(C.: Merâvih) Ova, çöl. Her tarafından rüzgâr esen yer.
MERVE
Mekke-i Mükerreme'de bir tepenin adı olup hacılar, Merve ile Safâ arasında yedi def'a gidip gelirler. Bu, haccın rükünlerindendir. Bu gidip gelmeye "sa'y" denir.
MERVEB
(C: Merâvib) Yoğurt koydukları kap, yoğurt kabı.
MERVEHA
(C.: Merâvih) Ova, sahrâ.
MERVÎ
Rivâyet edilen. Anlatılan. Nakledilen.
MERVİYAT
(Mervi. C.) Rivayet olunmuş şeyler. Kulaktan kulağa söylenerek gelmiş olan sözler.
MERY
Sağılır davarın memesini meshedip sağmak.
MERYEM
İsâ Aleyhisselâmın annesinin adı. (Süryânicede hâdim mânasınadır) (Bak: Zekeriyya)
MERYEM SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 19. Suresidir.
MERZ
Parmak ucuyla çimdiklemek ve tırmalamak.
MERZ
f. Toprak, yer. * Sınır, hudut.
MERZA
(Mariz. C.) Hastalıklar, illetler. Hastalar.
MERZA'
Meme.
MERZAGA
Bataklık, çamur.
MERZAT
Rıza, hoşnutluk. Râzı olma, kabul etme.
MERZBAN
f. Sınır muhafızı, hudut muhafızı. Sınır beyi, vâli.