G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • GALAKA

    Deri dibâgat ağacı.
  • GALAL

    (Gılâl) (Galle. C.) Zahireler. Mahsuller. * Akarât kiraları.
  • GALAN

    Çok susayan, çok susamış olan.
  • GALAT

    Hata. Yanlış. * Kaideye uymaz söz.
  • GALATAT

    Galatlar, hatalar, yanlışlar.
  • GALAT-GÛ

    f. Yalan yanlış söyleyen.
  • GALAT-I BASAR

    Görme duyusunun yanılması. (Meselâ: Su içine batırılmış olan bir çubuğun, kırılmış gibi görünmesi.)
  • GALAT-I MEŞHUR

    Yanlış olduğu hâlde herkes tarafından kullanılan kelime veya terkib.
  • GALAT-I RÜ'YET

    Renk körlüğü. Bir rengi, aslından başka renkte görme. *Görme bozukluğu.
  • GALAT-I TAHAKKÜMÎ

    Bir kelimenin gerek lâfzı ve gerekse mânası itibariyle herkesin kullandığı gibi kullanılmaması.Bu, başlıca üş şeyden olur:1- Nazımda vezne uydurmak için bir kelimenin telâffuzunu değiştirmek, hecesini uzatmak ve kısaltmak yahut harfini gizlemek.2- Çeşitli mânâları olan bir kelimeyi meşhur olmayan bir mânâda kullanmak.3- Gramere ait kaide hatası yapmak. Meselâ: Zen merde, civân pîre, keman tîrine muhtaçEczâ-yı cihân cümle biri bîrine muhtaçbeytindeki "bîr" kelimesinin hecesi uzatılarak galat-ı tahakkümî yapılmıştır.
  • GALAT-NÜVİS

    f. Yalan yanlış yazan, yanlış tesbit eden.
  • GALBA

    Ağaçları gür ve sık olan koruluk, bahçe. * Pek yüksek ve büyük tepe.
  • GALC

    Azgınlık. * Su içtikten sonra dil ile yalanmak. * Atın yelmeyip bir tarzda yürümesi.
  • GALEB

    (Galb) Üstünlük. Yeğinlik.
  • GALEBE

    Üstün gelmek. Yenmek. Bozmak. Çokluk. * Bastırmak. * Yeğin olmak.
  • GALEBE ÇALMAK

    Galib olmak, üstün gelmek.
  • GALEL

    (C.: Eğlâl) Koruluktan akan su. * Susuzluk.
  • GALERİ

    Fr. San'at eserinin sergilendiği salon veya koridor. * Tiyatroda seyircilere ait balkon. * Üstü örtülü uzun yer. * Yer altında açılmış uzun, dar yol.
  • GALES

    Gecenin sonunda olan karanlık.
  • GALET

    Hesapta yanılmak.
  • GALEYAN

    Kaynayış. Çoşup taşmak. Yerinde duramamak. * Tuğyan ve azgınlık.
  • GALEYAN-I EFKÂR

    Fikirlerin galeyanı. Fikirlerin coşması.
  • GALEYAN-I MÂ'

    Suyun kaynaması.
  • GALFAK

    Geniş, vâsi. * Yumuşak. * Su içinde yetişen yassı yapraklı bir ot. * Kurbağa yosunu.
  • GALGALE

    Sür'atle gitmek. * Gecenin gitmesi. * Haber vermek.
  • GALÎ

    Pahalı. Kıymetli. Ağır. * Haddini tecâvüz eden, haddini aşan.
  • GALİB

    Üstün. Yenen. Mağlub eden. Ekser.
  • GALİBA

    Tahminen. Çok zaman. Her halde. Galiben, ekseriyetle.
  • GALİBANE

    f. Muzaffer ve galib olana yakışacak şekil ve surette.
  • GALİBEN

    Ekseriya. Çok zaman. Üstün olarak. Tahmin olduğu üzere.
  • GALİB-İ MUTLAK

    Tam olarak galip. Kayıtsız şartsız hâkimiyet sahibi.
  • GALİBİYYET

    Üstünlük. Yenmek. Mağlub etmek.
  • GALİF

    Gön ve deri dibâgat etmekte kullanılan bir ot.
  • GALİL

    (C: Gılâl) Güneşin harareti. * Susuzluk harareti. * Kin, hased. * Devenin yulafına karıştırıp yedirdikleri hurma çekirdeği.
  • GALİS

    Arpa ve buğday karışımından yapılan ekmek.
  • GALÎS (GALS)

    Kenger otu.
  • GALİYE

    Galeyan eden. * Değerinden çok pahalı. * Misk ve amberden yapılmış meşhur koku. * Hoş kokulu kıymetli madde.
  • GALİYE-BÂR

    f. Güzel kokulu şey saçan.
  • GALİYE-DÂN

    f. Güzel kokulu şeylerin muhafaza edildiği kap, mahfaza.
  • GALİYE-GUN

    f. Güzel siyah renkli.
  • GALİYUN

    Çoban mayası.
  • GALÎZ(E)

    Çirkin. * Terbiye dışı. * Yoğun. Kaba. * Kokmuş madde.
  • GALK

    Kapıyı kapamak, kapıyı kilitlemek.
  • GALL

    Girmek, sokmak, akmak. * Boynunu, elini zincir ile bağlamak. * Hâinlik yapmak. Hıyanet etmek. * Ganimet malından hırsızlık etmek.
  • GALLAT

    (Galle. C.) Mahsuller, zahireler. * El emekleri, çalışmanın semereleri. * Ev kirası gelirleri.
  • GALLE

    Mahsul geliri. Ekin, irat, gelir. * Akarât kirası. * Hammaliye kirası. * Susamak.
  • GALLE-DAN

    f. Tahıl anbarı, zahire deposu.
  • GALLE-FÜRUŞ

    f. Zahireci, zahire ve hububat satan.
  • GALLE-İ VAKF

    Vakfın faide ve mahsulü. Bununla vakfın tabiî ve hukukî semereleri anlaşılır. Vakıf paraların ticareti ve vakıf akarların kirası, vakıf bahçelerin sebze ve meyveleri bu kabildendir.
  • GALS

    Karıştırmak. * Lâzım olmak. * Cür'et etmek.