t. Rayiç para yerine kullanılır bir tabirdir. Bu tabir, eskiden halk arasında yapılan senetlerde, hükümet tarafından akdolunan mukavelelerde kullanılırdı.
GED
(Gedbe) f. Yoksul, dilenci, fakir, dilenen. * Dilencilik.
GEDA
f. Fakir. Kimsesiz. Dilenci.
GEDA-ÇEŞM
f. Dilenci gözlü, yoksul gözlü. * Mc: Aç gözlü, gözü doymaz.
GEDA-ÇEŞMANE
f. Açgözlülükle, açgözlücesine.
GEDAYAN
f. Fakirler. Kimsesizler. Gedâlar.
GEDAYANE
f. Dilencilikle.
GEDAYÎ
f. Dilencilik.
GEDİKLİ
t. Tar: Yeniçeri efradı arasında eskilikleri dolayısıyla imtiyazlı olanlar. Bunlar diğer yeniçerilerden ayrılmak için bellerine seraser denilen kumaştan kuşak sararlardı. * Yıkık, çentikli ve düşük yeri olan. * Mülk olduğu halde vakfa ait bir tarafı olan. * Deniz assubayı ki, eskiden yükselerek subay olabilirdi.
GEH (GÂH)
f. Kelimenin sonuna eklenerek yer veya zaman ifade eder.
GEH(Î)
f. Ara sıra. Bazan.
GEHAN
f. Zaman, an, vakit.
GEHVARE
f. Beşik.
GEHVARE-GER
f. Beşikçi.
GEHVARE-NİŞİN
f. Beşikteki çocuk.
GELE
f. Sığır, koyun ve keçi sürüsü. * Sürü.
GELEBAN
f. Sığırtmaç, çoban.
GELU
f. Boğaz.
GELU-GİR
f. Dağ armudu. Ahlat. * Boğazdan geçmesi zor olan şey.
GEM VURMAK
Mecaz yoluyla mâni olmak, zabtetmek, bağlamak yerinde kullanılan bir tabirdir.
GENC (GENCİNE)
f. Define, hazine. Gömülü hazine. Kenz.
GENC-İ NİHAN
Gizli hazine.
GENCUR
f. Hazine muhafızı, hazinedar.
GEND
f. Pis koku, fenâ koku.
GENDA(Y)
f. Kokmuş, fenâ kokulu.
GENDEME
f. Siğil.
GENDİDE
Kokmuş.
GENDÜM
f. Buğday.
GENDÜM-GUN
f. Buğday renkli.
GENDÜMNÜMA
f. Yüze gülüp aldatan. Hilekâr.
GENSORU
(Bak: İstizah)
GER
f. İsimlerin sonlarına eklenir ve yapıcılık bildirir bir edattır. Meselâ: Ahen-ger $ : f. Demirci. Zer-ger $ : f. Kuyumcu.
GER
f. Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır.
GER
Uyuz hastalığı.
GERÇİ
f. Öyle ise de, her ne kadar.
GERD
f. Kelimelere eklenir ve "Dönen, dolaşan" anlamlarını verir. Meselâ: Tiz-gerd $ : Çabuk dönen.