P Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • PESREV

    f. Arkadan gelen. * Uşak, hizmetçi.
  • PEST

    f. Alçak, aşağı. Hafif, yavaş ses. * Sesi galiz, kalın ve korkunç olan.
  • PESTBAHT

    f. Talihsiz. Bahtı fenâ olan.
  • PESTÎ

    f. Alçaklık, âdilik, zillet.
  • PESTPAYE

    (C.: Pestpayegân) Payesi, derecesi aşağı olan, âdi. Alçak. Bayağı. Pespaye.
  • PESTPERDE

    f. Alçak ve hafif sesle.
  • PESTSADA

    f. Hafif ses.
  • PEŞE

    (Bak: Peşşe)
  • PEŞİMAN

    f. Pişman. Nâdim.
  • PEŞİMANÎ

    f. Pişmanlık, nedamet.
  • PEŞİN

    f. Nakdî para. * Önceden, önce.
  • PEŞİNÂT

    f. Peşin verilen paralar.
  • PEŞİZ

    (Peşize) f. Akçe, mangır. Pul. * Balık pulu.
  • PEŞKEŞ

    (Pişkeş) f. Başkasının malını birine bağışlamak. Verilmemesi lâzım olan şeyi başkasına vermek. Karşılıksız vermek.(Bir şeyde mehâsin ve şeref hâsıl oldukça, havassa peşkeş ederler; seyyiât olsa, avâma taksim ederler! M.)
  • PEŞLENG

    f. Geri kalan, geri kalmış.
  • PEŞM

    f. Yapağı, yün. * Keten helvası.
  • PEŞMİN

    (Peşmine) f. Yünden yapılmış. Yapağıdan yapılma. * Sâde ve süssüz elbise.
  • PEŞREV

    f. (Aslı: Pişrev) Önde giden. * Türk müziğinde bir saz eseri. * Güreşten önce pehlivanların ellerini birbirine veya dizlerine çarparak ve biraz sıçrayarak yaptıkları oyun. * Bir çeşit ok.
  • PEŞŞE

    f. Sivrisinek.
  • PEŞŞEGİR

    f. Sinek avlıyan. * Mc: İşsiz güçsüz, boş gezen kimse.
  • PETER

    f. Düz maden levha.
  • PETGİR

    f. Kıl elek.
  • PEY

    f. İz, işaret, nişan. * Ard, arka, akab.
  • PEYAM

    (Peygam) f. Haber.
  • PEYAM-ÂVER

    (C.: Peyamâverân) f. Haber getiren.
  • PEYAM-BER

    f. Haber getiren. Peygamber.
  • PEYAM-I HASRET

    Hasret, özleyiş haberi.
  • PEY-A-PEY

    f. Birbiri ardınca, birbirinin arkasından. * Azar azar, tedricen, peyderpey.
  • PEYDA

    f. Mevcud, var olan, açık, âşikâr, meydanda olan.
  • PEY-DER-PEY

    f. Birbiri ardınca. Yavaş yavaş, azar azar.
  • PEYEMRES

    f. Haber getiren, haber ulaştıran, haberci.
  • PEY-ENDER-PEY

    f. Ardısıra, arka arkaya, durmadan. Azar azar.
  • PEYGAM

    (Bak: Peyam)
  • PEYGAMAVER

    (Peygam-âver) f. Haber getiren, haberci.
  • PEYGAMBER

    (Peyamber) f. Allah'tan haber getiren. Allah'ı, âhireti, zararlı ve faydalı şeyleri tanıtan. Nebi. (Bak: Mefhar-ı kâinat, Muhammed (A.S.M.), Nübüvvet, Resül)
  • PEYGAMBERÂN

    (Peygamber. C.) Peygamberler.
  • PEYGAMBERÎ

    f. Peygamberlik. * Peygamberle alâkalı.
  • PEYGAR

    f. Savaş, harb, muharebe, cidal. Kavga.
  • PEYGARE

    f. İftira.
  • PEYGULE

    f. Köşe, bucak.
  • PEYGULEGÜZİN

    Bir köşede oturan. Köşeye çekilmiş olan.
  • PEYGULE-İ NİSYAN

    Unutulma köşesi.
  • PEYGUN

    f. And, şart, ahd, peyman.
  • PEYK

    f. Bir şeyin etrafında, ona tabi olarak dönen. Seyyare. * Haber ve mektup getirip götüren.
  • PEYKAN

    Okun ucundaki sivri demir.
  • PEYKE

    f. Tahta sedir.
  • PEYKER

    f. Yüz, çehre, surat.
  • PEYK-İ FELEK

    Ay. Dünyanın etrafında dönen ay. Dünyanın peyki.
  • PEYM

    f. Haber.
  • PEYMA

    f. Ölçen, ölçücü.