G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • GÎRA-GİR

    f. Tutan tutana.
  • GİRAMÎ

    f. Muhterem, aziz, hürmete değer. * Ulu, büyük.
  • GİRAN

    f. Pahalı. Tartısı ağır olan. Ağır. Dolu. * Sert. Katı. * Bıktırıcı. Usandırıcı.
  • GİRAN-BAHA

    f. Kıymet ve pahası çok olan.
  • GİRAN-BAR

    f. Meyvesi çok olan ağaç. * Ağır yüklü. * Gebe insan veya hayvan. * Zengin, gani.
  • GİRAN-CAN

    f. Ağır kanlı, ağır hareketli, can sıkıcı (adam).
  • GİRAN-CANÎ

    f. Can sıkıcılık.
  • GİRAN-DEST

    (C.: Girandestân) f. İşini ağır yapan kimse. Eli ağır kişi.
  • GİRAN-DESTMAYE

    f. Zengin, gani. Sermayesi ve malı mülkü çok olan. * Mârifetli, mahâretli, hünerli.
  • GİRAN-DUD

    f. Duman, sis. * Kara bulut.
  • GİRAN-GUŞ

    (C.: Giranguşân) f. Sağır, kulağı ağır işiten.
  • GİRAN-GUŞÂNE

    f. Sağırcasına.
  • GİRAN-HAB

    f. Uykusu ağır olan adam.
  • GİRAN-HAR

    f. Obur, çok yiyen.
  • GİRAN-HATIR

    f. Canı sıkılmış, gücenmiş.
  • GİRAN-HUY

    f. Fena mizaçlı. Kötü huylu.
  • GİRANÎ

    f. Ağırlık, sıklet.
  • GİRAN-KADR

    f. Kadr u itibar sahibi. Hürmet edilen kimse.
  • GİRAN-KÎSE

    f. Cimri, hasis, pinti.
  • GİRAN-MAYE

    f. Kıymetli ve değerli olan şey.
  • GİRAN-RİKAB

    f. Ciddi ve vakur kimse. * Harpte düşmana saldıran, azimli kişi.
  • GİRAN-SAYE

    f. Yüksek makam ve mevki sahibi. * Ordu kumandanı.
  • GİRAN-SENG

    f. Ağır başlı kişi. Ciddi ve vakar sahibi kimse. * Sabırlı, kanaatkâr.
  • GİRAN-SER

    (C.: Giranserân) f. Mağrur, kibirli, gururlu, kendini beğenmiş.
  • GİRAN-SERÎ

    f. Kibirlilik, mağrurluk, enaniyetli oluş, kendini beğenmişlik.
  • GİRAN-SEYR

    (C.: Giranseyrân) f. Hareketleri ve yürüyüşü ağır olan.
  • GİRAN-SİRİŞT

    (C: Giransiriştân) f. Tembel, ağır tabiatlı, ağır kanlı.
  • GİRD

    f. Yuvarlak.
  • GİRDAB

    f. Suların dönerek çukurlaştığı yer. * Tehlikeli yer. Mühlike. Tehlikeli yer ve zaman.
  • GİRDA-GİRD

    f. Fırdolayı, çepeçevre.
  • GİRD-ALUD

    f. Toz toprak içinde kalmış, toza bulanmış.
  • GİRDAR

    f. Meşgale, meşguliyet. * Tarz, âdet, yürüyüş.
  • GİRDE

    f. Yuvarlak, değirmi. * Evvelce yahudilerin, müslümanlardan ayırd edilebilmeleri için, omuzlarına diktikleri sarı renkte bir parça. * Açılmış yufka. * Yuvarlak yastık. * Gr: Bütün, hepsi, tamamı.
  • GİRDEBAN

    f. Gözcü, gözetici.
  • GİRD-GÂR

    f. Allah.Yaratıcı. Kudret sahibi. (Bak: Kird-gâr) GİRDİBAD $ : (Gird-bâd) f. Kasırga. Yel çevrintisi. Tehlike. Girdap.
  • GİRDU

    f. Ceviz.
  • GİRE

    (C: Guyer) Diyet.
  • GİRGİN

    Her yere sokulan, herkesle görüşen, sokulgan. * Mensub, alâkalı, müteallik.
  • GİRÎBAN

    f. Elbise yakası.
  • GİRÎBAN-ÇÂK

    f. Yakası yırtık. * Mc: Kederli, hüzünlü, üzüntülü.
  • GİRÎBAN-GİR

    f. Yaka tutan.
  • GİRÎBANÎ

    f. Bir çeşit gömlek.
  • GİRİFT

    f. Yakalama, tutma. * Dolaşık. Birbiri içine girik. Girintili çıkıntılı, karışık. * Motifleri birbirine girik ve içiçe geçme olan tezyinat tarzı. Buna aynı zamanda arabesk de denilir. * Türk musikisinin nefesli sazlarından olup, bugün unutulmak üzeredir. Ney'e benzer. Girift çalana "Giriftzen" denilir.
  • GİRİFTAR

    f. Tutulmuş. Yakalanmış.
  • GİRİFTE

    f. Yakalanmış, tutulmuş. * Bir hastalığa mâruz kalmış, hastalığa yakalanmış. * Esir.
  • GİRİFTE-DEM

    f. Nefesi tutulmuş.
  • GİRİFTE-GÎ

    f. Tutkunluk. * Hastalık hali. * Esirlik.
  • GİRİFTE-HÂTIR

    f. Gücenik, kırgın.
  • GİRİFTE-LEB

    (C: Giriftelebân) f. Dudağı tutulmuş. * Mc: Sessiz, sakin (kimse).
  • GİRİFTE-SER

    f. Aklı fikri dağılmış kimse. Dalgın kişi.