M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MAARIZ (MEÂRİZ)

    (Muarraz. C.) Bir sözü söyleyip başka bir şey murad etme ve cem' olmak, toplamak itibariyle ma'razlar, ta'rizler, adem-i tasrihler, sarahatsizlikler.
  • MAARÎ

    İnsanın daima çıplak kalan organ veya azası.
  • MAARÎC

    (Mi'rac. C.) Merdivenler.
  • MAARİF

    Tahsil ile elde edilen ilim, malûmat, bilgi. * Meharet. Üstadlık. Hüner. * Marifetler. Mâruflar. Kültürler. * Çehrenin manzarada zâhir olan yerleri. * Bir memleketin okullarını ve tahsil ihtiyacını idâre ve te'mine çalışan bakanlık.
  • MAARİF-İ MÜTENEVVİA

    Çeşit çeşit bilgiler.
  • MAARİF-İ UMUMİYE NEZARETİ

    Maarif vekâleti. Milli Eğitim Bakanlığı.
  • MAARİF-MEND

    (C.: Maarifmendân) f. Bilgili, bilgi sahibi. Kültürlü.
  • MAARİF-MENDÂN

    (Maarifmend. C.) Bilgi sahibi kimseler, bilgililer.
  • MAARİF-PERVER

    f. Maarifin yayılıp intişar etmesine çalışan. Maârife ait şeyleri muhafaza eden.
  • MAARİK

    (Ma'rek ve Ma'reke. C.) Savaş meydanları, muharebe alanları. Harp sahaları.
  • MAARÎZ

    (Mi'raz. C.) Kapalı mânâlar. * Edb: Birden fazla mânası olan bir kelimenin, en uzak mânasını kasdetmeler.
  • MAARÎZ-ÜL KELÂM

    Kelâmda irad olunan kapalı mânâlar. Bir sözün asıl mânâsından başka mânâyı istemeler.
  • MAAS

    Ayağın siniri çekilip büzülmek. * Ayağın eğri olması.
  • MAASIR

    (Ma'sara. C.) Üzüm, susam gibi şeylerin sıkıldığı yerler.
  • MAASÎ

    (Ma'siyyet. C.) Günahlar. * İsyanlar.
  • MAAŞ

    Geçinilecek şey. Yaşayış. Aylık para.
  • MAAŞAT

    (Maâş. C.) Maaşlar. Memur, emekli, dul, yetim vs. gibi kimselere verilen aylıklar.
  • MAAŞEN

    Yaşayış bakımından.
  • MAAŞİR

    (Ma'şer. C.) (Bak: Ma'şer - İlticâ - Melce').
  • MAATIF

    (Ma'tıf ve Mı'taf. C.) Gözlenilecek veya bakılacak yerler.
  • MAATÎR

    (Mı'târ. C.) Devamlı güzel koku sürünenler.
  • MAA-T-TEESSÜF

    Yazık ki. Esefle. Teessüfle beraber.
  • MAAVİL

    (Mi'vel. C.) Taş, kaya parçalamakta kullanılan sivri kazmalar.
  • MAAVİN

    (Maunet. C.) Yardımlar, muâvenetler. * Yol yiyecekleri. Azıklar.
  • MAAYİB

    Ayıplar. Lekeler. Kusurlar.
  • MAAYİR

    Ayıplanmış.
  • MAAYİŞ

    (Maişet. C.) Geçinmek için gerekli şeyler.
  • MAAZ

    Şiddetle gadap etmek, çok fazlasıyla hiddetlenmek. * Bir nesne güç gelmek, zor gelmek.
  • MAAZ

    Sığınacak yer. Penah.
  • MAAZALİK

    Şu var ki. Bununla berâber.
  • MAAZALLAH

    Allaha sığındık. Allah korusun.
  • MAAZIM

    (Mu'zam. C.) Bir şeyde en büyük kısımlar.
  • MAAZİR

    (Bak: Meâzir)
  • MAAZİYADETİN

    Fazlasıyla, ziyadesiyle, çok miktarda, bol bol.
  • MA-BA'D

    Sonra. Gelecekteki.
  • MA-BA'DETTABİA

    (Mâba'de-t tabia) Metafizik. Beş duygu ile bilinmeyen varlıklar hakkında fikrî araştırma yapan felsefe kolu. Bu felsefe ile alâkalı olan.
  • MABA'Dİ

    (Mâbadi) Sonrası. Bundan sonrası.
  • MABAKİ

    Geri kalan, kalan, artan.
  • MA'BED

    (Mâbet) (İsm-i mekân) İbadet edilen yer. (Mescid, câmi gibi)
  • MA'BED-İ FERSUDE

    f. Eskimiş, yıpranmış mâbed.
  • MA-BEKA

    Arta kalan, bâkiye, geri kalan.
  • MA'BER

    (C.: Maâbir) (Ubur. dan) Geçit, kemer, köprü. * Geçilecek yer.
  • MABEYN

    Ara. Aradaki şey. İki şeyin arası. * Haremle selâmlık arasındaki oda. * Padişah yakınlarının bulunduğu oda.
  • MABGUZ

    (Bugz. dan) Nefret ve buğzedilmiş. Sevilmemiş.
  • MA-BİHİ-L-HAYAT

    Yaşamaya sebep olan, hayata vesile olan.
  • MA-BİHİ-L-İFTİHAR

    Kendi ile ve onunla iftihar edilecek şey.
  • MA-BİHİ-L-İMTİYAZ

    Kendisi ile imtiyaz kazanılan şey.
  • MA-BİHİ-L-İSTİHKAK

    Hak etme sebebi.
  • MA-BİHİ-L-İ'TİMAD

    İtimada vesile ve sebep olan şey.
  • MABSARA

    Bedihî ve zâhir olan hususlar. Açık ve meydanda olan hususlar.