f. Kükreyerek vahşileşen arslan ve benzeri yırtıcı hayvan.
GARS
Ağaç fidanı dikmek. * Dikilmiş fidan.
GARSAN
Karnı aç kimse.
GARS-I EŞCAR
Ağaç dikimi.
GARS-I YEMİN
Sağ el ile dikilen fidan. * Bir kimsenin yanından, fidan gibi ayrılmayan kişi.
GARUR
Dünyada insana gurur veren herhangi bir şey. * Aldatıcı. * Allahı unutturan.
GARV
Acip.
GARZ
Doldurmak. * Noksan etmek, noksanlaştırmak.
GARZ
Batırma, sokma. İğne sokma.
GASA
Uzunluk.
GASAGIS
Arslan, esed.
GASAK
(Gusuk-Gasekan) İlk koyu karanlık. * Küfrün karanlığı. * Gözün dumanlanıp, seçemez olması. * Göz kararması. * Herhangi bir şeyin akması, dökülmesi. * Çok soğuk ve fena kokan içki veya su. * Kuvve-i şeheviyye. * Seyelân.
GASAK-UL LEYL
Gecenin ilk karanlığı.
GASAS
Dolu olma. * Yediği ve içtiği şeyin boğazda durması.
GASASE
(Gasis-Gususe) Davarın zayıf olması. * Sözün boş ve faydasız olması. * Yaradan irinin akması.
GASB
Başkasına âit bir şeyi zorla, rızası olmadan almak. Zorla almak. * Zorla alınan şey.