İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İTMAM

    Tamamlamak. Bitirmek. İkmal etmek. Tekmil etmek(...Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar; ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmâm ettikten sonra; yine onları gönderen Hâlik-ı Zülcelâline dönecekler ve Mevlâ-yı Kerimlerine kavuşacaklar!... M.)
  • İTMİNAN

    Emniyet içinde olmak. İnanmak. Mutlak olarak bilmek. Kararlılık.
  • İTMİNAN-I KALB

    Kalbden ve gönülden inanma.
  • İTMİNANKÂRANE

    f. İtminan göstermek suretiyle.
  • İTNAB

    (Bak: Itnab)
  • İTNAN

    (Çocuk) hastalıkdan dolayı gelişememe.
  • İTRA'

    Doldurma.
  • İTRAB

    Toprak serpme. Topraklama.
  • İTRAK

    Bırakma, vazgeçme, terkettirme.
  • İTRAZ

    Kurutma veya kurutulma.
  • İTTİAD

    Randevu verme.
  • İTTİAS

    Öldürme, helâk etme.
  • İTTİAZ

    (Va'z. dan) Nasihat ve öğüt dinleme.
  • İTTİBA'

    Tabi' olma. Arkasından gitme. İtaat etme. Tebaiyyet ve imtisal etme.(Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzun reçetesi: İttiba-ı Kur'andır! M.)(Muhabbetullah, Sünnet-i Seniyyenin ittibaını istilzam edip intac ediyor. Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeyi takdir etmeyip, bid'alara giriyor! L.)(Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa, Habibullah'a ittiba' edilecek. İttiba' edilmezse, netice veriyor ki, Allah'a muhabbetiniz yoktur! L.)
  • İTTİBAEN

    Tâbi olarak, ittiba ederek, uyarak.
  • İTTİCAH

    Bir cihete gitmek, yönelmek. Teveccüh etmek.
  • İTTİCAR

    Ticaret yapma. * İlâç kullanma.İTTİFAK : Beraber hareket için sözleşmek. İttihad ve muvafakat etmek. Söz birliği etmek. Anlaşmak. (Bak: İhtilaf, Ehakk)(İttifak hüdâdadır, hevâda ve heveste değil.)
  • İTTİFAKA

    Rast gelme.
  • İTTİFAKAN

    Birleşerek, anlaşarak.
  • İTTİFAKAT

    (İttifak. C.) İttifaklar, sözleşmeler, ittihadlar.
  • İTTİFAKÎ

    (İttifakiyye) Birleşmeye, sözleşmeye, ittifaka veya uyuşmaya ait. Tesadüfle, rastgele.
  • İTTİFAKİYYAT

    Tesadüfle olan şeyler.
  • İTTİFAKPEZİR

    f. İttifak ve ittihad kabul eden.
  • İTTİHAB

    (Hibe. den) Karşılıksız olarak verilen bir bağışı kabul etme.
  • İTTİHAD

    Birleşmek. Birlik üzere âmil olmak. Birlik. Aynı fikirde olmak. (Bak: İhtilaf)
  • İTTİHAD VE TERAKKİ

    1918 tarihine kadar devam eden ve Osmanlı Devletinin son zamanlarında mühim rol oynamış bir siyasî parti. (Bak: Tanzimat)
  • İTTİHAD-I ÂRÂ

    Rey ve fikir birliği.
  • İTTİHAD-I İSLÂM

    İslâm birliği. (Azametli bahtsız bir kıt'anın, şanlı tâli'siz bir devletin, değerli sâhibsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslâmdır. M.)İttihad-ı İslâmın varlığı ve devamı için:1- İslâm milliyetini esas alıp, menfi unsuriyet fikrini bırakmak.2- İslâm dünyasındaki dini cemaatler, gayede ve dinî esaslarda ittifak edip teferruat meseleleri medar-ı niza etmemek.3- İslâm devletleri arasında meşveret-i şer'iyeyi yapmak.Bunlar en ehemmiyetli sebeplerinden üç tanesidir.
  • İTTİHAD-I MENAFİ'

    Menfaatlerin bir ve ortak oluşu. İş birliği.
  • İTTİHAD-I MUHAMMEDÎ CEMİYETİ

    Süheyl Paşa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa, Derviş Vahdeti ve arkadaşları tarafından İstanbul'da 5 nisan 1909 tarihinde kurulan bir cemiyettir.
  • İTTİHAD-I UMUMÎ

    Umumi ittihad. Bütün insanların birleşmesi.
  • İTTİHAM

    Suç altında bulunmak. Suçlamak. Töhmet altında olmak. Suçlandırmak. (İtham yerine de kullanılır)
  • İTTİHAZ

    Edinmek. Kabullenmek. "Öyle" diye bakmak. Kabul etmek.
  • İTTİKA

    Sakınmak. Çekinmek. Günahlardan ve bütün kötülüklerden kendini çekmek. Takvâ ile amel etmek. (Bak: Amel-i salih)
  • İTTİKÂ'

    Dayanmak. Yaslanmak. * Oturmak.
  • İTTİKÂL

    Allah'a tevekkül etme, güvenme, dayanma.
  • İTTİKAN

    Muhkem yapılmak. Esaslı ve şüphesiz yakından bilmek.
  • İTTİKAR

    Vakar, gurur ve büyüklük gelme.
  • İTTİRA'

    Dolma, nemalanma. * Solma.
  • İTTİRAD

    (Bak: Ittırad)
  • İTTİSA

    Bollaşmak. Genişlik kazanmak. Genişlemek. Vüs'at.
  • İTTİSAF

    Vasıflanmak. Muttasıf olmak. Sıfat sahibi olmak. Bir hâl takınmak.
  • İTTİSAFKÂRANE

    f. Vasıfları belli olur surette. Bir hal takınarak.
  • İTTİSAH

    Paslanma, kirlenme.
  • İTTİSAK

    Dizilmek. Bir nizam dahilinde sıralanmak. * Beraber olmak. * Tamam olmak. Toplanmak.
  • İTTİSAL

    Ulaşmak. Bitişmek. * Birbirine dokunmak. Yakınlık. Bağlılık. Kavuşmak.
  • İTTİSAM

    (Vesm. den) Damga ve nişan vurma. * Dağlama, süsleme.
  • İTTİTAN

    Bir memlekette veya bir şehirde yerleşme. Vatan edinme.
  • İTTİZA'

    Alçak gönüllülük, tevazu, mütevazilik. * Devenin, boynuna basarak üstüne binebilmek için, başını aşağı eğme.
  • İTTİZAH

    Vazıh olmak. Açık olmak. Aşikâr olmak.