olur ise... mânalarına gelir.
  • ERABET

    Akıllı, zeyrek ve uslu olma.
  • E'RAC

    Anadan doğma topal, aksak.
  • ERACİF

    Uydurma, yalan sözler. (Bak: Recefe)