Ağzı enli, ortasına doğru daha genişliyerek ucuna doğru daralmaya başlayan kalın, kısa ve ağır kılıç.
PALAD
(Pâlâde) f. Yedek at.
PALADE
f. Kötü söyleyen, ayıp arayan.
PALAHENG
f. Yular, dizgin. * Av veya suçlu bağlanacak kement. * Kemer. * Tazı boynuna geçirilen ağaç halka.
PALAMAR
Büyük gemileri karaya bağlamak yahut demir gomneye bedel lengere rabtetmek için kullanılan halat. * Büyük halat. (O.T.D.S.) * Vaktiyle muharebelerde silâh olarak kullanılan ve yük kaldırmak için kullanılan sırıklar. (Sanat Ansiklopedisi)
PALAN
f. Palan, semer, eğer.
PALAN-DUZ
f. Semerci, palancı. Semer diken.
PALANÎ
f. Semerci.
PALAR
f. Çatı direği.
PALAS PANDIRAS
Hemen, birden bire, hazırlıksız, habersiz.
PALAVAN
(Pâlâven) f. Süzgeç, helvacı süzgeci.
PALAVRA
(İspanyolca) Mübalâğalı söz, yalan söylenen söz.
PALAY
f. (Bak: Pala)
PALDÜM
f. Hayvanın semerinin ileri geri kaymaması için arka ayaklarının kaba etleri üzerinden geçirilen kayış.
PALENG
f. Postal. Çarık.
PALENG-İ FERSUDE
Eski çarık.
PALİDE
f. Süzülmüş, durulmuş. * Ziyade olmuş, büyümüş.
PALİKANE
f. Büyük han kapılarının ortasındaki küçük kapı.
PALİKARYA
Mc: Kabadayı, yiğit, cesur. * Rum gençleri.
PALUDE
f. Süzülmüş, saf hâle getirilmiş.
PALUŞ
f. Karışık.
PALVANE
f. Dağ kırlangıcı.
PALVAYE
f. Dağ kırlangıcı.
PA-MAL
f. Ayak altında kalmış, çiğnenmiş.,
PA-MAL-İ ADÜV
Düşmanların ayakları altında çiğnenmiş.
PAN
Yun. "Bütün, karşı" mânasına kelimenin başına getirilerek kullanılır. Meselâ: Panzehir $ : Zehire karşı ilâç.
PANAYIR
Yun. Yılda bir - iki defa muayyen bir yerde kurulan ve bir müddet devam eden büyük pazar.
PANDOMİMA
Yun. Vahşi ve gürültülü karışıklık, anarşi. * Sessiz tiyatro oyunu.
f. Ayak koymuş, ayak basmış. Gelmiş, ulaşmış, vâsıl olmuş. * Doğmuş, tevellüd etmiş.
PAN-İSLAMİZM
Bütün müslümanların birleşmesi siyaseti. İttihad-ı İslâm. İslâm birliği siyaseti.
PANO
Fr. Üzerine ilân, tablo, vs. asmaya yarayan levha.
PANZDE(H)
f. Onbeş.
PANZEHİR
Zehire karşı ilâç.
PAPA
İtl. (Baba kelimesinden) Roma Katolik kilisesinin ruhâni reisi.
PAPAĞAN
İtl. İnsan konuşmasını taklid edebilen bir kuş.
PAPEZ
f. İnişi ve yokuşu olan yer.
PAPURE
f. İki çift öküz koşulan ağır bir cins saban.
PA-PUŞ
f. Ayak örten. Ayakkabı, pabuç.
PAR
f. Geçen yıl, bıldır. * Para.
PARAFE
Fr. Kısa imza, işâret.
PARAGRAF
Yun. Düz yazıda bölümlerden herbiri.
PARALEL
Yun. Müvazi. * Geo: Bütün noktaları birbirinden aynı uzaklıkta olan çizgi veya hat, düzlük, satıh.
PARANTEZ
Yun. Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna konulan işaret.
PARAV
f. Kocakarı, acûze.
PARAVAN(A)
İtl. Eskiden haremle selâmlığı ayıran ve şimdi de ilk bakışta görülmesi caiz olmıyan yerleri örten perdeler. * Daha ziyade kapıların dışına veya içine konan, katlanır, taşınır tenteneli perde. * Gizleme vasıtası.