İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İLA-NİHAYE

    Sona kadar, nihayete kadar. Böylece devam eder.
  • İ'LANNAME

    f. İçinde ilân yazılı olan kâğıt. * Bir hususun herkese ilân edilmesi için hükümetçe hazırlanıp bastırılan resmi kâğıt.
  • İLAS

    Kinâyeli ve iğneleyici sözler söyleme.
  • İLAVAT

    (İlâve. C.) İlâveler, ekler, katmalar.
  • İLAVE

    (C.: İlâvât) Katma, ek yapma, arttırma, zam. * Bir kitabın sonuna gerek yazarı ve gerek başkası tarafından sonradan eklenen kısım. Zeyil. * Bir gazetenin çıkardığı sayıdan başka ona ek olarak ve ayrıca çıkardığı sayı. * İmzadan sonra mektubun altına yazılan şey.
  • İLÂVETEN

    İlâve olarak, ekliyerek, katarak, arttırarak.
  • İLA-YEVM-İL KIYAME

    Kıyamete kadar.
  • İ'LA-YI KELİMETULLAH

    Allah kelâmının, İslâmiyetin ulviyetini ve hakikatlarının kıymetini bildirmek ve yaymak. Hakaik-ı Kur'âniye ve imâniyenin neşir ve tâmimine cehd ile çalışmak.(Bu zamanda her bir mü'min i'lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. H.)(Eskiden beri i'lâ-yı Kelimetullah ve beka-yı istiklâliyet-i İslâm için farz-ı kifâye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan Alem-i İslâma fedaya vazifedâr ve hilâfete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi; Alem-i İslâmın saâdet-i müstakbelesiyle telâfi edilecektir. Zira şu musibet, mâye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını harikulâde ta'cil etti. R.N.)
  • İLBAD

    Yamama, yırtıkları kapatma. * Yapıştırma veya yapıştırılma.
  • İLBAS

    (Lebs. den) Giydirme veya giydirilme. * Örtme yahut örtülme.
  • İLBAS

    Durdurma, mâni olma, alıkoyma.
  • İLBAS-I HIRKA

    Bir tarikata intisab ile mutad olan menzilleri geçerek irşad mertebesine yükselenlere, şeyhlerinden gördükleri yolda başkalarını irşad ile izin verme salâhiyetini ihtiva eden "İcazetname: hilâfetname" verme.
  • İLBAS-I HİL'AT

    Hil'at giydirmek. (Üst elbisesi demek olan hil'at; padişahlar ile sadrazam ve vezirler tarafından memurlarla, âyân ve eşrâfa, taltif makamında giydirilirdi. Sonradan bunun yerine rütbe ve nişan verilmeğe başlanmıştır.) (O.T.D.S.)
  • İLCA'

    Mecbur etme. Zorlama. Muztar kılma. * Tefviz eyleme.
  • İLCAAT

    Zorlamalar. * Lüzumlu şeyler.
  • İLCAAT-I ZAMAN

    Zamanın zorlamaları ve mecburiyetleri. Yaşanılan zaman içinde meydana gelmiş bazı sebeplerin neticesi olarak karşılanan mecburiyetler.
  • İLCAC

    Feryad etme, bağırma.
  • İLCAM

    Gemleme, gem takma. Gemlenme.
  • İLÇE

    t. İdarî bakımdan vilâyetten sonra gelen yer. Kaza. Kaymakamlık.
  • İLEL

    (İllet. C.) İlletler. Esaslar. Temeller. Sebebler. * Sakatlıklar. Hastalıklar.
  • İLEL Ü EMRAZ

    Hastalıklar ve sakatlıklar.
  • İLE-L-AN

    Şimdiye kadar, bu âna kadar.
  • İLE-L-EBED

    Ebede kadar. Nihayetsiz.
  • İLEL-İ MUHTELİFE

    Türlü illetler ve sebepler, çeşitli hastalıklar.
  • İLEL-İ MÜSTEVLİYE

    Tıb: Salgın hastalıklar.
  • İLEL-İ MÜTESELSİLE

    Zincir gibi birbirine bağlı olup devam eden sebepler, illetler.
  • İLEL-İ SÂRİYE

    Tıb: Bulaşıcı hastalıklar. Sâri illetler.
  • İ'LEM

    ( $ masdarından emirdir.) "Bil!" mânasına gelir.
  • İLEYH

    Ona. (Erkek olan tek kimse için)
  • İLEYHA

    Ona. (Kadın olan tek kimse için)
  • İLEYHİM

    Onlara. (Erkek olan çok kişi için söylenir.)
  • İLEYHİMA

    Onlara. (Erkek olan iki kişi için söylenir)
  • İLEYHİNNE

    Onlara. (Kadın olan çok kişi için söylenir.)
  • İLGA

    Kaldırmak. Hükümsüz bırakmak. Lağvetmek. Bâtıl eylemek.
  • İLGAZ

    (Lugaz. dan) Sözde maksadı gizleme.
  • İLH

    İlâ âhir sözünün kısaltılmışı.
  • İLHA'

    Boş şeylerle meşgul etmek. Gaflet.
  • İLHAB

    Tutuşturma, alevlendirme. * İltihaplandırma, şişirip kızartma.
  • İLHAD

    Zulüm yapma, eziyet etme.
  • İLHAD

    Dinden çıkmak. Dinsizlik. Dinden dönmek. Allahın varlığına, birliğine inanmamak. İmânsızlık.
  • İLHAF

    İstemekle ısrar etme, zorlama.
  • İLHAH

    Zorlamak. Israr etmek. Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek.
  • İLHAHAT

    (İlhah. C.) Direnmeler, zorlamalar.
  • İLHAK

    İlâve etmek, eklemek. Katmak.
  • İLHAM

    Söverek ve hakaret ederek onur kırma.
  • İLHAM

    Allah tarafından kalbe gelen mâna.(İlhamın ekserisi vasıtasız olarak kalbe gelir. İlhamın en cüz'îsi ve basiti hayvanat ilhamıdır. Sonra avâm-ı nâsın ilhamatıdır. Sonra melâikenin ilhamatıdır, sonra evliya ilhamatıdır, sonra melâike-i izam ilhamatıdır... S.) (Bak: Vahiy)(İlham, aslında bir şeyi bir defada yutmak mânasına "lehm" den if'al olup, lahzada yutturmak mânasınadır. E.T.)
  • İLHAMAT

    İlhamlar. Allah tarafından kalbe gelen mânalar.
  • İLHAMÎ

    İlham ile elde edilen ve nâil olunan. İlham ile alâkalı. * Erkek adı.
  • İLHAN

    Tar: Cengizlilerin İran kolunun Hülâgu hanedanının hükümdarlarına verilen ünvan.
  • İLHANÎ

    İlhanlık. İlhanla alâkalı. İlhanın idare ettiği devlet şekli, imparatorluk. Bu idareye bağlı memleketler. İlhan olma hâli.