M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MENİN

    Toz. * Zayıf kişi. * Zayıf ip.
  • MENİŞ

    f. Tabiat, huy, mizac.
  • MENİYYE

    Ölüm, mevt. * Takdir olunmuş olan.
  • MENKA'

    Su toplanan çukur.
  • MENKAB (MENKABE)

    (C: Menâkıb) Dağ arasında olan yol. * Dar yol. * Güzel hareket ve fiil. * Delik açılacak yer.
  • MENKABE

    Meşhur kimselerin ahvâline dair hayat hikâyesi. Kıssa. Hikâye. Menkıbe.
  • MENKAL

    Nakledecek mekân.
  • MENKASE

    Eksiklik, noksanlık.
  • MENKEL

    Ayak bileziği. Süs olarak kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik.
  • MENKİB

    (C.: Menâkib) Omuzbaşı. Omuz ile kol kemiğinin birleştiği yer.
  • MENKU'

    (Menkua) Haşlanmış. Suda kaynatılmış.
  • MENKUB

    (Nekbet. den) Dert ve meşakkatlere mâruz kalmış olan. * Rütbe ve haysiyyetten düşmüş olan.
  • MENKUB

    (U, uzun okunur) Delinmiş. Oyulmuş.
  • MENKUHA

    Nikâhlı karı. Nikâhlanmış olan kadın.
  • MENKUL

    Nakledilen. Akli olmayıp mukaddes kitapla bildirilen. * Bir yerden başka yere taşınmış olan. Taşınabilen. * Anlatılan.
  • MENKULAT

    Nesilden nesile veya ağızdan ağıza yayılıp duyulan. Nakle dayanan bilgiler. Nakledilenler. (Bak: Mürtecel)
  • MENKUR

    İnkâr olunmuş.
  • MENKUR

    Delinmiş. Oyulmuş.
  • MENKUS

    (Naks. dan) Noksanlaştırılmış. Eksik olan.
  • MENKUS

    (Nüks. den) Tersine çevrilmiş. Baş aşağı edilmiş.
  • MENKUŞ

    (Nakş. dan) Nakşolunmuş. İşlenmiş. Nakış yapılmış. Boya ile süslenmiş.
  • MENKUŞE

    Nakşolunmuş, işlenmiş. * Kemik çıkmış olan baş yarığı.
  • MENKUT

    (Nokta. dan) Noktalanmış. Noktalı.
  • MENKUZ

    Nakzedilmiş. Bozulmuş. Hükümsüz bırakılmış.
  • MENMUL

    (Neml. den) Üzerine karınca üşüşmüş olan şey.
  • MENN

    Nimet vermek. İyilik etmek. * Minnet. * Rıza. * Esiri fidye almadan, ücretsiz salıvermek. * Kesmek. * Zayıf etmek. * Ettiği iyiliği başa kakmak. * İki batman ağırlık. * Kudret helvası.
  • MENNÂ'

    (Men'. den) Alıkoyan, mâni olan, yaptırmayan. * Önleyici, men'edici.
  • MENNAC

    Çok bahşiş veren. İhsan eden.
  • MENNAN

    İhsanı bol. Çok çok ihsan eden. En çok nimet veren. (Allah)
  • MENNANE

    Malı, mülkü, serveti için kendisiyle evlenilen kadın.
  • MENNÂ-UL HAYR

    Hayır ve iyiliğe mâni olan. Hayrı önleyen.
  • MENSAF

    (C: Menâsıf) Her şeyin yarısı.
  • MENSEA

    (C: Menâsi') Otu tez biten yer.
  • MENSEC

    (Nesc. den) Bez, çulha vs. dokunan yer. Örücü işyeri. Trikotaj atelyesi.
  • MENSEK

    (C.: Menâsik) İbâdet yeri. İbâdetgâh. * İbâdet yapma usulü. * Kurban kesecek yer.
  • MENSIB

    (C: Menâsıb) Demir sayacak. * Asıl. * Mertebe, derece.
  • MENSÎ

    (Mensiyye) (Nisyan. dan) Unutulmuş, hatırdan çıkmış.
  • MENSİC (MENSEC)

    (C: Menâsic) Bez dokuyacak yer. * Boyun ile kürek arası.
  • MENSİK (MENSEK)

    (C: Menâsik) İbadet edecek yer. * Kurban kesilecek yer. * Kesilmiş kurban.
  • MENSİM

    (C.: Menâsim) Alâmet, işaret, nişân, iz, eser. * Yol, tarik. * Deve tırnağı.
  • MENSİYAT

    (Mensi. C.) Hatırdan çıkıp unutulmuş şeyler.
  • MENSİYET

    Unutulma, hatırdan çıkma.
  • MENSİYY

    Unutma yeri. * Hiç bahsedilmeyen terkedilmiş nesne.
  • MENSUB

    Bir şeye veya kimseye nisbeti olan, alâkası bulunan. Bir şeyle ilgili olan.
  • MENSUB

    (Bak: Mansub)
  • MENSUBÂT

    (Mensub. C.) Bir yere mensub olanlar. Bir yerin adamları.
  • MENSUBÎN

    (Mensub. C.) Mensublar. Mensub ve alâkadar olanlar. Bir daire veya yerin adamları.
  • MENSUBİYYET

    Mensubluluk, ilgili, bağlı oluş. Alâkalı bulunuş.
  • MENSUC

    (Nesc. den) Dokunmuş, dokunulmuş, dokunulan. Örülmüş. İşlenmiş.
  • MENSUCÂT

    Bez veya kumaş gibi dokumak suretiyle yapılan tezgâh veya fabrika mahsulü mallar.