M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MERTEBE-İ ÂLİYE

    Yüksek derece, âli mertebe.
  • MERTEBE-İ BÂLÂ

    Üst derece.
  • MERTEBE-İ KUSVÂ

    En son derece.
  • MERTUB

    (Ratb. dan) Rütubetli, ıslak, nemli, yaş.
  • MERTUM

    Zor bir işi yapmağa memur edilmiş olan.
  • MERTUM

    Kırılmış, parça parça olmuş, ufalanmış.
  • MERTUS

    Bir fesleğen çeşidi.
  • MER'UB

    (Ru'b. dan) Ürkmüş, korkmuş.
  • MER'UBEN

    Ürkerek, korkarak, korku ile.
  • MERUE

    Hazmetmek.
  • ME'RUŞ

    Yer. Arz. Yeryüzü.
  • ME'RUZA

    Ağaç kurdunun yediği ağaç.
  • MERV

    Bir cins güzel koku.
  • MERVAHA

    (C.: Merâvih) Ova, çöl. Her tarafından rüzgâr esen yer.
  • MERVE

    Mekke-i Mükerreme'de bir tepenin adı olup hacılar, Merve ile Safâ arasında yedi def'a gidip gelirler. Bu, haccın rükünlerindendir. Bu gidip gelmeye "sa'y" denir.
  • MERVEB

    (C: Merâvib) Yoğurt koydukları kap, yoğurt kabı.
  • MERVEHA

    (C.: Merâvih) Ova, sahrâ.
  • MERVÎ

    Rivâyet edilen. Anlatılan. Nakledilen.
  • MERVİYAT

    (Mervi. C.) Rivayet olunmuş şeyler. Kulaktan kulağa söylenerek gelmiş olan sözler.
  • MERY

    Sağılır davarın memesini meshedip sağmak.
  • MERYEM

    İsâ Aleyhisselâmın annesinin adı. (Süryânicede hâdim mânasınadır) (Bak: Zekeriyya)
  • MERYEM SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 19. Suresidir.
  • MERZ

    Parmak ucuyla çimdiklemek ve tırmalamak.
  • MERZ

    f. Toprak, yer. * Sınır, hudut.
  • MERZA

    (Mariz. C.) Hastalıklar, illetler. Hastalar.
  • MERZA'

    Meme.
  • MERZAGA

    Bataklık, çamur.
  • MERZAT

    Rıza, hoşnutluk. Râzı olma, kabul etme.
  • MERZBAN

    f. Sınır muhafızı, hudut muhafızı. Sınır beyi, vâli.
  • MERZBUM

    f. Hududu belli olan memleket.
  • MERZE

    Hamur parçası.
  • MERZEGAN

    f. Cehennem. * Mangal. * Kabristan, mezarlık.
  • MERZENCUŞ

    Bir ot cinsi.
  • MERZGUN

    f. Tenâsül organı.
  • MERZÎ

    (Bak: Marzi)
  • MERZİH

    Şiddetli ses.
  • MERZUBAN

    (C: Merazibe) Mecusiler reisi.
  • MERZUF

    Ateş ile kızmış taş üzerinde pişirdikleri et.
  • MERZUK

    Rızıklanmış, ihtiyaçları verilmiş. * Bahtiyar. Saadetli, mutlu.
  • MERZUKİYYET

    Rızıklanış. Bütün mahlukatın rızkını bulması hali.
  • MERZUL

    Rezil ve kepaze edilmiş.
  • MERZUZ

    Dövülmüş. * Parçalanmış.
  • MERZÜBUM

    f. İklim.
  • MERZVAN

    f. Hudut muhafızı, sınır beyi.
  • ME'S

    İnsanların arasını bozmak, araya fesad sokmak.
  • MESA

    Akşam. Akşam vakti. Akşam olmak. * Gamlı olmak. * Öğleden güneş batıncaya kadarki vakit.
  • MES'A

    Çirkin yürümek.
  • MES'A

    (C. Mesâi) "Sa'y: Çalışma" manasına mimli masdar.
  • MESA'

    Kuyumcu eşyası.
  • MESAB

    Rücu edecek, geri dönecek yer. Kuyu ağzında su çeken kimsenin durduğu yer. * Havuz ortası. * Suyun biriktiği yer.