Kederli, gamlı olma. * Hava bulutlu ve kapalı olma.
MAGMUR
Şöhretsiz. Adı sanı silinmiş olan. * Harap. Yıkık.
MAGMURİYET
Mağmurluk, viranlık, haraplık. * Adı sanı kaybolmuş.
MAGMUZ
Kabâhatli, suçlu.
MAGN
(C: Megân) Menzil.
MAGNA
Durmak.
MAGNATIS
Mıknatıs.
MAGNEM
(C.: Maganim) Ganimet. Harpte düşmandan ele geçirilen mal.
MAGNETİK
yun. (Manyetik) Mıknatıs gibi çekici kuvveti olan.
MAGRE
(C: Migrât) Aşı dedikleri kırmızı balçık.
MAGREFE
Geniş yer.
MAGREM
Bir şeye çok düşkün, haris kimse. Tutkun. Aşık. * Borçlu. * Zarar, ziyan. * Cürüm, cinayet.
MAGRES
Fidan bahçesi. Fidanlık.
MAGRİB
(Mağrib) Batı taraf. Garb. Güneşin battığı cihet. Akşam vakti. Afrikanın şimâl tarafı. Türkiye'ye nisbetle garbda bulunan Fas, Tunus, Cezayir ve İspanya tarafı.
MAGRUK
Gark olmuş. Suda batmış olan.
MAGRUKÎN
(Mağruk. C.) Suda Boğulanlar.
MAGRUR
(Mağrur) Gururlu. Boş bir şeye güvenen. Fâni ve faydasız şeylere güvenip kendini aldatan. Mütekebbir. Kibirli kimse. Müteazzım.
MAGRURANE
f. Gururlanarak. Kendini beğenircesine. Kibirlenerek. Güvenilmesi boş olan şeye güvenip kendini aldatırcasına. (Sen ey mağrur nefsim! Üzüm ağacına benzersin, fahirlenme; salkımları o ağaç kendi takmamış, başkası onları ona takmış. S.)
Gururluluk, kibirlilik. * Bir şeye itimad edip, güvenip aldanma. * Kibirlenme, gurulanma, övünme, tefahhur, tekebbür.
MAGRUS(E)
(Gars. dan) Toprağa dikilmiş.
MAGRUZ
Taze. Bayatlamamış ve bozulmamış.
MAGS
Bağırsak ağrısı.
MAGSEL
(C.: Magasil) (Gasl. den) Gusülhâne. Ölü yıkanan yer.
MAGSUB(E)
(Gasb. dan) Zorla ve cebren alınmış. Gasbolunmuş.
MAGSUL
Gaslolmuş. Yıkanmış. Gusletmiş.
MAGŞİ
(Gaşy. den) Baygın. Gaşyolmuş. Kendinden geçmiş.
MAGŞİYANE
f. Bayılmış gibi, baygıncasına.
MAGŞİYY
Aklı gitmiş hayran kimse.
MAGŞİYYEN
Bayılmış olarak, baygın bir halde.
MAGŞİYYÜN ALEYH
Bayılmış, baygın.
MAGŞUŞ
Katışık. Karışık. Saf olmayan.
MAGŞUŞE
Gümüş ve bakır karışığı akçe.
MAGŞUŞİYYET
Halis ve saf olmayış. Karışıklık.
MAGT
Çekmek.
MAGTUS
Su, gaz veya hava gibi şeylerin içine batırılmış.
MAGTUŞ
Karanlık yer.
MAGUSE
Medet gelmek, yardım gelmek.
MAGV
Kedi miyavlaması.
MAGZ
Beyin. * Öz. İç. Lüb. İlik. * Dimağ.
MAGZA
Maksad, gaye, meram, istek, arzu. * (C.: Magazi) Harb hikâyeleri. Muharebe ve gazaya ait hikayeler. * Savaş, muharebe, gaza, harb.
MAGZAB
Gazap edecek yer.
MAGZEBE
Hiddetlenme, öfkelenme, kızma. * Hiddet ve gazabı icâb ettiren şey.
MAGZUB
(Bak: Magdub)
MAH
(Meh) f. Senenin onikide birisi. Yirmisekiz, yirmidokuz, otuz veya otuzbir günlük zaman. * Gökteki ay. Kamer.
MAH
Mahveden. * Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) bazı kitablarda geçen bir ismidir. Nübüvvet ve risaletinin nuru, küfür karanlıklarını mahvettiğinden bu isim verilmiştir.
MAH BE MAH
Aydan aya.
MAHABİB
(Mahbub. C.) Sevilen ve muhabbet edilenler. Mahbublar.