Cenab-ı Hakk'ın âşikâr kuvvet ve kudreti ile bahçe, bağ, tarla ve bostan gibi yerlerde pişmiş gibi hazır gıda maddelerinin yetiştiği yer. Kudret mutbahı.
MATBAH-I ÂMİRE
Saray mutfağı.
MATBU'
Tab' olunmuş. basılmış, kitap veya gazete haline gelmiş. Basılıp matbaadan çıkmış olan.
MATBUAT
Tab' edilmiş neşriyat. Basılmış şeyler. (Kitap ve gazeteler gibi)
(Matbuh. C.) Kaynatılmış veya haşlanmış ilâçlar. * Pişirilmiş yemekler.
MATE
Öldü.
MATEAHHAR
(Mâ-teahhar) Sonra gelen. Sonradan gelen.
MA'TEBE
Kızgınlık ve hiddetle hitabetmek.
MATEKADDEM
(Mâtekaddem) Geçmiş zaman, mâzi. * Sâbık. Geçen şey. * Önceleri.
MÂTEM
Ağlama. Üzüntü veya kederden ağlayıp sızlama. Kederinden yas tutma.(...Bak! Öyle bir ziya-yı hakikat neşreder ki, eğer O'nun o nurâni daire-i hakikat-ı irşadından hariç bir surette kâinata baksan, elbette kâinatın şeklini bir matemhâne-i umumi hükmünde ve mevcudatı birbirine ecnebi, belki düşman ve câmidatı dehşetli cenâzeler ve bütün zevil-hayatı zevâl ve firakın sillesiyle ağlayan yetimler hükmünde görürsün. Şimdi bak; O'nun neşrettiği nur ile o matemhâne-i umumi şevk-i cezbe içinde bir zikirhâneye inkılâb etti. O ecnebi düşman mevcudat, birer dost ve kardeş şekline girdi. S.)
MÂTEMDÂR
f. Mâtemli, acılı, yaslı.
MÂTEMENGİZ
f. Mâtemi ve yası iktiza eden.
MÂTEMFEZÂ
f. Yası ve mâtemi ziyadeleştirip arttıran.
MÂTEMHANE
f. Ağlanılan, yas tutulan yer.
MÂTEMÎ
Yaslı, mâtemli, üzüntülü.
MÂTEMKÜNÂN
f. Yas tutup mâtem ederek.
MÂTEMZEDE
Mâtemli. Yaslı.
MATERYAL
Fr. Bir işin meydana çıkması için lâzım gelen şeyler.
MATERYALİST
Fr. Maddeci. Her şeyi madde ile kıymetlendiren. (Bak: Maddiyyun)
MATERYALİZM
Fr. Maneviyatı ve Allah'ı inkâr eden maddiyyunların mesleği.
MATFA
(İtfâ. dan) Söndürülmüş.
MATH
El ile vurmak. * Yalamak. * Birbiri ardınca sulamak.
Güneş veya yıldızların doğdukları yer, ufuktan çıktıkları yer. * Yıldız veya güneşin zuhur etmesi. * Edb: Kaside ve gazelin kafiyeli olan ilk beyti. (Bak: Musarra')