G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • GAYR-I MÜMKİN

    Mümkün olmayan, imkânsız.
  • GAYR-I MÜNBİT

    İyi ve bol yetiştirmeyen. Münbit olmayan.
  • GAYR-I MÜNFEKK

    Bitişik, ayrılmaz.
  • GAYR-I MÜNİF

    Münif olmayan. (Bak: Münif)
  • GAYR-I MÜNKATI'

    Devamlı, fasılasız, kesiksiz.
  • GAYR-I MÜSLİM

    Müslüman olmayanlar. İslâmiyete girmeyenler.
  • GAYR-I MÜSMİR

    Verimsiz, faydasız, meyvesiz. (Bak: Desâtir)
  • GAYR-I MÜTECEZZÎ

    Ayrılamayan, bölünemeyen.
  • GAYR-I MÜTENAHÎ

    Sonsuz, nihayet bulmaz, bitmez.(Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira, şu kitab-ı kebir-i kâinatın her bir harfinin, bâhusus zihayat her bir harfinin, her bir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır. M.)
  • GAYR-I ŞUURÎ

    Şuursuz, şuurun dışında.
  • GAYR-I UZVÎ

    Cansız. Uzvî olmayan. (İnorganik)
  • GAYR-I ZARURÎ

    Zarurî ve mecburî olmayan.
  • GAYRİYET

    Ayrılık. Gayrılık.
  • GAYS

    İmdad. Yardım. * Yağmur. * Yağmurla meydana çıkan çayır.
  • GAYSAN

    Gençlik şiddeti.
  • GAYS-I NÂFİ'

    Faydalı yağmur.
  • GAYTALE

    (C: Gıytal) Sık bitmiş olan ağaç. * Seslerin karışması.
  • GAYUB

    (Gayâb-Gaybe) Kaybolmak.
  • GAYUR

    Hamiyetli. Çok çalışkan. Dayanıklı. Çok gayretli. * Kıskanç. ("Gayyur" diye yazılması yanlıştır.)
  • GAYURAN

    (Gayur. C.) Çalışkanlar, gayretkeşler, gayretliler.
  • GAYURANE

    f. Gayretli olan kimseye yakışır şekilde, çalışkan kimseler gibi.
  • GAYY

    Aklın istikametini, yolun doğrusunu kaybetmek. Rüşdün zıddı.
  • GAYYA

    Cehennemin beşinci tabakasındaki çok korkunç bir kuyunun adı. İçine düşenin kolay kolay kurtulamıyacağı korkunç yer.
  • GAYYİR

    (Gayyür) Gayretli kimse.
  • GAYZ

    Hiddet, kin, öfke, gadab. Dargınlık. Hınç.
  • GAYZ

    Bir şeyin pahası eksilmek. Hilkati noksan olma. Kıymetten düşük şey. * Suyun eksilip azalması, yere çekilmesi.
  • GAYZ Ü GAZAB

    Kızgınlık ve hiddet.
  • GAYZA

    Meşelik.
  • GAYZ-EFŞAN

    f. Hiddetli, öfkeli, kızgın.
  • GAYZERAN

    İtburnu.
  • GAZ

    f. Isırma, dişle tutma. * Diş.
  • GAZA

    (C.: Gazevât) Din uğrunda kâfirlerle yapılan mücadele, muhârebe, düşmana kasdetmek. Cenketmek.
  • GAZAB

    Hiddet, öfke, dargınlık, kızgınlık.
  • GAZABEN

    Gazabla, hiddetle, öfkeyle.
  • GAZAB-I İLAHÎ

    Allah'ın gazabı. Belâ, musibet.
  • GAZAB-NAK

    f. Öfkeli, hiddetli, kızgın. Dargın.
  • GAZAL

    (C: Gazale-Gazelân) Ceylân. Geyik, âhu. Geyik yavrusu. * Şarkıcı, mızıkacı. *Güzel göz.
  • GAZALE

    Dişi geyik. * Güneşin yükselmesi.
  • GAZALÎ

    Onyedinci asırda şiirleri ile tanınan Bursa'lı bir şâirin adıdır.
  • GAZALÎ

    (Bak: İmam-ı Gazalî)
  • GAZAMİR

    Malı çok olan, zengin.
  • GAZANFER

    Kahraman. * İri arslan.
  • GAZANFERÂNE

    f. Arslancasına, arslan gibi.
  • GAZANFER-İ GAZUB

    Kükremiş arslan.
  • GAZAR

    Bir cins güvercin. * Çok, fazla.
  • GAZAT

    (C: Guzâ) Dağ armudunun ağacı. * Dikenli ağaç. * Seksek ağacı.
  • GAZÂT

    Gazlar.
  • GAZÂT-I MUZIRRA

    Zararlı gazlar. Zehirli gazlar.
  • GAZA-YI EKBER

    Din uğrunda kâfirlerle yapılan büyük muhârebe.
  • GAZAZA

    Eksiklik.