E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ESHA

    (Sahi. den) Çok cömert, fazla eli açık, pek sahi kimse.
  • ESHA'

    Türlü türlü, günâ gûn, rengârenk.
  • ESHAB

    Çekmek, cezb.
  • ESHAB

    (Bak: Ashâb)
  • ESHAL

    Misvak ağacı.
  • ESHAM

    (Sehm. C.) Oklar. * Nasibler, hisseler.
  • ESHAM

    Kara nesne.
  • ESHAM

    Küçük katreli yağmur. * Kara nesne, esved.
  • ESHAM-I UMUMİYE

    Tanzimat devrinde devletin, halka borç karşılığı olarak verdiği hisse bedelleri.
  • ESHAR

    Seher vakitleri, seherler. Gece yarısından sonra ve tan yeri açılmazdan evvelki vakitler.
  • ESHAR-I BAHAR

    Bahar sabahları.
  • ESHED

    Becerikli, maharetli, mahir, açıkgöz, uyanık olan kişi.
  • ESHEL

    Çok kolay, daha kolay, asan.
  • ESHEL-İ TARİK

    En çıkar yol. En kolay ve kestirme olan yol.
  • ESHEL-İ UMUR

    İşlerin en kolayı.
  • ESHER

    Uyanık kimse.
  • ESHİYA

    (Sahi. C.) Cömertler, sahiler.
  • ESİ

    (C: Esât) İlaç yapmak.
  • ESİD

    Ev önü. * Bağlanmış kapı.
  • ESİF

    Kederli, esefli, tasalı, gamlı.
  • ESİHHA'

    (Sahih. C.) Özürsüz olanlar, sıhhati yerinde ve vücudu sıhhatte olan kimseler.
  • ESİL

    (C.: Asal-Esail-Usul) İkindi sonrasından akşama kadar olan vakit. * Kavi, muhkem, sağlam.
  • ESİL

    Parlak, uzun ve dolgun yüz. * Doğru şey.
  • ESİL

    Şerefli, şanlı, namlı, haysiyetli, itibarlı ve otoriter kişi.
  • ES'İLE

    (Sual. C.) Sualler. Bir şey istemeler. Sorular.
  • ES'İLE-İ SİTTE

    Altı suâl. * Risale-i Nur Külliyatından Mektubat Mecmuasında bir küçük risâlenin adı.
  • ESİM

    (İsm. den) Günahkâr, günah işlemiş, kabahatlı, cürümlü, suçlu, yalancı kişi.
  • ESİNNE

    (Sinân. C.) Kılıçlar, seyfler. * Süngüler. * Bileği taşları.
  • ESİR

    Kul, köle. Harpte teslim alınan düşman. Teslim olan.
  • ESİR

    Bütün kâinatta bulunan ve her tarafı kaplamış olan lâtif madde. Elektrik, ışık ve hararetin yayılmasına vasıtalık eden madde. Görülmeyen ve varlığı bütün ehl-i ilimce kabul edilen lâtif, rakik, elâstikiyeti hâiz seyyal madde.("İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik." mânasında olan $nın ifadesine nazaran, manzume-i şemsiye ile arz, dest-i kudretin madde-i esiriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş. Madde-i esiriye, mevcudata nazaran akıcı bir su gibi mevcudatın aralarına nüfuz etmiş bir maddedir. $ âyeti, şu madde-i esiriyeye işarettir ki, Cenab-ı Hakk'ın arşı su hükmünde olan şu esir maddesi üzerinde imiş; esir maddesi yaratıldıktan sonra, Sâniin ilk icadlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani esiri halkettikten sonra, cevahir-i ferd'e kalbetmiştir. İ.İ.)
  • ESİR

    Birbirine yakın olmak, mütekarib.
  • ESİRÂNE

    f. Esirce, kölece.
  • ESİRE

    Seçkin, güzide. * İlim bakiyyesi.
  • ESİRÎ

    Esir ile alâkalı. Uçacak gibi hafif.
  • ESİRÎ

    Esirlik, kölelik, kulluk.
  • ESİR-İ HARB

    Harp esiri, harpte esir edilmiş olan.
  • ESİRRE

    Tahtlar, oturulacak yerler. * Milletin belli başlı ileri gelenleri.
  • ESİS

    Çok olan şey, kesir.
  • ESİS

    Titremek. * Küp veya desti saksısı ki, içinde reyhan ekerler.
  • ESİS

    Asıl esas, hak, doğru. * Hediyeler. Armağan olarak verilen şeyler.
  • ESKAB

    Delmek. * Ateş yakmak.
  • ESKAF

    Uzun boylu, iri kimse.
  • ESKAL

    (Sakil. den) Daha sakil, en ağır, en çirkin. * Kaba, can sıkıcı.
  • ESKAL

    (Sekal. C.) Ağır yükler, ağır şeyler. Kalabalık, ağırlık.
  • ESKAM

    (Sakam. C.) İlletler, hastalıklar, dertler.
  • ESKEF

    (C: Esâkif) Kunduracı, eskici.
  • ESKEFE

    Kapı basamağı, eşik.
  • ESKİMO

    Grönland, Alaska ve Kuzey Kanada'da yaşayan bir kavmin adı.
  • ESL

    Karaılgın ağacı.
  • ESL

    Dikenli ağaç. * Süngü. * Hasır otu.