M Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • MAHDURE

    Örtülü ve kapalı kadın veya kız.
  • MAHDUŞ

    Vesveselendirilmiş, kuşkulandırılmış. * Tırmalanmış.
  • MAHE

    f. Matkap, burgu.
  • MA'HED

    (C.: Maâhid) Sözleşilen ve antlaşma yapılan yer. Buluşma yeri.
  • MAHFAS

    Yuva.
  • MAHFAZA

    (Hıfz. dan) Küçük kutu, kap. Zarf.
  • MAHFED

    (C: Mehâfid) İkamet yeri. Oturulan yer. * Bir renk cinsi.
  • MAHFEL

    (C: Mehâfil) Dernek yeri.
  • MAHFÎ

    Gizli, saklı.
  • MAHFİL

    (C.: Mahâfil) Toplanılacak yer. Toplantı ve görüşme yeri. * Büyük câmilerde eskiden pâdişahlara veya müezzinlere ayrılmış olan etrâfı parmaklıklarla çevrilmiş yüksekçe yer.
  • MAHFİYYEN

    Gizlice. Gizli ve saklı olarak.
  • MAHFUF

    Zarar gelmesin diye etrafı çevrili, kuşatılmış.
  • MAHFUK

    Hafakanlı, ikide bir yüreği oynıyan.
  • MAHFUR

    Kazılmış toprak. Hafriyat olunmuş.
  • MAHFUZ

    (Hıfz. dan) Hıfzolunmuş, saklanılmış. * Ezberlenmiş. Hafızaya alınmış. * Korunup gözetilmiş. * Gizlenmiş, saklanmış.
  • MAHFUZ

    Alçalmış veya alçatılmış.
  • MAHFUZ LİMAN

    Bütün rüzgarlara kapalı olan ve her türlü hâllerde emniyet ile barınmağa müsâit bulunan limanlar.
  • MAHFUZAT

    (Mahfuz. C.) Mahfuz olunmuş, gizlenilmiş şeyler. * Hıfzedilip ezberlenmiş şeyler.
  • MAHFUZEN

    Polis veya jandarma gibi resmi bir muhafaza altında olarak.
  • MAHH

    Yumurtanın akı.
  • MAHICİYY

    Palan vurdukları at.
  • MAHIK

    (Mahk. dan) Yok eden. Silen. Ortadan kaldıran.
  • MAHIZ

    (C: Muhaz) Ağrısı tutmuş hâmile kadın.
  • MAHİ

    (Mahv. den) Yok eden, mahveden, perişan eden.
  • MAHİ

    f. Balık. Semek.
  • MAH-İ TÂBÂN

    (Meh-i tâbân) Parlayan ay. Parlak ay.
  • MAHİC

    Sâfi, saf, katıksız.
  • MAHİDAN

    f. Balık havuzu.
  • MAHİFÜRUŞ

    f. Balık satan. Balıkçı.
  • MAHİGİR

    f. Balık tutan. Balık yakalayan. Balık avlayan.
  • MAHİHAR

    f. Balık yiyen. Balık avlayan, balıkçıl.
  • MAHİ-İ EMRAZ

    Hastalıkları yok eden.
  • MAHİLE

    (C.: Mahâyil) Düşünmeğe sebebiyet veren işaret, alâmet.
  • MAHİN

    (C.: Mihne-Mihan) Hizmetkâr.
  • MAHİR

    Becerikli, hünerli, san'atkâr.
  • MAHİRANE

    f. Ustaca, ustalıkla, maharetle.
  • MAHÎS

    Kaçacak yer. Kaçamak. * Kurtulmak.
  • MAHİYAN

    (Mâh. C.) Aylar. * (Mâhî. C.) Balıklar, semekler.
  • MAHİYANE

    f. Ay hesabıyla verilen ücret. Aylık.
  • MAHİYAT

    Mahiyetler. Esaslar. Hakikatlar. İç yüzleri.
  • MA-HİYE

    O şey ki.
  • MAHİYET

    Bir şeyin içyüzü, aslı, esası. Bir şeyin neden ibâret olduğu, künhü, esası, hakikatı. (Mâhiyet, hakikatten daha umumidir. Hakikat, mevcudatta, mahiyet ise, hem mevcudat hem ma'dumatta müstameldir.) (L.N.)(İnsanın kıymetini tayin eden, mahiyetidir. Mahiyetin değeri ise, himmeti nisbetindedir. Himmet ise, hedef ittihaz ettiği maksadın derece-i ehemmiyetine bakar. İ.İ.)
  • MAHİYET-İ CÂMİA

    Çok vasıfları içinde toplayan mahiyet. (Bak: Himmet)
  • MAHİYYE

    Aylık.
  • MAHÎZ

    Hayız hali zamanı. (Bak: Hayız)
  • MAHÎZA

    (C: Mehâyız) Hayız bezi.
  • MAHK

    İnat etmek. * Birbirini tutup çekmek.
  • MAHK

    Gidermek. * İptal etmek, saymamak. * Eksik, noksan.
  • MAHKEDE

    İkamet mevzii, oturulan yer.
  • MAHKEME

    (Hüküm. den) Dâvaların görülüp hükme, karara bağlandığı yer. İcra-yı adalet için çalışan resmî daire.