M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MENSUCÂT-I HARİRİYYE

    İpek dokumalar.
  • MENSUH

    (Nesh. den) Hükmü kaldırılmış. Nesholunmuş. Hükümsüz bırakılmış.
  • MENSUK

    (Nesk. den) Düzgün olarak dizilmiş olan.
  • MENSUR

    (Nesr. den) Dağılmış. Saçılmış. * Gece vaktinde güzel kokan bir çiçek. * Edb: Manzum olmayan nesir halindeki yazı. Bunun mânaca çok güzel ve şiir gibi ahenkli yazılmış olanına "mensur şiir" denir.
  • MENSUR

    (Nasr. dan) Yardım görmüş. * Muzaffer. Zafer bulmuş. * Cenab-ı Hak tarafından her işinde nusrete mazhar olduğundan Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bir ismi de Mensur'dur.
  • MENSUS

    (Bak: Mansus)
  • MENŞAR

    Yayıp dağıtacak yer. * Öldükten sonra dirilecek yer.
  • MENŞAT

    (C: Menâşıt) Neşat, sürur, neşe.
  • MENŞE'

    (Neş'et. den) Esas. Kök. Bir şeyin çıktığı, neş'et ettiği yer. Beslenip yetişilen yer.
  • MENŞED

    İsteme, talebetme.
  • MENŞELE

    Küçük parmağın yüzük takılan yeri.
  • MENŞER

    Neşredilip dağıtılan yer.
  • MENŞUD

    Matlup, istenen şey.
  • MENŞUR

    (Neşr. den) Neşrolunmuş. Dağıtılmış. Yayılmış. Herkese ilân edilmiş. * İşleri dağınık. Perişan. * Sultanın emri, mühürsüz mektubu, fermanı. * Bayrak. * Mat: Alt ve üst tabanları birbirine müsavi ve müvâzi (eşit ve paralel), kenarları da müsâvi ve müvâzi olup yüzleri birbirine benzeyen şekil. Prizma.
  • MENŞUR-U MUKADDES

    Mukaddes ferman. (Kelime-i şehadet kastedilmektedir)
  • MENTEC

    Doğuracak vakit.
  • MENUAT

    Men'etmeler. Yasaklar.
  • ME'NUB

    (Bak: İhcâc)
  • MENUC

    Sütü diğer develerden sonra çekilen deve.
  • ME'NUF

    Burunda hastalığı olup koku alamayan.
  • MENUN

    (Menn. den) Kesmek. * Vakit, zaman, ömür ve sâireyi kesen mânâsınadır.
  • ME'NUS

    Alışılmış. Alışık. Ünsiyet edilmiş. * Beğenilmiş. Mergub.
  • ME'NUSE

    Ateş.
  • ME'NUSİYET

    Alışılmış olma. Alışılma. Ünsiyet edilmiş olma.
  • MEN'UŞ

    Hayır ile yâdedilen ölü. * Yukarı kaldırılmış. * Fakir olduktan sonra sevindirilmiş. * Tabuta konulmuş.
  • MENUT

    Asılı, muallâk. * Bağlı. Mütevakkıf. Merbut. Vâbeste. * Bir milletten olmayıp sonradan o millete dahil olmuş olan.
  • ME'NUT

    Hased olunmuş kişi, mahsud.
  • MEN'UT

    Medhedilmiş. İyiliği, güzelliği söylenilmiş olan.
  • MENVÎ

    Kasdedilen. * Niyet. Maksad. Meram.
  • MENVÎ-İ ZAMİR

    İçindeki niyet ve maksat.
  • MENY

    Meniyi dışarı getirmek. * Takdir etmek. * Okumak. * Hükmetmek.
  • MENZAM

    (C: Menâzım) Çeşitli şeyleri bir yere dizmek.
  • MENZEHE

    Gezinti yeri.
  • MENZİL

    İnilen yer. Konulacak yer. * Yer. Dünya. Ev. * Mesafe.
  • MENZİLET

    Derece, pâye, rütbe, mertebe. Yükseklik derecesi. * Konak yeri, inecek yer. Hane, ev.
  • MENZİLGÂH

    f. Konak. Yer. Ev. Bir müddet durulan yer.
  • MENZİLHANE

    f. Konak yeri. Hayvan değiştirilen yer.
  • MENZİL-İ KAMER

    Koz: Ayın dünya etrafındaki mahreki. Bu mahrekte aynı noktaya tekrar gelmek için geçen zaman.
  • MENZİL-İ KÜLLÎ

    Mahrekin en son noktasına kadar olan mesâfe.
  • MENZİLNİŞİN

    f. Yerinde oturan.
  • MENZU'

    (Nez. den) Nez olunmuş, koparılmış.
  • MENZUF

    Susuzluktan dolayı dili kurumuş kimse. * Kan kaybından dolayı dermansız ve güçsüz kalmış olan insan.
  • MENZUL

    (Nüzul. den) Nüzüllü, inmeli.
  • MENZUR

    (Nezr. den) Adanmış, nezrolunmuş, va'dedilmiş. Adak olarak belirtilmiş.
  • MENZUT

    Haris kimse.
  • MER

    f. Elli (Sayısı). Hamsin. (50)
  • ME'R

    Katı, şiddetli, şedid. * Fesad.
  • MER'

    (C: Müru') Er, erkek. * Güzel manzara.
  • MER'

    Ot çok olmak.
  • MERA

    (C: Merâyâ) Sütü çok olan dişi deve.