S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SAMEDANÎ

    Samed olan Allah (C.C.) ile alâkalı. İlahî. Allah'a mahsus.
  • SAMEDİYET

    Allah'ın (C.C.) hiç bir şeye muhtaç olmadığı gibi hazinesinden hiçbir şey eksilmemesi ve kudretine de hiç bir şey ağır gelmemesi.
  • SAMEKMEK

    Çok kuvvetli adam.
  • SAMEM

    Sağırlık.
  • SAMER

    Bozulup fena kokmak.
  • SAMEYAN

    Sıçramak. * Kalkmak. * Yürekli, cesaretli, kahraman, bahadır kişi.
  • SAMG

    Zamk, ağaç sakızı.
  • SAMGÎ

    Zamk gibi, zamk halinde olan.
  • SAMHA

    Kolaylık. Asânlık. Sühulet.
  • SAMİ

    Sertlik, katılık. Kuruluk.
  • SAMİ

    Yüksek, yüce, refi'.
  • SAMİ'

    İşiten, duyan, dinleyen.
  • SAMİA

    Duyma, işitme duygusu, işitme kuvveti.
  • SAMİD

    Yükselen, başını kaldırıp göğsünü kabartan. * Hayrette kalan. * Gafil.
  • SAMİH

    Cömert, eli açık sahavet sahibi ve civanmert olan.
  • SAMİÎN

    (Samiûn) Dinleyiciler. * Bir nevi icraatta alâkadar olmayıp dinleyici olanlar, devam edenler.
  • SAMİL

    Kuru, yâbis.
  • SAMİM

    İç, asıl, öz.
  • SAMİMÂNE

    f. Samimi olarak. İçten duyarak, riyasızlıkla.
  • SAMİMÎ

    İçten, gönülden, candan. * İçli, dışlı.
  • SAMİMİYET

    İçten ve kalbden olan sevgi ve bağlılık.(Niyet-i hâlisenin dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus lillâh için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde; ciddi, samimi tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hatta şöyle bir cemaatın şahs-ı manevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir. İnayata mazhar olur. M.)
  • SAMİM-ÜL KALB

    Kalbin içi.
  • SAMİN

    Semiz, yağlı, besili.
  • SAMİN(E)

    Sekizinci.
  • SAMİNEN

    Sekizinci olarak. Sekizinci derecede.
  • SAMİR

    Yemişli, meyvalı ağaç.
  • SAMİR

    Gece toplantıları.
  • SAMİRÎ

    Hz. Musa Peygamber zamanında Yahudileri şirke sevk eden. Hz. Musa'nın (A.S.) bulunmadığı yerde kavmini yaptığı buzağı heykeline taptırmağa çalışan bir yahudi.
  • SAMİT

    Tatsız bayat süt. * Tuzsuz ekmek.
  • SAMİT(E)

    Susan, sükût eden. * Ses çıkarmaz, sessiz. * Gr: Sessiz harf.
  • SAMİTANE

    f. Sessizce, ses çıkarmaksızın, sâkitane.
  • SAMİTE-İ MEYYİTE

    Ses çıkarmayan ölü. * Hareketsiz. * Haksızlıklar karşısında gayrete gelmeyen, ölü gibi sükût eden.
  • SAMKUK

    Kaba adam.
  • SAML

    Katılık, sertlik. * Dimdik olmak. * Pekişip kaskatı olmak.
  • SAMLAH

    Kulak deliği. * Kulak kiri.
  • SAMM

    Sağır olmak. * Şişenin ağzını tıkamak. * Katı, sağlam ve sert madde. * Vurmak.
  • SAMM(E)

    Zehirleyen. Ağulu. * Sam Yeli denen öldürücü rüzgâr.
  • SAMMA

    Sesi çıkmayan, sessiz. * Sağır ve dilsiz. * Katı ve son kaya. * Sağlam ve sert yer. * Belâ. * Zahmet, meşakkat.
  • SAMME

    (C.: Sevvâm) Zehirli hayvan.
  • SAMSAM

    Keskin olmak. * Keskin kılıç. Seyf-ü sârim.
  • SAMSAME

    Cemaat, topluluk. * Bölük.
  • SAMT

    Susma, sükût.
  • SAMU

    İyi olma, afiyet bulma.
  • SAMUT

    (Samt. dan) Az konuşan. * Susmuş. Surat asarak susan.
  • SAMYELİ

    Sıcak memleketlerde esen bunaltıcı rüzgâr.
  • SAN

    f. "Benzer, andırır" mânâlarına gelerek birleşik kelimeler yapılır.
  • SAN'

    Sağlam ve muhkem yer.
  • SAN'A

    Yemen diyarında bir şehrin adı.
  • SANABİR

    Şiddet.
  • SANADİD

    Bahadır ve şeci' olanlar. Kahramanlar. İleri gelenler, reisler, padişahlar.