M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MUKAZZEZ

    Heyeti hafif olan kimse.
  • MUKBİL

    Mübârek. İkbali kutlu, mutlu. Mes'ud. Bahtiyar.
  • MUKBİLAN

    (Mukbil. C.) (Kabl. den) Mutlular, bahtiyarlar, mes'ud kimseler.
  • MUKBİLÎN

    (Mukbil. C.) (Kabl. den) Bahtiyarlar, mutlular, mes'udlar.
  • MUKDİM

    İşine düşkün, gayret ve fedakârlıkla çalışan. Cüretli ve cesaretli olan.
  • MUKDİMÂNE

    f. Gayret ve dikkatle.
  • MUKES'AL

    İyi yonulmamış ok.
  • MUKHEM

    Cümle arasındaki lüzumsuz ve fazla kelime.
  • MU'KIB

    Ökçeli ayakkabı.
  • MÛKID

    Ateş yakan.
  • MUKILL

    Malı az olan. Fakir.
  • MUKILLÎN

    Fakirler. Muhtaç olanlar.
  • MÛKIN

    Şüphesiz ve kat'i olarak bilen.
  • MÛKINÛN

    Yakîn sahibi olanlar. Şüphesiz ve tereddüdsüz olarak imanî ve Kur'anî hakikatlara vâkıf olanlar. (Bak: Yakin)
  • MU'KIR

    Malı mülkü çok olan kimse.
  • MÛKIR

    Yemişinin çokluğundan dolayı dalları sarkmış olan ağaç.
  • MUKIRR

    (Karâr. dan) Doğruyu ve gerçek olanı söyliyen. Kabahat veya ayıbını gizlemeden söyliyen. * Fık: Birinin, kendisinde hakkı olduğunu haber veren kimse.
  • MÛKIZ

    (Yakaza. dan) Uyandıran, ikaz eden. * Gaflet ve dalgınlıktan kurtaran.
  • MUKİBB

    Lüzumlu olan, icab eden.
  • MUKÎL

    Hataları, yanlışları afveden.
  • MUKÎM

    İkamet eden. Ayakta duran. * Okuyan. * Bir memlekette devamlı duran. * Fık: Vatanında veya vatanı sayılan bir yerde onbeş günden fazla kalan kimse. (18 saatlik uzağa gidene "Misâfir" denir.) * Esmâ-i İlâhiyyeden olup "Her şeyi ayakta tutan, devam ettiren ve kayyumiyet sırrıyla bir an bile hiç bir şeyden alâkasız olmayan" meâlindedir.
  • MUKÎM-ÜS SÜNNET

    Hz. Muhammed'in (A.S.M.) Tevrat ve Zebur'daki ismi, sünnet ikame eden.
  • MUKÎT

    Muhafaza eden. Hâfız. Amelleri zâyi' etmeyip koruyan. Gizliyi bilen. Gıda ve rızık veren.
  • MUKKA

    (C: Mükâyâ-Mükâki) Hicaz diyarında yaşıyan bir cins beyaz kuş.
  • MUKLE

    (C: Mukul) Gözün karası. Göz bebeği. * Göz. * Su taksimi için kullanılan taş.
  • MUKMAH

    Başını kaldırıp gözünü bir yere dikip duran kişi.
  • MUKMEHUN

    Elleri boyunlarına bağlı veya boyunlarından zincir takılı olarak azab çekenler. * Başı yukarı kalkmış, gözleri bir yere dikilmiş ve etrafa bakamayan somurtmuş kimseler.
  • MUKMİR(E)

    (Kamer. den) Mehtaplı. Ay ışığıyla aydınlanmış.
  • MUKNİ'

    İkna eden. Kanaat veren. Kâfi derecede izah ve isbât eden. * Başını kaldırıp gözünü önüne dikip duran.
  • MUKNİA

    Kurbağa yavrusunun, yumurtadan çıktığı ilk hâli.
  • MUKRAZ

    (Karz. dan) Ödünç verilmiş, borç verilmiş. İkrâz olunmuş.
  • MUKREM

    Bir kavmin ulusu, seyyidi.
  • MUKRİ'

    Kur'an-ı Kerimi kaidelerine uygun okuyan.
  • MUKRİB (MUKREB)

    Nöbete tutulmuş at.
  • MUKRİF

    Babası köle, anası hürre olan kimse. * Anası arabi, babası arabi olmayan deve.
  • MUKRİN

    Birlikte. Berâber.
  • MUKRİZ

    (Karz. dan) Ödünç veren. Borçla emânet para ve sâir şeyler veren.
  • MUKSA

    Uzaklaştırılmış. Uzak kalınmış.
  • MUKSEM

    (Kasem. den) Yemin edilmiş, kasem edilmiş.
  • MUKSİM

    (Kasem. den) Yemin edilecek yer. * Yemin eden, kasem eden.
  • MUKSİT

    Adaletle iş gören. Haklı hareket eden. * Nefsine lâyık görmediği zararlı şeyi başkasına da münasib görmeyen.
  • MUKSİTÎN

    (Muksit. C.) Haklı iş görenler. Hakkı edâ edenler.
  • MUKŞA

    Kabuğu çıkarılmış. * Derisi soyulmuş.
  • MUKŞAİRR

    Ürperen.
  • MUKTASIR

    Kısa kesen, uzatmıyan.
  • MUKTATAF

    (C.: Muktatafât) (İktitaf. dan) Toplanmış, devşirilmiş. * Derleme, toplama. Derlenmiş.
  • MUKTATAFAT

    (Muktataf. C.) (İktitaf. dan) Derlemeler, toplamalar. Derlenmiş şeyler.
  • MUKTATIF

    (İktitaf. dan) Derleyen, toplayan.
  • MUKTEB

    (C: Mekâtib) Yazı talim eden kimse.
  • MUKTEBES

    İktibas olunmuş olan. Bir yerden alınan, bir kitab ve sâir yerden istifade ederek alınan.