G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • GECBAZ

    Oyunda hile yapan, hileci.
  • GECKÂR

    (Gecger) f. Kireçle badana yapan. Kireç sıvacısı.
  • GEÇER AKÇA

    t. Rayiç para yerine kullanılır bir tabirdir. Bu tabir, eskiden halk arasında yapılan senetlerde, hükümet tarafından akdolunan mukavelelerde kullanılırdı.
  • GED

    (Gedbe) f. Yoksul, dilenci, fakir, dilenen. * Dilencilik.
  • GEDA

    f. Fakir. Kimsesiz. Dilenci.
  • GEDA-ÇEŞM

    f. Dilenci gözlü, yoksul gözlü. * Mc: Aç gözlü, gözü doymaz.
  • GEDA-ÇEŞMANE

    f. Açgözlülükle, açgözlücesine.
  • GEDAYAN

    f. Fakirler. Kimsesizler. Gedâlar.
  • GEDAYANE

    f. Dilencilikle.
  • GEDAYÎ

    f. Dilencilik.
  • GEDİKLİ

    t. Tar: Yeniçeri efradı arasında eskilikleri dolayısıyla imtiyazlı olanlar. Bunlar diğer yeniçerilerden ayrılmak için bellerine seraser denilen kumaştan kuşak sararlardı. * Yıkık, çentikli ve düşük yeri olan. * Mülk olduğu halde vakfa ait bir tarafı olan. * Deniz assubayı ki, eskiden yükselerek subay olabilirdi.
  • GEH (GÂH)

    f. Kelimenin sonuna eklenerek yer veya zaman ifade eder.
  • GEH(Î)

    f. Ara sıra. Bazan.
  • GEHAN

    f. Zaman, an, vakit.
  • GEHVARE

    f. Beşik.
  • GEHVARE-GER

    f. Beşikçi.
  • GEHVARE-NİŞİN

    f. Beşikteki çocuk.
  • GELE

    f. Sığır, koyun ve keçi sürüsü. * Sürü.
  • GELEBAN

    f. Sığırtmaç, çoban.
  • GELU

    f. Boğaz.
  • GELU-GİR

    f. Dağ armudu. Ahlat. * Boğazdan geçmesi zor olan şey.
  • GEM VURMAK

    Mecaz yoluyla mâni olmak, zabtetmek, bağlamak yerinde kullanılan bir tabirdir.
  • GENC (GENCİNE)

    f. Define, hazine. Gömülü hazine. Kenz.
  • GENC-İ NİHAN

    Gizli hazine.
  • GENCUR

    f. Hazine muhafızı, hazinedar.
  • GEND

    f. Pis koku, fenâ koku.
  • GENDA(Y)

    f. Kokmuş, fenâ kokulu.
  • GENDEME

    f. Siğil.
  • GENDİDE

    Kokmuş.
  • GENDÜM

    f. Buğday.
  • GENDÜM-GUN

    f. Buğday renkli.
  • GENDÜMNÜMA

    f. Yüze gülüp aldatan. Hilekâr.
  • GENSORU

    (Bak: İstizah)
  • GER

    f. İsimlerin sonlarına eklenir ve yapıcılık bildirir bir edattır. Meselâ: Ahen-ger $ : f. Demirci. Zer-ger $ : f. Kuyumcu.
  • GER

    f. Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır.
  • GER

    Uyuz hastalığı.
  • GERÇİ

    f. Öyle ise de, her ne kadar.
  • GERD

    f. Kelimelere eklenir ve "Dönen, dolaşan" anlamlarını verir. Meselâ: Tiz-gerd $ : Çabuk dönen.
  • GERD

    f. Baht, talih. Fayda. * Toz, toprak. * Hüzün, keder, gam, tasa.
  • GERDÂ-GİRD

    f. Fırdolayı.
  • GERD-ÂLÛD

    f. Toz toprak içinde.
  • GERD-ÂLÛDE

    f. Toza toprağa bulaşmış, tozlu topraklı. * Mc: Maddiyatı olan kimse, paralı, zengin.
  • GERDÂN

    f. Dönen, dönücü. Çeviren. (Bak: Gerden)
  • GERDE

    f. İsimlere eklenerek; etmiş, yapmış, eylemiş gibi mef'uller yapılır.
  • GERDEN

    f. Dönen. Dönücü. * Boyun. * Şeci'. Bahadır. Pehlivan.
  • GERDENA

    f. Kuş veya kuzu çevirmesi. * Yürümeye yeni başlayan çocukları, yürümeye alıştırmak için yapılmış bir cins araba. * Kebap şişi. * Fırıldak, topaç.
  • GERDEN-BEND

    f. Boyuna bağlanan nesne, boyun bağı. * Gerdanlık.
  • GERDEN-BESTE

    f. Boynu bağlı. İtâatli. Boyun eğmiş.
  • GERDEN-DÂDE

    (Bak: Gerdenbeste)
  • GERDEN-EFRAZ

    (Gerden-firâz) f. Kibirli, gururlu. Boyun kaldıran, başı yukarda.