S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SEHRAN

    Geceleri uyanık duran.
  • SEHUK

    (C.: Sühuk) Uzun. * Çok uzun hurma ağacı.
  • SEHUM

    Hâlin ve durumun değişmesi. Yüzün renginin değişmesi.
  • SEHV

    Hata, yanlış, yanılma.
  • SEHV

    Keşfetmek, bulmak. * İzâle etmek. * Kabuk soymak.
  • SEHVA'

    Geceden bir saat.
  • SEHVE

    Ev önünde yapılan sofa. * Gevşek yürüyüşlü deve.
  • SEHVEN

    Yanlışlıkla, yanılmak suretiyle.
  • SEHV-İ KALEM

    Yanlış yazılış, kalem yanlışı.
  • SEHV-İ MÜRETTİB

    Mürettibin matbaada yaptığı yanlışlık.
  • SEHV-İ SARİH

    Pek açık yanlış.
  • SEHV-İ TERTİB

    Tertib yanlışı, dizme yanlışı.
  • SEHVİYAT

    (Sehv. C.) Yanlışlar, yanlışlıklar, sehivler.
  • SEK'

    Gitmek.
  • SEKA'

    Kulağı olmayan dişi hayvan.
  • SEKAB

    Yakınlık.
  • SEKAB

    Dayanıp itimat edilen, güvenilen.
  • SEKAF

    Uzunluk.
  • SEKAF

    Kabile, soy. Nisbet.
  • SEKAFE

    Akıllılık.
  • SEKAL

    (C.: Eskâl) Misafir. * Mal, mülk, metâ. * Ev metaı, ev eşyası. * İns ve cinnin bir ünvanı. (Bak: Sakalân)(Sekal, meta-i beyt yani ev eşyasıdır. Ayrıca sekal: Misafirin yani yolcunun ağırlık tabir olunan meta ve ailesine ve sahibinin çok zaman kullanmayıp sakladığı kıymetli şeye denir.İns ü cinne sekaleyn denilmesi, arzın içinde ve üzerinde bulunmaları itibariyle onun sekali, ağırlığı gibi olmalarından, yahut amellerinin günahlarının ağırlığındandır denilmiştir.) (E.T.)
  • SEKAM

    Hastalık. İllet. Bozukluk. (Bak: Sakam)
  • SEKB

    Su dökmek. Su dökülme.
  • SEKBAN

    f. Köpek besleyicisi. * Padişahın köpeklerini av yerine götüren seyman. * Vaktiyle Yeniçeri Ordusunda bir asker sınıfının ismi. * Köy düğününde silâhlı ve oyun yapan gençler kafilesi. (Türkçede seğmen denir.)
  • SEKBE

    (C.: Sekebât) Başta olan kepek. * Takke.
  • SEKEBE

    Güzel kokulu bir ağaç.
  • SEKEL

    Musibet, belâ. * Çocuğun ölümü.
  • SEKEM

    Yolun orta yeri. * Lâzım olmak, icab etmek.
  • SEKEN

    Ev ahâlisi. * Mesken, ev. * Kalbin teskin olduğu nesne.
  • SEKENE

    Sâkin olanlar, oturanlar. Bir yerde devamlı oturanlar.
  • SEKENE-İ ARZ

    Yeryüzünde bulunan mahlûkat.
  • SEKENE-İ KARYE

    Köyde oturanlar. Köyün sâkinleri.
  • SEKER

    Hurma şarabı.
  • SEKERAT

    Sarhoşluk. * Hayretler. şiddetler. * Mestlikler.
  • SEKERAT-ÜL MEVT

    Ölüm halindeki kimsenin kendinden geçmesi, can çekişmesi hali.
  • SEKF

    Bulmak.
  • SEKİ

    Direğin altında konulan taş ayak, kürsü taşı, kapıların yanlarında ve bahçelerde havuzların etrafında yapılan sed ve peyke, odaların zeminden yüksekçe olarak bir kısmına yapılan döşeme yerlerinde kullanılır bir tabirdir. * Atın ayağındaki beyaz nişana da bu ad verilir. (O.T.D.S.)
  • SEKİNE(T)

    Sükûn ve itmi'nan, temkin. Nefisteki telâşın kesilmesi ile hâsıl olan kalb huzuru ve sükûneti. * Telâş ve hafifliğin zıddıdır. * Kalb rahatlığı, kalb kuvveti veren çok mühim bir duânın ismi. (Bu, Sekine isimli duâ, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh gibi evliyânın bildiği ve içerisinde ondokuz harfli ondokuz âyet bulunan çok mühim, sükûnet ve itmi'nan veren bir duâdır. Hizb-ül Envar-ül Hakaik-ın Nuriye'de mevcuttur.)
  • SEKİT

    Kırağı.
  • SEKK

    (C.: Sukûk-Sikâk) Çuvaldız. Çivi. * Alçaklık. * Dar nesne.
  • SEKK

    Seyahat etmek, gezmek.
  • SEKKA'

    Su ulaştıran.
  • SEKKAB

    Delici, delen.
  • SEKKAK

    Bıçakçı, çakıcı.
  • SEKKAKÎ

    (Hi: 555-626) Harzem'li olup edebiyat ve kelâm ilminde çok kıymetli ve mühim bir İslâm âlimidir. "Miftâh-ül Ulûm" isminde sarf ve nahivden ve aruz kafiyesinden bahseden eseri vardır. Sadeddin-i Taftazanî bu kitabı şerhetmiştir.
  • SEKKAR

    Lânet eden kişi.
  • SEKKARE

    şarap yapan.
  • SEKLA

    Çocuğunu kaybeden kadın.
  • SEKN

    Sâkin olmak.
  • SEKR

    (Sekir) Sarhoşluk.