f. İçinde ilân yazılı olan kâğıt. * Bir hususun herkese ilân edilmesi için hükümetçe hazırlanıp bastırılan resmi kâğıt.
İLAS
Kinâyeli ve iğneleyici sözler söyleme.
İLAVAT
(İlâve. C.) İlâveler, ekler, katmalar.
İLAVE
(C.: İlâvât) Katma, ek yapma, arttırma, zam. * Bir kitabın sonuna gerek yazarı ve gerek başkası tarafından sonradan eklenen kısım. Zeyil. * Bir gazetenin çıkardığı sayıdan başka ona ek olarak ve ayrıca çıkardığı sayı. * İmzadan sonra mektubun altına yazılan şey.
İLÂVETEN
İlâve olarak, ekliyerek, katarak, arttırarak.
İLA-YEVM-İL KIYAME
Kıyamete kadar.
İ'LA-YI KELİMETULLAH
Allah kelâmının, İslâmiyetin ulviyetini ve hakikatlarının kıymetini bildirmek ve yaymak. Hakaik-ı Kur'âniye ve imâniyenin neşir ve tâmimine cehd ile çalışmak.(Bu zamanda her bir mü'min i'lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. H.)(Eskiden beri i'lâ-yı Kelimetullah ve beka-yı istiklâliyet-i İslâm için farz-ı kifâye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan Alem-i İslâma fedaya vazifedâr ve hilâfete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi; Alem-i İslâmın saâdet-i müstakbelesiyle telâfi edilecektir. Zira şu musibet, mâye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını harikulâde ta'cil etti. R.N.)
İLBAD
Yamama, yırtıkları kapatma. * Yapıştırma veya yapıştırılma.
İLBAS
(Lebs. den) Giydirme veya giydirilme. * Örtme yahut örtülme.
İLBAS
Durdurma, mâni olma, alıkoyma.
İLBAS-I HIRKA
Bir tarikata intisab ile mutad olan menzilleri geçerek irşad mertebesine yükselenlere, şeyhlerinden gördükleri yolda başkalarını irşad ile izin verme salâhiyetini ihtiva eden "İcazetname: hilâfetname" verme.
İLBAS-I HİL'AT
Hil'at giydirmek. (Üst elbisesi demek olan hil'at; padişahlar ile sadrazam ve vezirler tarafından memurlarla, âyân ve eşrâfa, taltif makamında giydirilirdi. Sonradan bunun yerine rütbe ve nişan verilmeğe başlanmıştır.) (O.T.D.S.)
Dinden çıkmak. Dinsizlik. Dinden dönmek. Allahın varlığına, birliğine inanmamak. İmânsızlık.
İLHAF
İstemekle ısrar etme, zorlama.
İLHAH
Zorlamak. Israr etmek. Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek.
İLHAHAT
(İlhah. C.) Direnmeler, zorlamalar.
İLHAK
İlâve etmek, eklemek. Katmak.
İLHAM
Söverek ve hakaret ederek onur kırma.
İLHAM
Allah tarafından kalbe gelen mâna.(İlhamın ekserisi vasıtasız olarak kalbe gelir. İlhamın en cüz'îsi ve basiti hayvanat ilhamıdır. Sonra avâm-ı nâsın ilhamatıdır. Sonra melâikenin ilhamatıdır, sonra evliya ilhamatıdır, sonra melâike-i izam ilhamatıdır... S.) (Bak: Vahiy)(İlham, aslında bir şeyi bir defada yutmak mânasına "lehm" den if'al olup, lahzada yutturmak mânasınadır. E.T.)
İLHAMAT
İlhamlar. Allah tarafından kalbe gelen mânalar.
İLHAMÎ
İlham ile elde edilen ve nâil olunan. İlham ile alâkalı. * Erkek adı.
İLHAN
Tar: Cengizlilerin İran kolunun Hülâgu hanedanının hükümdarlarına verilen ünvan.
İLHANÎ
İlhanlık. İlhanla alâkalı. İlhanın idare ettiği devlet şekli, imparatorluk. Bu idareye bağlı memleketler. İlhan olma hâli.