M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MATNEB

    (C: Metânib) Omuz. * Omuzla boyun arası.
  • MATRAH

    (C: Matârih) (Tarh. dan) Mahal, yer. * Tarh olunacak şey, tarh edilecek nesne. * Bir şey atılan yer.
  • MATRAN

    Taç giymiş piskopos.
  • MATRED(E)

    Irak eden, uzaklaştıran.
  • MATRİS

    Fr. Dizilmiş harflerin hususi bir mukavva üzerine alınan kalıbı. * Dizme makinelerinde harf kalıbı.
  • MATRUD

    Kovulmuş. Tardedilmiş. Uzaklaştırılmış olan.
  • MATRUDÎN

    Kovulmuş olanlar. Kovulmuşlar.
  • MATRUH

    Tarh edilmiş, çıkarılmış. * Belirtilmiş, konulmuş (vergi) * Temeli atılmış (Binâ).
  • MATRUK

    Gevşek ve uyuşuk adam. * Kuruduktan sonra yine yağmurla tazelenmiş.
  • MATRUŞ

    Traş olmuş. Sakalsız. * Sağır kimse.
  • MATT

    Çekmek.
  • MATTA

    İncil kitaplarından birisinin adı. Tahrif edilmiş dört yüz muhtelif İncil içinden seçilen biri. (Bak: Havari)
  • MATTAL

    (Mattâle) Devamlı olarak borcunu ileri atıp geciktiren.
  • MATTE

    Vesile, sebep.
  • MA'TUF

    Ait ve râci' olan. * Bir tarafa meyletmiş. Mâil olan. * İsnadedilen. Yöneltilmiş.
  • MA'TUFUN ALEYH

    f. Bir rabt edatı ile kendisine bağlı olan kelime (Bak: Harf-i atıf)
  • MA'TUH(E)

    (Ateh. den) Bunamış, bunak. * Sakat, kötürüm. Amelmânde.
  • MA'TUHANE

    Bunakçasına, bunamışçasına.
  • MA'TUK(A)

    (C.: Maâtik) (Atâk. dan) Azat olunmuş. Azatlı.
  • MAT'UM

    (C.: Mat'umat) Yenecek yemek. Taam.
  • MAT'UMAT

    (Taam. dan) Yemekler. Taamlar. Yenecek şeyler.("Hem hiç mümkün müdür ki: Fâtır-ı Kerim, Halik-ı Rahim, küçük midenin cüz'i arzusunu ve muvakkat bir beka için lisan-ı hal ile duasını hadsiz enva-ı mat'umat-ı lezizenin icadiyle kabul etsin de, umum nev-i beşerin pek büyük bir ihtiyâc-ı fıtriden gelen pek şiddetli bir arzusunu ve külli ve daimi ve haklı ve hakikatlı, kalli, halli bekaya dâir gayet kuvvetli duâsını kabul etmesin? Hâşâ.. yüzbin defa hâşâ.." L.)
  • MAT'UN

    (Tâun. dan) Belâya tutulmuş. Musibet ve tâuna giriftar olmuş. * (Ta'n. dan) Ayıplanmış.
  • MAT'UNEN

    Vebâya tutularak.
  • MATURİDÎ

    Mâturidi Mezhebi ve bu mezhebden olan. Semerkand şehrinin Mâturid köyünden olan Ebu Mansur-u Mâturidi'yi (Hicri: 280-332) itikadda imam olarak kabul edenler. Amelde Hanefi Mezhebinden olanlar, itikadda Maturidi mezhebindendir. Çünkü bu Zât, Ehl-i Sünnet itikadına muhalif görüşleri, eserleri ile reddederek ıslâh etmiştir.
  • MA'TUT

    Mağlup, yenilmiş.
  • MATV

    Çekmek.
  • MATVÎ

    Bükülü, dürülmüş, kıvrılmış şey.
  • MATVİYY

    Dürülmüş nesne.
  • MATVİYYÂT

    Dürülmüş ve bükülmüş olanlar. Kitap sahifeleri gibi toplanmış olanlar.
  • MATVİYYEN

    Sarılı olduğu halde. Dürülerek. Kıvrılarak.
  • MAUK

    şer, yaramaz.
  • MAUL

    Üstün gelinmiş.
  • MA-UL HAYAT

    Mc: Haysiyyet. Şeref, yüz suyu. * Hayat suyu. (Bak: Ab-ı hayat.)
  • MA-UL VERD

    Gül suyu.
  • MAUN

    Eve lâzım şeyler. Ev eşyası. * Malın zekâtı. * Ufak tefek ihtiyaçlar. * Nefaseti sebebi ile (nefsin çok hoşuna gittiğinden) kimseye verilmek istenmeyen şey.
  • MAUN

    Yardım, imdat. * Taat. İnkiyad. İtaat.
  • MÂUN SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 107. Suresidir. "Eraeyte Suresi" de denir.
  • MAUNE

    Mavna. Yük taşıyan büyük kayık.
  • MAUNET

    Yardım. İmdat. * Azık. Yol yiyeceği. * Cenab-ı Hakk'ın salih kullarına olan imdadı, inayeti. * Huk: Masarif.
  • MÂ-ÜL BAHR

    Deniz suyu.
  • MÂ-ÜL HAYAT

    Hayat suyu. (Bak: Ab-ı hayat)
  • MA'V

    Olmuş taze hurma. * Ses, avaz.
  • MA-VAKAA

    Vaki' olan. Hâdise. Sergüzeşt.
  • MA-VEKA'

    (Mâ-Vaka') Vâki olan, olup biten.
  • MA'VEL

    Ağıt edecek yer.
  • MA-VERA

    Bir şeyin gerisinde, arkasında veya ötesinde bulunanlar.
  • MÂ-VERAÎ

    Öteye mensub ve âid. * Diğer âlemle alâkalı.
  • MAVERA-ÜN NEHR

    Ceyhun ırmağının doğusunda kalan ülkelere müslüman coğrafyacıların verdiği ad. Türklerin yaşadıkları bu ülkeler, Ceyhun ve Seyhun ırmaklarının havzalarını ihtiva ediyordu. * Dicle ile Fırat arası.
  • MAVİYE

    Billur taşı.
  • MAVNA

    Limanlarda, şamandıralara bağlı olarak yükleme ve boşaltma yapan gemilerden, kıyılara römorkör yedeğinde yük götürüp getiren tekne.