E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ESRÜM

    Dişi dökük olan kimse.
  • ESS

    Otun vaya saçın çok ve sık olup birbirine dolaşması.
  • ESSALAVAT

    Peygamberimiz Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimize veya Cenab-ı Hakk'a (C.C.) karşı hamd, şükür ve teşekkür ifade eden dua, selâm ve salâvâtlar. (Bak: Salâvat)
  • ESSEBEBÜ KELFAİL

    (Essebebü ke-l fâil) Bir işe sebeb olan, o şeyi yapan fâil gibidir (mealinde). (Hizmet-i Kur'âniye ve imâniyenin yapılmasına sebeb olanlar, bu mukaddes hizmeti yapmış gibi mes'ud ve me'cur olurlar, hayırlara, ecir ve sevablara nâil olmak nimet-i uzmasına erişirler.)
  • EST

    Ayakları uzun olan.
  • ESTA'

    (Satı. dan) Uzun boyunlu. Boynu uzun olan insan veya hayvan.
  • ESTAĞFİRULLAH

    Cenâb-ı Hak'tan kusurumun örtülmesini dilerim. Allah (C.C.) kusurumu efvetsin (mealinde, kusurunu anlayan bir müslümanın duâsı. Hürmet veya ikramlara karşı tevâzu maksadı ile de söylenmektedir.) (Bak: İstiğfar)
  • ESTAN(E)

    f. İstirahat edilecek ve uyunacak rahat yer.
  • ESTAR

    (Satr. C.) Yazı dizileri, satırlar.
  • ESTAR

    Örtüler, perdeler.
  • ESTEH

    f. Çekirdek. * Kemik. Vücud iskeletini meydana getiren nesne.
  • ESTEÎN

    Yardım isterim, istiâne ederim (meâlinde fiil olup, müfred birinci şahıstır.)
  • ESTER

    Katır.
  • ESTERVEN

    f. Çocuk doğurmayan, kısır kadın.
  • ESTİNE

    f. Yumurta.
  • ESÛF

    Fazlaca eseflenen, pek üzülen, çok kederlenen, çok fazla acıyan, yufka yürekli.
  • ESUK

    Deli koyun.
  • ESUM

    Çok yalancı, iftiracı, kabahatli ve günahkâr olan adam.
  • ESUS

    Katı, sağlam, muhkem nesne.
  • ESVA'

    (Sâ'. C.) Kuyular, çukur yerler. * Ölçekler.
  • ESVAB

    (Sevb. C.) Sevbler, giyecekler, giyimler.
  • ESVAF

    (Suf. C.) Suflar, koyun yünleri.
  • ESVAK

    Uzun incikli.
  • ESVAK

    (Sûk. C.) Çarşılar. Pazarlar.
  • ESVAR

    (Sur. C.) Surlar, hisarlar, kaleler, kal'alar. * Ziyafetler, şölenler.
  • ESVAT

    (Savt. C.) Sesler. Savtlar.
  • ESVE'

    Yaramaz nesne.
  • ESVED

    Çok siyah. kara renkli olan.
  • ESVEDEYN

    İki siyah mânâsına gelen bu kelime, yılanla akreb için kullanılır.
  • ESVED-ÜL-KALB

    (Bak: Süveydâ)
  • ESVEL

    Karnı sarkık olan erkek. (Müe: Sevlâ)
  • ESVİDE

    (Sevâd. C.) Sevâdlar, karanlıklar, siyahlıklar. Karaltılar. * Çok mallar, fazla mülkler.
  • ESY

    Tasa, keder, hüzün.
  • ESYAF

    (Seyf. C.) Seyfler, kılıçlar.
  • ESYAH

    (Seyh. C.) Nehirler, akarsular. * Çizgili elbiseler.
  • ESYAN

    Kederli, gamlı, tasalı, kaygılı, hüzünlü, üzüntülü.
  • EŞA

    (C.: Âşâ) Hurma ağacının küçüğü.
  • EŞAİM

    (Eş'em. C.) En şomlar, en uğursuzlar.
  • EŞAİRE

    (Eş'ari. C.) Dinde meşhur imam Eb-ul-Hasan-ül-Eş'arî'ye bağlı olan sünnet ehlinin bir kısmı.
  • EŞAKK

    Meşakkatli, zahmetli.
  • EŞ'AL

    Kuyruğu beyaz olan at.
  • EŞAM

    f. Ölmiyecek kadar az olan yiyecek ve içecek şeyler, kut-i lâyemut.
  • EŞ'AR

    (Şa'r. C.) Kıllar. Tüyler. Tüycükler. * (Şiir. C.) Şiirler, manzum ve güzel yazılar.
  • EŞ'AR

    (C.: Eşâir) En iyi şâir. * Kılı çok olan kimse. * Davarın tırnağı çevresinde olan kıl.
  • EŞ'ARÎ

    Eş'arî mezhebi veya o mezhepte olan. Asıl adı Eb-ul Hasan-ül-Eş'arî olan İmam-ı Eş'arî, Ehl-i Sünnet itikadını âyetlere, hadislere göre izah ve şerh ederek tesbit etmiştir. Ehl-i Sünnet Mezhebi itikadına tercümanlık ederek İslâmiyet'e büyük hizmet etmiştir. (Hi. 260-324) İtikada dâir meydana koyduğu hakikatları kabul edenlere Eş'arî ve Mezhebine de Eş'ariye denir.
  • EŞ'AS

    Saçı dağınık olan. * Saçı dökülmüş kişi.
  • EŞAVİZ

    Halk. Millet. Nâs.
  • EŞBAH

    (şibh. C.) Benzeyenler. şibihler. Nazirler.
  • EŞBAH

    (Şebâh. C.) Şahıslar, cisimler, vücudlar. * Büyük kapılar. * Uzaktan görünen karaltılar, hayâller. * Renk, levn.
  • EŞBAL

    (Şibl. C.) Arslan yavruları.