Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük. * Dalgınlık. Kara sevdâ. * Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.(... Merak, hastalığı ziyade ettiği gibi hikmet-i İlâhiyeyi ittiham ve rahmet-i İlâhiyeyi tenkid ve Hâlik-ı Rahiminden şekva hükmünde olduğu için aksi maksadiyle tokad yer, hastalığı ziyadeleşir. L.)
MERAK
Etsuyu. * Çorba.
MERAKÂVER
f. Merak verici. Düşündürücü. Meraklandırcı.
MERAK-ÂVER
Merak verici. Merak veren.
MERAKIM
(Mirkam. C.) Kalemler. Yazma işinde kullanılan âletler.
MERAKÎ
Vesvese ve kuruntu içinde bulunan kimse. * (Mirkat. C.) Merdivenler, basamaklar.
MERAKİB
(Merâkibe) (Araba, at, kayık, vapur gibi) binecek vasıtalar. Merkebler.
MERAKİB-İ BAHRİYE
Vapur, gemi, tekne, kayık vs. gibi deniz nakil vâsıtaları.
MERAKİB-İ BERRİYE
Araba, otomobil, kamyon, at vs. gibi kara nakil vasıtaları.