(Mezra) Zarif adam. * Bir kimseye düşmanlık etmek. * Parmakla çimdiklemek. * Su kırbasını tamamen doldurmak. * Tadını anlamak için biraz ağzına almak, içmek.
(C.: Mekâlid) Anahtar, miftah. Kilit dili. * Hazine.
MIKLAT
Evlâdı yaşamayan kadın. * Bir kez doğuran ve daha hâmile olmayan deve.
MIKLEB
Eski kitap ciltlerinin sol kenarındaki kapak. Ekseriya okunan yer belli olsun için araya konurdu.* Saban demiri.
MIKLEM (MIKLEME)
(C: Mekâlim) Kalem koyacak kap, kalemlik.
MIKMA'
(C: Mekami') Fil başına vurdukları demir çomak.
MIKMAA
(C.: Mekami') Gürz ve topuz gibi parçalayıcı ve yarıcı silâh.
MIKNA'
(Mıknaa) (C.: Mekani') Başörtüsü.
MIKNATIS
yun. Demir ve benzeri mâdenleri kendine çekici hususiyeti bulunan câzibe. * Başka te'sir altında kalmadan kuzey ve güney kutuplarına doğru yönünü değiştiren demir çubuk. (İki kutbu bulunan bu mıknatıslı çubuğun şimale bakan kısmına şimal (kuzey) ucu, cenuba çekilen ucuna da cenub (güney) ucu diyoruz. * Mağnetik oluş.