Tamamlamak. Bitirmek. İkmal etmek. Tekmil etmek(...Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar; ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmâm ettikten sonra; yine onları gönderen Hâlik-ı Zülcelâline dönecekler ve Mevlâ-yı Kerimlerine kavuşacaklar!... M.)
İTMİNAN
Emniyet içinde olmak. İnanmak. Mutlak olarak bilmek. Kararlılık.
İTMİNAN-I KALB
Kalbden ve gönülden inanma.
İTMİNANKÂRANE
f. İtminan göstermek suretiyle.
İTNAB
(Bak: Itnab)
İTNAN
(Çocuk) hastalıkdan dolayı gelişememe.
İTRA'
Doldurma.
İTRAB
Toprak serpme. Topraklama.
İTRAK
Bırakma, vazgeçme, terkettirme.
İTRAZ
Kurutma veya kurutulma.
İTTİAD
Randevu verme.
İTTİAS
Öldürme, helâk etme.
İTTİAZ
(Va'z. dan) Nasihat ve öğüt dinleme.
İTTİBA'
Tabi' olma. Arkasından gitme. İtaat etme. Tebaiyyet ve imtisal etme.(Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzun reçetesi: İttiba-ı Kur'andır! M.)(Muhabbetullah, Sünnet-i Seniyyenin ittibaını istilzam edip intac ediyor. Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeyi takdir etmeyip, bid'alara giriyor! L.)(Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa, Habibullah'a ittiba' edilecek. İttiba' edilmezse, netice veriyor ki, Allah'a muhabbetiniz yoktur! L.)
İTTİBAEN
Tâbi olarak, ittiba ederek, uyarak.
İTTİCAH
Bir cihete gitmek, yönelmek. Teveccüh etmek.
İTTİCAR
Ticaret yapma. * İlâç kullanma.İTTİFAK : Beraber hareket için sözleşmek. İttihad ve muvafakat etmek. Söz birliği etmek. Anlaşmak. (Bak: İhtilaf, Ehakk)(İttifak hüdâdadır, hevâda ve heveste değil.)
(İttifakiyye) Birleşmeye, sözleşmeye, ittifaka veya uyuşmaya ait. Tesadüfle, rastgele.
İTTİFAKİYYAT
Tesadüfle olan şeyler.
İTTİFAKPEZİR
f. İttifak ve ittihad kabul eden.
İTTİHAB
(Hibe. den) Karşılıksız olarak verilen bir bağışı kabul etme.
İTTİHAD
Birleşmek. Birlik üzere âmil olmak. Birlik. Aynı fikirde olmak. (Bak: İhtilaf)
İTTİHAD VE TERAKKİ
1918 tarihine kadar devam eden ve Osmanlı Devletinin son zamanlarında mühim rol oynamış bir siyasî parti. (Bak: Tanzimat)
İTTİHAD-I ÂRÂ
Rey ve fikir birliği.
İTTİHAD-I İSLÂM
İslâm birliği. (Azametli bahtsız bir kıt'anın, şanlı tâli'siz bir devletin, değerli sâhibsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslâmdır. M.)İttihad-ı İslâmın varlığı ve devamı için:1- İslâm milliyetini esas alıp, menfi unsuriyet fikrini bırakmak.2- İslâm dünyasındaki dini cemaatler, gayede ve dinî esaslarda ittifak edip teferruat meseleleri medar-ı niza etmemek.3- İslâm devletleri arasında meşveret-i şer'iyeyi yapmak.Bunlar en ehemmiyetli sebeplerinden üç tanesidir.
İTTİHAD-I MENAFİ'
Menfaatlerin bir ve ortak oluşu. İş birliği.
İTTİHAD-I MUHAMMEDÎ CEMİYETİ
Süheyl Paşa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa, Derviş Vahdeti ve arkadaşları tarafından İstanbul'da 5 nisan 1909 tarihinde kurulan bir cemiyettir.
İTTİHAD-I UMUMÎ
Umumi ittihad. Bütün insanların birleşmesi.
İTTİHAM
Suç altında bulunmak. Suçlamak. Töhmet altında olmak. Suçlandırmak. (İtham yerine de kullanılır)
İTTİHAZ
Edinmek. Kabullenmek. "Öyle" diye bakmak. Kabul etmek.
İTTİKA
Sakınmak. Çekinmek. Günahlardan ve bütün kötülüklerden kendini çekmek. Takvâ ile amel etmek. (Bak: Amel-i salih)
İTTİKÂ'
Dayanmak. Yaslanmak. * Oturmak.
İTTİKÂL
Allah'a tevekkül etme, güvenme, dayanma.
İTTİKAN
Muhkem yapılmak. Esaslı ve şüphesiz yakından bilmek.
İTTİKAR
Vakar, gurur ve büyüklük gelme.
İTTİRA'
Dolma, nemalanma. * Solma.
İTTİRAD
(Bak: Ittırad)
İTTİSA
Bollaşmak. Genişlik kazanmak. Genişlemek. Vüs'at.
İTTİSAF
Vasıflanmak. Muttasıf olmak. Sıfat sahibi olmak. Bir hâl takınmak.
İTTİSAFKÂRANE
f. Vasıfları belli olur surette. Bir hal takınarak.
İTTİSAH
Paslanma, kirlenme.
İTTİSAK
Dizilmek. Bir nizam dahilinde sıralanmak. * Beraber olmak. * Tamam olmak. Toplanmak.
İTTİSAL
Ulaşmak. Bitişmek. * Birbirine dokunmak. Yakınlık. Bağlılık. Kavuşmak.
İTTİSAM
(Vesm. den) Damga ve nişan vurma. * Dağlama, süsleme.
İTTİTAN
Bir memlekette veya bir şehirde yerleşme. Vatan edinme.
İTTİZA'
Alçak gönüllülük, tevazu, mütevazilik. * Devenin, boynuna basarak üstüne binebilmek için, başını aşağı eğme.